Kanadalı Hadfield, her astronotun NASA'ya ait kusma torbalarını illa ki kullanmak durumunda kaldığını anlatıyor. Aynı zamanda bu torbaların üstünde kustuktan sonra ağızlarını silmek için büyük bir peçete bulunuyormuş.
Açıklamayı yapan yine Hadfield:
'Tuvaletler her şeyin ortasında duruyor. Mekik 7 kişiye kadar insan barındırabiliyor ve alan gerçekten çok dar.'
Hadfield Uluslararası Uzay İstasyonu'nda geçirdiği 5 ay süresince hiç başka bir insana ait rahatsız edici bir kokuya rastlamamış. Bunun sebebi tayfanın daha az kişiden oluşması ve uzay mekiğine göre daha iyi bir havalandırma sistemine sahip olması imiş.
Linenger bu kokuyu küf ve rutubet kokusuna benzetiyor.
Curbeam, havuz eğitimlerinde ağırlıksız olduğu hissine kapılmış fakat bu hissin uzayda yaşanan histen apayrı olduğunu belirtiyor. Uzayda hareket etmek daha kolay fakat durmak daha zor diye de ekliyor.
'Yeniler çok hızlı hareket ediyorlar, kafalarını devamlı bir yerlere çarpıyorlar ve sık sık kablolara takılıyorlar. Bunu seyretmesi de epey eğlenceli oluyor.' diyor Parazynski.
Curbeam, hata yapan birinin hiçbir zaman üstüne gidilmediğini, aksine alay konusu edildiğini ve gülünüp geçildiğini ifade ediyor.
Hatta Parazynski'nin ifadesine göre bu olaylardan ilki her yaşandığında, büyük bir seremoni düzenliyor ve kırık başlığı kazazedeye takdim ediyorlarmış.
Curbeam'in ifadesine göre, Dünya'da bulunan NASA görevlileri, astronotları uyandırırken kimi zaman aileleri tarafından seçilmiş müzikleri kullanıyorlarmış. Örneğin kendi kızının bir keresinde, babasının çok sevdiğini bildiği Queen grubundan bir parça seçmiş. Parazynski'nin oğlu ise babasının uyandırılması için bir keresinde Star Wars filminin müziğini seçmiş.
Curbeam aldığı 'Beamer' lakabıyla olayı ucuz atlatmış. Parazynski ise kendisine takılan 'Doogie Howser' (Eski bir Amerikan dizisi) lakabından hiç hoşlanmamış ve bunu da herkese belirtmiş. Bunu yapması ise lakabın daha çok üstüne yapışmasına sebep olmuş.
Örneğin Chris Hadfield, uzaydayken bir seferinde kayan bir yıldız görmüş. Bu durum eğer mekiklerinin yakınında gerçekleşirse hiçbir şekilde kontrol edilemeyeceğinden ve tüm mekiği bir anda yok edebileceğinden bahsediyor. Bu da tayfayı haliyle epey korkutabiliyormuş.
Soyeon Yi bu oyunlardan birine bir sefer rastlamış. Tayfa iki gruba ayrılmış ve istasyonun bir başından diğerine uçarak duvara değen grup üyesi, diğer bir takım arkadaşının uçmaya başlamasını sağlıyor ve bu şekilde yarışlar yapılıyormuş.
Linenger, bunu sık sık yapanlardanmış. Sessizce süzülüp çalışma arkadaşlarının yanına gidiyor ve bir anda bir şey soruyormuş. Kurbanlarının genellikle korkmamış gibi yaptığını ve kendisinin de başka bir odaya geçip orada güldüğünü anlatıyor.
Hadfield kısa süreli bir görevin ardından Dünya'ya geri döndüğünde bir süre sersem hissettiğini ve kaslarının iyi durumda olmadığını söylüyor. Fakat bunlar elbette geçici şeylermiş.
Örneğin gerçekleştirilen 6 aylık görevlerin ardından. Hadfield gittiği en uzun görev süresince güçlü kalabilmek için düzenli egzersiz yaptığını belirtiyor. Dünya'ya geri döndüğünde ise yine de problem yaşamış ve ayak bastığında ilk yapmak istediği kusmak olmuş.
Soyeon Yi, uzaydaki düşük kütleçekim sebebiyle bir parça boyunun uzadığını ve Dünya'ya döndüğü zaman da tekrar eski haline döndüğünü belirtiyor. Bu uzama miktarı yaklaşık bir inç kadarmış ve geri döndüğünde bir süre yoğun bel ağrısına sebep olmuş.
Hadfield, Dünya'daki kalabalıkların gürültüsünden ve her şeyin dikkat dağıtmasından pek çok arkadaşının etkilendiğini belirtiyor. Soyeon ise uzayda bulunan ilk Koreli olmanın getirdiği şöhret sebebiyle oldukça zor ve ilginç zamanlar yaşamış. Gitmeden önce kimsenin onu tanımaması fakat dönünce herkesin tanıyor olması ona göre tuhaf bir deneyim olmuş.
Linenger, Dünya'ya döndükten sonra yeşil rengin kendisine önceden olduğundan bambaşka göründüğünü belirtiyor.
'Yeşil rengi bana o kadar güzel ve yatıştırıcı geldi ki, tüm gün evimin arka bahçesinde oturup ağaçları seyrederek ve rüzgarın sesini dinleyerek mutlu olabileceğimi fark ettim.'
Ayn zamanda astronot, uzayda ve kapalı bir mekanda uzun süre kaldığı için, Dünya üzerine de çok fazla düşünme imkanı bulmuş:
'Dünya'ya yukardan bakıyorum ve ne kadar da kendi içine kapalı bir ekosistem olduğunu fark ediyorum. Bu bakış açısı sanırım uzayda bulunmaktan en büyük kazancım.'