Bu devletten utanç duyuyorum…
Bu devletin yöntemlerinden de pişkinliğinden de utanç duyuyorum.
Çocuklarımızı, gençlerimizi bu kahpe ortamdan koruyabilecek bir yöntem bulamadığımız için utanç duyuyorum.
Adlarını “kahraman” payesiyle ölümsüzleştirmek adına davrandığımız, fakat genç bedenlerini istatistik hâline getirdiğimiz insanlar için utanç duyuyorum.
HDP ve PKK'nin elbirliği ile sona erdirdiği Çözüm Süreci adına çok üzgünüm, her şeye rağmen Kürt vatandaşlarımızın bu ülkede eşit şartlara ve haklara sahip olacağına inancım tam, kendilerinin HDP ve PKK ile aralarına mesafe koymaları gereğine inanıyorum zira HDP bugün, dün “güya halkı için darbe yaptığını iddia eden ve şartları olgunlaştıran” celladının rolünü üstlenmiştir, mesele bundan sonra bunu görüp ona göre davranmak yahut davranmamak tercihinde düğümlenmiştir ve bu tercihe göre o düğüm çözülecektir.
Çarşamba günü DAEŞ militanlarının açtıkları ateşte 1 asker şehit olurken 2 asker de yaralandı. Saldırı sonrası TSK da DAEŞ'i vurdu. Gelişmeler yaşanırken Gülen çetesinin argümanlarıyla Türkiye'nin DAEŞ terör örgütüne destek verdiği iddialarını sürdüren koalisyon medyasının hali ise görülmeye değerdi.
Bir anda gerilla, Kobani direnişi güzellemelerini bırakıp çiçek çocuğuna dönüşüverdiler. Çok değil birkaç ay önce ABD uçaklarının DAEŞ'e karşı harekâtını Türkiye'ye örnek gösteren sanki onlar değilmiş gibi şimdi de angajman kurallarından doğan hakkını kullanan Türkiye'yi savaş hevesli devlet ilan ettiler.
Aslında adına 'intihar eylemi' denilen eylem biçimiyle Türkiye'yi PKK'nın tanıştırdığını biliyorsun. PKK ve DHKP-C'nin gerçekleştirdikleri intihar eylemleriyle kaç masum insanın canına kıydığını biliyorsun. İnsansan, kendine karşı dürüstsen, bu konuda azıcık adalet duygun varsa IŞİD'in intihar eylemini lanetlediğin gibi PKK'nın da DHKP-C'nin de intihar eylemlerini lanetlemen gerektiğini biliyorsun. Fakat sen yine yalanlar söyle. 'Bir taraf özgürlük savaşçısı, bir taraf terörist' de.