Eminiz hepinizin yıllardır 'müthiş bir fikrim var / kendi işimi kuruyorum / istifa edip şirket açıyorum' deyip durduğu halde asla bu konuda herhangi bir aksiyon almamış ve alacak gibi de görünmeyen en az 1 tane yakını / arkadaşı vardır. Kötü haber veriyoruz gibi olmasın ama kendilerini daha uzun yıllar dinlemek durumunda kalabilirsiniz. İşte nedenleri:
Bu kişiler vizyonlarını anlatmaya bayılırlar; ama hayata geçirme sürecindeki hiçbir zorluğa katlanmak istemezler; yani işin ameleliğine burun kıvırırlar. İsterler ki kendisi fikri söylesin, bir başkası uygulasın; ve kâra en az yarı yarıya ortak olunsun.
Dünyada da oldukça yaygın olan bu inanış, özellikle de günümüzde internetin sunduğu bilgiye erişim ve online eğitim imkanlarının genişliği düşünüldüğünde ne yazık ki mazeret olmaktan öteye gidemiyor. Ayrıca içinizde hiç mi kendi işini yapan esnaf, firma sahibi, fabrikatör ebeveyni / akrabası / eşi dostu olan yok? Bir ara sorarsınız; MBA'leri neredenmiş.
Elbette tüm canlılar 'bilinmez' olandan korkar; hayatta kalma içgüdüsü de zaten bunu gerektirir. Ancak söz konusu olan şey bir girişim olduğunda, emin olun işin ucunda ölüm yok. Risk almayı, hatalarınızdan ders çıkarmayı ve bu dersleri yanlış giden noktaları düzeltmekte bir araç olarak kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor. Korkarsanız, sadece yerinize çakılır kalırsınız.
İlginç bir şekilde bu kişiler başarılı olmaktan da eş derecede dehşetle korkarlar. Çünkü başarı bir sonraki adıma geçmeye hazır olduğunuz anlamına gelir; yani hop, en başa döndük: Bundan sonraki adımı uygulamaya geçirmeyi angarya olarak görmek, yine başarısızlık kaygısı, yine bahaneler; içinden çıkılamaz bir girdap.
Bu kişiler yıllardır aynı fikir / ürün üzerinde çalışıyor oldukları halde bir türlü o mükemmel biçimi verdiklerine ikna olmazlar. İpucu: Öyle bir biçim yok... özellikle de günümüzün inanılmaz hızlı değişen pazarlarında, mükemmeliyetçilik pratik bir yaklaşım olmaktan hayli uzak; sizi yalnızca yavaşlatır. Bunun yerine fayda odaklı olup, pilot çalışmanızı pazara derhal sunup, geri bildirimlere göre geliştirmelisiniz.
Girişimciliğin başarı getirmesi için en önemli anahtar kelimelerden biri 'odak'. Çok pazla pazar için birden çok şey yapmaya çalışırsanız hiçbirinden tam randıman alabilmeniz mümkün değil. Dikkatinizi bölmek yerine önceliklerinize odaklanıp, iş planınıza sadık kalarak organize olabilmeniz gerekiyor.
Bu tarz kişileri ise, özellikle işlerin çok yoğun ve stresli olduğu ve / veya yöneticisiyle problem yaşadıkları dönemlerde istifa edip kendi işini kurma heveslerinin tavan yapmasından tanıyabilirsiniz. Bir süre kin güdüp bilenir; bazen işler sakinlediğinde, bazen ufak bir maaş zammında, bazense yöneticisinden aldığı bir övgünün ardından hevesleri kolaylıkla söner ve hiçbir şey yapmamaya devam ederler.
İnsanlar akıllı telefonlarındaki ücretsiz aplikasyonları veya internette buldukları yönlendirmeleri kullanarak bile yepyeni ve çok zekice fikirleri uygulamaya geçiriyorlar. Üstelik fikrinizi geliştirmek için illa çok büyük paralar biriktirmiş olmanız, veya melek yatırımcıların kapısında uyumanız şart değil. Yapabiliyorsanız tabii ki bu da bir seçenek; ama rahatlıkla online fonlama sitelerinden yardım alabilirsiniz.
Başarısızlığı, tembelliği, erteleme ve üşengeçliği rasyonalize etmek için mazeretler üretmek, elbette insan olarak en iyi yaptığımız şeylerden biri! Ancak gerçekten girişimci olabilecek kişiler, mazeret değil aksiyon üretebilen, sorun değil çözüm odaklı kalabilenlerdir.
Daima ne yapmaları gerektiğini söyleyecek birilerine ihtiyaç duyarlar; kabahat bulmaya ve kurbanı oynamaya bayılırlar. Eğer sürekli birisi sizin yerinize aksiyon alsın, hiçbir riskin altına girmeyin, uygulamanın zahmetli aşamalarıyla yerinize başkası muhatap olsun diye bekliyorsanız değil kendi işinizi kurmak; yüksek ihtimal iş bile değiştiremeyip şu an bulunduğunuz yerden emekli olup çıkacaksınız...
vıdı vıdı vıdı vıdı. editörün kendisi holding sahibi sanki. havalara bak ya. Çalışan maaşı, vergiler algılar dükkan kirası tedarikçiler geciken çekler.... sen ne bileceksin şirket kurmayı bordo klavyeli