Birinden hoşlanmaya başladığınız ilk zamanlarda ne zaman göz göze gelseniz veya onu uzaktan görseniz karnınızda kelebekler uçuşmaya başlar. 🦋 Bu karnımızda heyecan yaratan hissin ardındaki sebeplere bilim insanlarının gözünden bakıyoruz. 👇
Birinden hoşlanmaya başladığınız ilk zamanlarda ne zaman göz göze gelseniz veya onu uzaktan görseniz karnınızda kelebekler uçuşmaya başlar. 🦋 Bu karnımızda heyecan yaratan hissin ardındaki sebeplere bilim insanlarının gözünden bakıyoruz. 👇
Sevdiğiniz kişiyi veya onunla geçirdiğiniz bir günü düşünmek, sevgilinizden bir iltifat almak ve ellerin birbirine değmesi gibi şeyler, içgüdüsel olarak bir titreme hissi yaratır.
Solomon, bunun bir tür anksiyete ve beklenti telaşı yarattığını söylüyor. Yani, kelebekler karnınızda hem siz çok gerginken hem de cinsel yönden uyarıldığınızda uçuşabilir.
Solomon, eşiyle 30 yıl önce yaşadığı filmlerden çıkma romantik bir anı hala hatırladığında karnında o titrek hissi hissettiğini söylüyor. Bu tarz anıları hatırlamanın iyi olabileceğini de ekliyor: 'Zor veya sinirli bir an geçirdiğinizde bu anılar hatırlayabileceğiniz iyi anlarınız oluyor. Veya işler artık sıradanlaştığında, size başlangıcın heyecanını anımsatıyor.'
Peki, bu hisse sebep olan nedir? Romantik aşkın arkasındaki bilimi inceleyen Helen E. Fisher, bu hissi yaşamanızın sebebi vücudunuzun merkezindeki sinir sisteminin tümünde noradrenalin değerlerinizin artışa geçmesi olabileceğini söylüyor.
Unutmayın ki, beyniniz bu hissin bir korku mu yoksa uyarılma mı olduğunu ayırt etmeye çalışıyor. Yapılan araştırmalara göre, noradrenalin öncelikli olarak korku ve tehlike ile bağdaştırılıyor. Romantik çekim ile de ilişkilendirilebilir.
Partnerinizi ilk randevuya gelmesini beklerken ya da hoşlandığınız kişi kolunuza çarptığında devreye girse de, noradrenalin vücudunuzu 'kaç veya kavga et' tepkisine sokar. Bunun sonucunda kalp ritminiz hızlanır, daha uyanık ve enerjik hisseder, hatta iştahınızı bile kaybedebilirsiniz! Fark edeceğiniz üzere bu özelliklerin çoğu romantik aşk ile de ilişkilendiriliyor. 😁 Ve sanki kelebeklerin karnınızda uçuştuğunu hissedersiniz!
Ama aşka gelince, partnerinizi etkileme şansını edinerek daha uyanık hissediyorsunuz.
Peki, kelebekleri hissetmemek aşık olmadığınız anlamına mı geliyor? Bazıları kelebekleri bir uyarı işareti olarak görürken bazıları da iyiye yorar. Solomon, bunun böyle algılanmaması gerektiğini söylüyor: 'Bunun bir kırmızı sinyal olduğunu söyleyen bir sürü ilişki uzmanı var. Yani vücudunuz eski travmalarını yeniden ortaya çıkarıyor ve karnınızda hissettiğiniz bu kelebekler aslında karşınızdaki kişinin yaralarını fark eden yaralarınız.'
Eğer kelebekleri hissetmiyorsanız sadece aşkın 'içine' düşmemişsinizdir. Onun yerine aşka 'adım' atıyorsunuz. Solomon: 'Belki de bu sizin sezgileriniz güçlü, daha ölçülü olduğunuz ve riskler almadığınız içindir.' şeklinde açıklıyor. 'Bence herkesin kim olduğumuzu belli eden, ilişkilere başlamasının bireysel farklılıkları var.'
Eğer karnınızda kelebekler sonradan uçuştuysa ya da hiç olmadıysa, bu ilişkinizin kaderini belirlemek zorunda değil. 'İnsanların kelebekleri kehanet işareti olarak düşünmesini istemiyorum. Bu sadece çok daha büyük bir yapbozun küçük bir parçası.'
Bu yüzden Solomon üzülmek yerine, ilişkide kazandıklarınıza ve partnerinizde bulduğunuz huzur ve güveni odaklanmanızı tavsiye ediyor: 'Kelebeklerinizi kaybetmiş olabilirsiniz, ama kazandığınız şey hayatınızın her köşesinde olan birisi; bir destekleyici, arkadaş, sevgili.'
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Kelebek değilde bi kovan arı var gibi, ohhh baby...