Paris'e giden tüm aşıkların ilk durağı Pont Des Arts köprüsüydü. İnanışa göre, iki aşık isimlerinin yazılı olduğu bir kilidi bu köprüye asıp, anahtarını da Seine nehrinin sularına attığında aşkları sonsuza dek sürecekti. Maalesef artık durum böyle değil. Pazar günü köprünün tırabzanları kilitlerin ağırlığına dayanamayarak çökmeye başlayınca bulunan çözüm kilitlerin tamamını sökmek oldu.
Bu geleneğin, Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanmış bir aşk hikayesi ile doğduğu söyleniyor. Hikaye şöyle: Nada isimli bir öğretmen, Relja isimli bir Sırp askere aşık olur. Fakat Relja savaşmak için gittiği Yunanistan'da Corfu isimli başka bir kadına aşık olur ve nişanı bozar. Hayal kırıklığına dayanamayan Nada kısa süre sonra ölür. Bu hikayenin ardından Nada'nın köyündeki kızlar, aşık oldukları kişilerin adlarını kilitlerin üzerine yazar ve zamanında bu iki aşığın buluştuğu köprüye asarlar. Böylece aşklarını güvence altına aldıklarına inanırlar.
Kilit üstüne yazılan aşk geleneği 2000 yılında tüm dünyaya yayıldı. Başlangıç yeri ise Çin'in Huangshan Dağı'nda bir köprü. Bu dağa tırmanıp köprüye aşkını kilitledikten sonra anahtarı aşağıdaki uçuruma atan insanlar, aşklarına kimsenin son veremeyeceğine ve aynı zamanda Çin'in ilişki ve evlilik Tanrısı Yue Lao tarafından korunacaklarına inanıyordu.
Kim bilir kimlerin aşkı son buldu!
Bu rakam 20 filin ağırlıyla eş değer.