Aşk Olmadan Yaşayamayanlara: Psikologlara Göre "İlişki Bağımlılığı" Tamamen Bilimsel!

Bazı insanlar hayatı adeta aşk için, romantizm için yaşarlar.

Bu insanlara ya kendinizden, ya da çevrenizden mutlaka aşinasınızdır, aşka adeta bağımlıdırlar. Kaldı ki araştırmacılara göre aşk kavramı milyonlarca yıl önce ortaya çıkmış doğal bir bağımlılık. Yaşama içgüdüsünden temel alarak toplumda güçlü ikili ilişkiler kurulmasını sağlamaya yönelik olarak ortaya çıktığı düşünülüyor.

Peki aşka fazla bağımlı olmanın bilimsel bir temeli var mı? Uzmanlara göre bu sorunun cevabı 'evet'.

Araştırmacılar, son 60 yılda gerçekleştirilmiş toplamda 64 tane "aşk bağımlılığı" üzerine araştırmayı incelemişler.

Bu derin araştırmalar sonucunda aşk bağımlılığıyla ilgili iki sağlam teori oluşturmayı başarmışlar.

Bu teorilerden ilki, diğerine kıyasla biraz daha basit ve dar bir açıdan ele alıyor durumu.

Bu ilk teoriye göre, insanlar bir ilişki içerisinde olmadığı zamanlarda yoğun yalnızlık hissine kapılıyorlar ve hemen yeni bir ilişkiye başlıyorlar. Bu durumun nedeni olarak beynin ödül mekanizmasını bu konu üzerine yoğunlaştırmış olması gösteriliyor ve tehlikeli olarak görülüyor. Korkunç aşk cinayetlerinin de bunun neticesinde ortaya çıkıyor olabileceği düşünülüyor.

İkinci teori ise daha geniş bir açıdan bakıyor olaya.

Bu bakış açısına göre aşk bağımlılığı, normal aşka daha yakın bir şekilde, ancak biraz daha güçlü bir pozisyonda konumlanıyor.

Buna göre birine aşık olmak, ona bağımlı olmak anlamına geliyor.

Araştırmacılar bu teoriye yönelik buldukları destekleyici verilerde, bağımlılık ve romantik bağlılık kavramlarının beyinde aynı bölgeleri ve nörokimyasalları tetiklediğini gözlemlemiş. Yani aşk, beyinde diğer bağımlılıklarla aynı şekilde ele alınıyor.

Teoriye göre, aşk yaşamadığımız zamanlarda bir nevi yoksunluk krizine giriyor ve hayatı bir nebze daha anlamsız buluyoruz.

Bu yanıyla aşk bağımlılığının benzetildiği kavramlar arasında madde bağımlılığı da yer alıyor. Tek fark olaraksa aşk bağımlılığı esnasında sırasıyla geçirilen mutluluk, kişiye bağımlı hale gelmek, keder, depresyon gibi kavramların hayatın ilerleyen yıllarında kişi üzerinde her zaman olumsuz etkiler bırakmaması gösteriliyor (madde bağımlılığının aksine).

Yine de ölçüleri farklı olsa da, her iki teoride de aşk bağımlılığının kişileri olumsuz etkileyebileceği üzerinde duruluyor.

Bu olumsuz etkiler arasında sırf bitmesin diye yıpratıcı ilişkilerin içinde kalmaya devam etmek gibi eylemler bulunuyor.

Bu verilerin yanı sıra bazılarımızın beynindeyse aşk karşıtı mekanizmaların geliştirilmiş olabileceği düşünülüyor.

Bu mekanizmalar sayesinde aşka daha az bağımlı olduğumuz, biten ilişkilerimizin acısını daha az yaşadığımız ihtimali üzerinde duruluyor. Fakat bununla ilgili henüz net veriler elde edilebilmiş değil.

Her halükarda, sürekli aşk peşinde koşmak çok sağlıklı bir eylem gibi durmuyor.

Her şeyin fazlası zarar neticede... Eğer aşka bağımlı biriyseniz, bunu atlatabilmek de neyse ki çok zor değil; arkadaşlarınızla daha fazla zaman geçirmek, hobilerinize daha çok odaklanmak işe yarayabilir. Ya da doğal yollardan, yıllarca düşe kalka öğrenebilirsiniz.

Bilimle kalın!

Popüler İçerikler

Avukatı Doğruladı: Tutukluluğunun Devam Etmesini Kaldıramayan Dilan Polat İntihara Kalkıştı!
Nusret, 2022 Dünya Kupası Finalinde Sahaya ‘Kaçak’ Girmiş! Nusret Yüzünden Türk Yöneticinin Hayatı Kararmış!
'Skibidi Bop' Şarkısıyla Dans Ederek Çiftçi Hayatından Milyoner Hayatına Adım Atan 'Göbek Reis' Aslında Kim?
YORUMLAR

Kendi adıma söyleyeyim, bence aptalca duruyorlar, ilişkisi olmasa ölecek gibi yaşayan insanlar. O ana kadar hayatında olmayan bir insana birden bire bağımlı hale gelmek, o olmasa yaşayamamlar, herşeyi O merkezli düşünmek, ula manyak mısınız arkadaş ? Tamam sevin sevilin de olmayınca da ayakları sökülmüş masa gibi dolaşmayın etrafta.

30.04.2017

Bizim ülkedeki kızlar paso aşık olup duruyolar sevdiği kişi bunları sevmiyor bunlar hala aşık olmaya devam falan ediyorlar lan kıza diyor erkek siktir git seni sevmiyorum diyor lan kız hala seviyorum diyor ne mal bir beyinler var insan ilk önce kendine değer verir

01.05.2017

İnsan sevince, aşık olunca, başka birinin kalbinde de yaşayınca, yaşam farklı bi hal alır ister istemez. Yaşadığını çok daha fazla hissedersin(belki sadece birini sevince hissedersin yaşadığını). Ama bu demek değildir ki sürekli bi ilişki içerisinde olacaksın. Bi ilişkide olabilmek için kurulan ilişkide sevgi veya aşkın emaresi okunmaz. Bi şeyler hissettiğin, hoşlandığın, sevdiğin veya aşık olduğun insanla bi ilişki kurarsın ya da kurmalısın, belki çok uzun süreler yalnız kalırsın. / şahsi kanaatim.

TÜM YORUMLARI OKU (9)