Askerlik süresiyle, bedellisiyle, ortamıyla sürekli konuşulan bir fenomen. Bir de bu kadar kalabalık ortamlardaki yaşam şartları var ve dürüst olmak gerekirse çoğunluk için ev konforuyla kışla konforu bir değil. Tabii böyle kalabalık ve disiplinli bir ortamda da diğer arkadaşlarına göre ufak tefek lüksleri olan kişiler de çıkabiliyor. Biz de takipçilerimize sorduk ve ilginç yanıtlar aldık.
Son 3 ayımda beni orduevine vermişlerdi. Yılbaşı gecesi subaylar ve eşleri için eğlence tertiplendi. Piyasadaki bütün alkollülerden alınmıştı, subaylar içip içip sızınca sıra bize geldi. Hayatımızda görmediğimiz içkilerin tadına bakmıştık, binbir çeşit mezeler de cabası. Tabi bu safahat bir gece sürdü :)
Bir gün kafam attı. Yeter artık bu nöbet diyip Generalin kapısına bastım tekmeyi girdim içeri. Elim cebimde tekmil filan yok. Dedim hayırdır ya siz ne ayak? Şurada 6 ay tatil yapıp gidecez. Vay efendim sabah içtiması, yok efendim nöbet.. Dedim bana bak paşa..... Benim dedim asabımı bozma valla bırakır giderim askerliği.. Aman evladım yapma etme filan derken.. beni ikna etmeyi başardı. Dedim aferin efendi olun canımı yiyin. Sonra bir ses duydum. Derinden ama güçlü... Koğuş kaaalkkkk...
Gece silahlık görevlisiydim. Kantinci arkadaşım olduğu için anahtarı bana bırakıp gidiyordu.. Sabah 5 gibi gelen simitlerin en çıtırını kendime alıp istediğim zaman kantine girip yiyip içiyordum.. Sonra ödüyorduk tabi ama gecenin bir yarısı istediğini yiyip içebilmek büyük lüks .d E tabi tüm taburun silahlarının emanetini almak ayrı bir risk ama buna değiyordu :)