Aslında Tiyatro Oyunu Olan 6 Şahane Film

1. Death of Salesman - Satıcının Ölümü

Arthur Miller'ın şaheseri. Yayınlandığından itibaren büyük yankı uyandırmış bu eser ilk olarak 1949'da sahneye koyulmuş. Broadway'in gözbebeği olan bu oyun, Pulitzer dahil birçok ödülü silip süpürmüş. 'Satıcının Ölümü' ilk bakışta sıradan bir Amerikan ailesinin hikayesi gibi gözükse de döneminin ekonomik ve sosyal profili ile ilgili izleyiciye ipuçları verir. Zaten Miller'ın tarzına baktığımızda haşin toplumun içindeki 'küçük adam' profilini inceler, onların vicdanlarıyla yaşamasını, sorumlulukları ve hayallerini konu alır. 

Yazar, oyunu ile ilgili şunları söylemiştir:

'Willy satıcı idi. Satıcı adamın hayatında dayanacak, temel olacak bir şeyi yoktur. Bir gülümseyişe bakar, bir cilâlı ayakkabıya. Gülümsemesine karşılık gülümsemediler mi işte o vakit dünyanın sonu gelmiştir. Ondan sonra başına iki delik, oldu bitti. Bu adamı kim kabahatli çıkaramaz. Satıcı adam hayal kurmaya mecburdur. Mesleğin icabıdır bu'

Birçok kez sinemaya aktarılmıştır ama 1985 versiyonu dikkat çeker. Bunun en önemli sebebi de John Malkovich'in çıkış yaptığı film olması. 

Ülkemizde şu sıralar Ankara Devlet Tiyatrosu programındadır. Şiddetle tavsiye edilir!

2. Cyrano de Bergerac

Rahmetlinin Cyrano de Bergerac'tı adı, her şey olayım derken, hiçbir şey olamadı...

Koca burunlu, silahşör ve aşıktır Cyrano. Peki karakterimizin gerçekten 17. yy Fransa'sında yaşadığını söylesek? Tabii oyun Cyrano de Bergerac'ın sadece hayatından esinlenerek yazılmış, birebir yansıtmamakta.Edmond Rostand'ın 1897'de kaleme aldığı oyun dilimize Sabri Esat Siyavuşgil tarafından çevrilmiş. 

Kuzenine (Roxane) duyduğu aşkı çirkinliğinden dile getiremeyen Cyrano, duyduğu endişe yüzünden duygularını hep perde arkasından ifade etmek zorunda kalır. Roxane'ın asıl aşık olduğu, deyim yerindeyse 'kalas' Christian'a yardım eder. Cyrano Christian'ın sesi olacaktır. Aşkın saflığı ve derinliğini doya doya hissedebileceğiniz bu oyun 1950 ve 1990 yıllarında sinemaya uyarlanmış. 1950 versiyonunda José Ferrer Cyrano rolüyle Oscar'ı kucaklarken, 1990 versiyonunda Gérard Depardieu adaylıkla yetinmiştir.

Ülkemizdeyse Cyrano de Bergerac rolünü oynayanlar arasında efsane aktör Cüneyt Gökçer vardır. Daha sonra, yıllar sonra, 2012-2013 sezonunda da kendi 'efsane öğrenci'si Durukan Ordu canlandırmıştır. Ankara Devlet Tiyatrosu müdavimleri ne demek istediğimi anlayacaklardır!

Konu ile ilgili Hıncal Uluç'un köşeyazısı: Başucumda bir hazine var!..

3. Closer - Daha Yaklaş

Eminim filmi izleyenlerin çoğu 'bu kişi ben miyim?' diye sormuştur zaman zaman. 1997'de oynanmaya başlanan tiyatro oyunu Patrick Marber tarafından yazılmış. Genel olarak açıklayacak olursak, hikaye günümüz Londra'sında birbirine yabancı 4 kişinin tanışması etrafında döner. Çiftler değişir sürekli, konu sevme ve aldatmadır aslında. Filmine baktığımızda replikler vurucu ve net olmasının sebebi tiyatrodan uyarlama oluşudur biraz da. Günümüz Londra'sında birbirine yabancı dört insanın tanışmasıyla tesadüfler arka arkaya gelmeye başlar. Birbirlerine duydukları anlık hislerse aldatmaları beraberinde getirir.

İngiliz bir gazeteci olan Dan, mesleğini çok ciddiye alan ve kariyer yapmak isteyen biridir. Dan, genç bir striptizci olan Alice'ten etkilenir. Ancak, fotoğrafçı Anna'yla tanışınca, duygularına ve ihtirasına hakim olamaz.

Aslında oyun günümüzdeki hızlı ilişki anlayışını, insanların ilişkilere bakışlarını, aşk ve sevgi anlayışlarını, ilişkilerdeki yozlaşmayı gözler önüne seriyor.

Ülkemizde 'Yaklaştıkça' adıyla ilk olarak 2011-2012 sezonun Tiyatro İstanbul programında yer almıştır.Genel sanat yönetmenliğini Gencay Gürün'ün yaptığı oyunu Celal Kadri Kınoğlu yönetmiş.  Oyuncular: Murat Han, Esin Harvey, Nilperi Şahinkaya, Şencan Güleryüz.

