Aşure, İslam dünyasında özellikle Muharrem ayının 10. günü yapılan ve dağıtılan bir tatlıdır. Bu özel gün 'Aşura Günü' olarak anılır ve genellikle Hz. Nuh’un Gemisi ile ilişkilendirilir. Rivayetlere göre, büyük tufanın ardından gemide kalan son malzemelerle hazırlanan yemek, bugünkü aşurenin ilk halini oluşturur. Bu durum, aşurenin dayanışma ve paylaşımı temsil ettiği düşüncesini doğurur.
Aşure günü, aynı zamanda Hz. Hüseyin'in Yezid ordusu tarafından şehit edildiği Kerbela Olayı'nın yıl dönümüdür. Şii İslam geleneğinde bu durum, yas günü olarak kabul edilir. Ancak aşure, bu gelenekte bir matem yemeği değildir. Aşure gününde oruç tutulabilir, yas gösterilebilir ve bazı yerlerde aşure dağıtımı da yapılabilir.
Aşurenin Antik Çağlara Uzanan Tarihi
Aşurenin kökeni sadece İslam’a dayandırılamaz. Bu tarz karışık tahıl yemeklerinin Orta Doğu’nun antik tarım toplumlarında da bulunduğu bilinmektedir. Antik Mezopotamya, Anadolu ve Levant bölgesinde hasat sonrası tahıl ve bakliyat karışımlarıyla yapılan yemeklerin tanrılara sunulduğu törenler vardı. Bu yemeklerin bereketi artırdığına inanılırdı.
Yahudi geleneğinde ise Yom Kippur (Kefaret Günü) sonrası oruç açılırken tatlı bir şeyler yenir. Bu gelenek bazı bölgelerde 'Nuh tatlısı' benzeri karışımlar olarak yorumlanmıştır. Özellikle MuseviSeferad mutfaklarında aşureye benzeyen tatlılar yer alır.
Peki, Aşure Kelimesinin Kökeni Nedir?
Aşure kelimesi, Arapça 'aşara' kelimesinden türetilmiştir ve 'on' anlamına gelir. Bu, Muharrem ayının 10. gününe işaret eder. Ancak bazı kaynaklar, bu kelimenin kökeninin çok daha eskiye, Akadca ya da Sümerceye dayanabileceğini de öne sürer.
Aşure, sadece Türkiye'de değil, İran’da “Noah’s Pudding” olarak, Balkanlar’da “Haşure” adıyla, Ermeni mutfağında “Anoushabour” (Tatlı çorba) olarak, Lübnan ve Suriye'de “amhiye” benzeri tatlılarla görülür.