Atatürk'ün sadık bir felsefe okuyucusu olduğunu bilmeyenimiz yoktur, bakalım siyaset felsefesini nasıl kuruyor Gazi?
Atatürk'ün sadık bir felsefe okuyucusu olduğunu bilmeyenimiz yoktur, bakalım siyaset felsefesini nasıl kuruyor Gazi?
Adana'ya bu kadar fazla gitmesinin ardında başka bir neden de vardır tabii, bu da Hatay sorunudur. 15 Mart 1923'teki Adana ziyaretinde önüne çıkan Antakyalılar 'Gazi Baba bizi de kurtar.' pankartı açmış ve Atatürk bunu hiç unutmamıştır.
Ve bu ziyaretinde Türk Ocağı'nda ortaya koyduğu konuşma ile de -Yazar Taha Toros'a göre- Adana'ya en mühim gelişi olur bu, Atatürk'ün. Konuşmasında Atatürk, asker ve siyasetçi kimliğini bir kenara bırakır ve adeta bir filozof edasıyla özgürlük, birey-devlet ilişkisi, devletin yapaylığı, sosyal hukuk devleti gibi konular hakkında düşüncelerini aktarır.
'Vatandaşlar bilmelidir ki vicdan ve fikir özgürlüğü vardır. Fakat, sonuçta, bunlar sınırsız değildir. Bireysel özgürlük karşısında, bireylerin tamamının kurduğu ve dayandığı devlet vardır. O devletin de iradesi ve hakimiyeti vardır.'
'Bireylerin özgürlüğünü korumakla yükümlü olan insanların, diğer taraftan, devletin de irade ve hakimiyetinin hareket edemez bir hale gelmemesine çok dikkat etmeleri gerekir. Devlet iradesi ortadan kalkarsa bireylerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir kuvvet ve araç kalmaz. Bundan dolayı, özgürlüğü sadece bir taraflı değil, her iki taraftan düşünmek gerekir.'
'Vatandaş olan bireyler kendi özgürlüklerinin bir kısmını seve seve, gerekli görerek devlete zaten devretmişlerdir. Devlet, kendine özgü olan irade ile bireysel özgürlüklerin bir kısmına yine o özgürlüklerin güvencesi için sahip olur. Yeter ki devlet hakimiyeti, milletin genel huzur ve mutluluğuna ve vatandaş özgürlüklerinin güvencesi için harcansın.'
'Vatandaşlarda (devlete karşı) bu güven oluştuktan sonra bireylerin kurdukları devlet kuvvet ve otoritesini sağlamlaştırmak için vatandaşlara düşen görevler vardır. Bu arada memurlara ve özellikle hakimlere düşen görev büyüktür.'
'Hakimler vatandaşların özgürlüklerini üstün tutmayı düşünürken devlet otoritesinin gerçekten sağlam kalmasına dikkat ve riayet etmelidirler. Aksi takdirde kendilerine emanet edilmiş olan yüksek görevi yerine getirmede kusur etmiş olurlar.'
'Milliyetin çok açık özelliklerinden birisi, değerli temellerinden birisi dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne ve topluluğuna bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.'
Bize verdiği göreve göre ise bireysel özgürlüklerimizi koruyarak ötekilerin özgürlüğünü de göz ardı etmememiz gerekiyor. Bunun yanında ise devlet iradesinin temelinin bize ait olduğunu unutmadan hukuka sahip çıkarak onu sağlam kılmaya çalışmak da özgürlüğümüzün güvencesi oluyor.
Litvanya gibi ufak bir ülkenin çok ufak bir şehrinde gezerken böyle tekin olmayan bir sokağa girmiştim. Peşime bir eleman takıldı büyük ihtimalle uyuşturucu kullanmıştı ağızından filan salyalar akıyordu. Bir şeyler filan dedi anlamıyorum dedim(litvanca) o da ingilizce konuşmaya başladı . "Nerelisin" diye sordum Türkiye diyince bana dedi Atatürk'ü anlatsana dedi. Onu daha iyi tanımak istiyorum dedi. Ben bir şaşırdım; küçük ülkenin küçük bir şehrindeki kendinde olmayan bir genci ""bile""" yıllar önce bedenen ölen Atatürk'ü tanıyorsa gerçekten büyük bir adam olmalı dedim kendi kendime.