Aşk, rüzgâr gibidir; eser, sarsar ve yüreğini bir çiçek gibi açtırır. Flört ise hava tahminidir; esip esmeme olasılığını hesaplatır, üşütmemek için mont aldırır. Aşk, yanmaktır; flört ise ısınmak için kibrit çakmaktır. Aşkın ateşi içten yanar, flörtün alevi dıştan görünür. Birinde kendini unutursun, diğerinde kendini gösterirsin. Aşkın dili suskunlukla bile anlaşır; flörtün dili ise kelimelerle doludur. Aşk gözlerinin içine bakarken zaman durur; flörtte saat işler, mesaj beklenir... Sonunda flört, yorgun düşen aklın oyunudur; aşk ise teslim olmuş kalbin mucizesi... Flört, “nasıl görünürüm?” diye sorar, aşk “nasıl hissederim?” der. Ve işte o anda, kalp kararını verir: Birini sevmek için değil, biriyle “olmak” için çabalamaktan vazgeçtiğinde, aşk başlar.