Zalim biri olduğumu düşünüyorsun, çünkü sana öyle söylendi,” dedim. “Peki, senin hakkında benim duyduklarıma ne demeli? Derin dedikleri kadar ince mi? Ölümüne ödlek ve budala mısın?
“Sen bir Noavck’sin,” dedi inatla, kollarını göğsünde kavuşturarak.
“Zalimlik senin kanında var.”
“Damarlarımda akan kanı ben seçmedim,” diye yanıtladım.
“Tıpkı senin de kaderini seçmediğin gibi. Sen ve ben, ikimi/ de ne olmak için yaratıldıysak, o kişiler olduk.”
Şiddetin ve zulmün hüküm sürdüğü bir gezegende, herkesin bir kaderle ayrıcalıklı kılındığı bir galakside, herkese bir akımarmağanı bahşediliyordu ve bu, geleceği şekillendirecek, kişiye özel bir güçtü. İnsanların çoğu için bu akım-armağanlar birer lütufken, Akos ve Cyra içinse durum farklıydı; armağanları, onları başkaları tarafından kontrol edilebilir kılıyordu. Armağanlarının, kaderlerinin ve yaşamlarının kontrolünü ellerine geçirerek galaksideki güç dengesini değiştirebilecekler miydi? Akımdan beslenen bir galakside, herkese bir armağan düşüyor.
Cyra, Shotet halkını yöneten zalim bir hükümdarın kardeşiydi. Cyra’nın akım armağanı ona acı ve güç veriyor ve ağabeyi, bu armağanı, düşmanlarına işkence etmek için kullanıyordu. Ama Cyra, ağabeyinin elinde bir bıçak olmaktan çok daha fazlasıydı. Sağlamdı, hızlıydı ve ağabeyinin sandığından çok daha zekiydi.
Akos, buzlarla kaplı ve barışçıl ulus gezegen Thuve’li bir çiftçi ile kâhinin oğluydu. Sıra dışı akım-armağanı tarafından korunan Akos, ailesine sınırsız bir sadakat besliyordu. Akos ve kardeşi, düşman Shotet askerleri tarafından esir alınınca, Akos, ağabeyini oradan canlı olarak çıkarmak için elinden geleni yapacaktı. Ne pahasına olursa olsun. Derken Akos, birden Cyra’nın dünyasına girdi. Ülkeleri ve aileleri arasındaki düşmanlık aşılamaz görünüyordu. Hayatta kalmak için birbirlerine yardım mı edeceklerdi, yoksa birbirlerini yok mu edeceklerdi?
Kitaba ulaşmak için buraya tık tık.
#17 numara ateş serisini okuyun lütfen