Okul yıllarının acımasızlığını birçoğumuz biliriz. Farklı olmak ya da genel normların dışında olmak hemen bir dalga veya korku unsuruna dönüşebilir. Yiğit hayatı boyunca bunun büyük sıkıntısını çekmiş:
“Arkadaşlarımın velileri beni okuldan göndermek için imza topladılar. Çocuklarını okula yollamayanlar bile oldu. Hastalığımın yan yana durarak bulaşacağını zannediyorlardı. Öyle olmadığını anlamadılar.
Bu yüzden okul değiştirmek zorunda kaldım. Lise yıllarında dışlama daha da acımasızlaştı. Hiç arkadaşım olmadı. Liseyi yeni bitirdim. Fakat üniversiteye gitmekten korkuyorum. Yine aynı şeyleri yaşayacak olmak beni korkutuyor. Tüm bunlara rağmen en büyük hayalim gazeteci olmak” dedi.
“Yaşadıklarıma insanların verdikleri tepkiler HIV pozitif olmaktan çok daha zordu. HIV’le yaşayabileceğimi kabullendim. Bende asıl travmayı insanlar yarattı. Okul yıllarımda hep dışlandım. Kimse benimle arkadaşlık etmek istemedi.
Bana her an onlara hastalık bulaştırabilecek biri gözüyle baktılar. Bir türlü onlara kendimi anlatamadım ve küstüm. Artık ben de kimseyi istemiyorum. İnsanlardan kaçıyorum.'