4. Quills - Düşlerin Efendisi

Sadizmin babası, Marquis de Sade...Edebiyatın en aykırı isimlerinden birinin hayatının son döneminin ele alındığı oyun Doug Wright tarafından yazılmış. 'Off- Broadway' yapımı oyunlara verilen Obie Ödülü sahibi oyun 2000 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Filmin kadrosunda büyük aktör Geoffrey Rush, Kate Winslet, Joaquin Phoenix ve Michael Caine var. Unutmadan ekleyelim Rush bu rol ile Oscar'a, BAFTA'ya ve Altın Küre'ye aday olmuştur.  

Fransız Devrimi'nin ardından Sade'ın akıl hastanesinde geçen zamanını konu alıyor. Giyotinlerin susturamadığı hayatıyla seks,pornografi, sanat, akıl hastalığı ve sansürü sorgular Sade. Bütün durdurma girişimlerine rağmen hiç durmadan yazan Sade aslında gerçek sanatçının aslında zor zamanlarda var olabildiğini kanıtlıyor! Kısıtlamalar, önyargılar ve insan doğasına karşı toplumun dayattıklarını anlatırken bir yandan da vurucu gerçekçiliği elden bırakmıyor oyun. 

Ülkemizde 2014 yılında Ankara Tatbikat Sahnesi'nde oynanan oyunu yine Ankara'nın yüz akı oyuncu Buğra Koçtepe Türkçe'ye çevirmiştir. Başrollerde Durukan Ordu, Zeynep Ekin Öner, Buğra Koçtepe ve Mithat Erdemli yer almıştır desek herhalde kalitesiyle ilgili yeterli bilgiyi vermiş oluruz.

5. Amadeus

Wolfgang Amadeus Mozart! Büyük deha, müziğin efendisinin hayatı! Çek yönetmen Miloš Forman sayesinde bir pırlanta gibi parlayan bu muhteşem oyun  1979 yılında Peter Shaffer tarafından yazılmış. 5 yıl sonra beyazperdeye aktarılan Amadeus, Oscar ödüllerinde aday olduğu 8 dalın tamamından ödülle ayrılmıştır. Hollywood tarihinin en underrated aktörlerinden F. Murray Abraham ve Tom Hulce başrollerde. 

Kimilerinin 'Tanrı'nın sesi' dediği, kimilerininse 'uçkuruna düşkün velet' dediği Mozart 36 yaşına varamadan ölmüş ve 5 Aralık 1791'de kimsenin hala yerini bulamadığı bir toplu mezara gömülmüştür. Ölümü ile iki rivayet vardır: Ya 'uçkuru' yüzünden frengiye kapılmış ölmüş ya da onu ölesiye kıskanan Saray Bestecisi Salieri tarafından zehirlenmiştir. Oyun ikinci ihtimal üzerine yazılmıştır. Bir adam düşünün ki bütün hücrelerine kadar müziği seviyor fakat yeteneği kısıtlı. Çılgınca şarkı söylemek isteyen birini dilsiz yapacak olsanız ne hissederdi. Salieri'nin Mozart'a duyduğu kıskançlık ve hayranlık da tam olarak böyle bir şey. Mozart olamayacağını bilmek işte bu dizelerde dile geliyor:    

Senin adına da konuşacağım peder, dünyadaki bütün aşağılıklar için konuşurum. Ben onların şampiyonuyum,ben onların aziz öncüleriyim.

Aşağılıklar her yerdedir, sizi bağışlıyorum, sizi bağışlıyorum! 

 Türkiye'de Can Gürzap rejisiyle oynanan oyunun kadrosunda Zafer Algöz Mozart, Celal Kadri Kınoğlu da Salieri  rolünde yer almıştır.

6. A Streetcar Named Desire - İhtiras Tramvayı

ABD'li oyun yazarı Tennessee Williams'ın 1947 tarihli oyunu. Bu oyunuyla Drama dalında Pulitzer ödülünün de sahibi oldu. Satıcının Ölümü gibi 20. yy'a damgasını vuran oyunlar arasında gösterilmektedir. 1951'de Kayseri Germir kökenli Rum ailenin çocuğu olan Elia Kazan tarafından beyazperdeye uyarlanmıştır. Başrollerinde Marlon Brando ve Vivien Leighin paylaştığı film 4 oyuncu kategorisinden (En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu) 3'ünde Oscar alarak rekor kırmıştır. (Sadece Marlon Brando heykelciği kucaklayamamıştır, hoş kazansa da almazdı zaten...)

Acımasız eniştesi Stanley Kowalski tarafından uçurumun kenarından itilen Blanche DuBois'ının duygusallığı ve gittikçe solan umutsuz hikayesi, zamana dayanabilen vurucu eserler arasına gitmiştir. 

20. yüzyılın bir diğer değerli yazarı Arthur Miller oyun ile ilgili şunları söylemiştir:

Tramvay'ın ilk sahneye koyulmasıyla birlikte yapılması gereken şey, ulusal tiyatronun kıyılarına güzellik bayrağını dikmekti. Williams'ın önceki ve sonraki eserlerine oranla burada trajediye daha çok yaklaşılmış ve kötü son eksiksiz olarak sunulmuştu.

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?