Aşk Hayatınızda Hayal Kırıklığı Yaşamamak İçin Öğrenmeniz Gereken 12 Mühim Ders

İlişkiler zorludur bilirim. Bir insana bağlanmak ve kendinizi ona teslim etmek kadar zor bir şey yoktur şu dünyada, hele ki geçmişte yaşadığınız acı bir deneyim varsa. Fakat ilişkiler aynı zamanda bizleri insan yapan, bize sevmeyi ve sevilmeyi öğreten birlikteliklerdir. Hayal kırıklıklarıyla ve mutlu anlarıyla, bir insana aşık olmak paha biçilemezdir. Zaten birçok insana göre aşkın tanımı 'aynı anda hem mutlu olmak hem de acı çekmek' demek değil midir? Bu nedenle aşık olmaktan ve bir insanı kalbinize almaktan korkmayın. Fakat bu esnada, bir ilişkide yaşama ihtimaliniz olan hayal kırıklıklarının sayısını en aza indirgemek için elinizden geleni de yapın. Peki ne yapabilirsiniz bu konuda? İşte size birkaç ipucu;

1. Karşınızdaki insanı özgür bırakmayı öğrenin.

Bir ilişkide karşınızdaki insana özgürlük tanımamanız, kendi içinizde yaşadığınız endişe ve korkuların bir göstergesidir. Eğer gerçekten ciddi bir ilişki içerisinde olduğunuzu düşünüyorsanız, o halde sevginiz ve anlayışınız her şeyin önüne geçmeli ve tüm korkularınızı sona erdirmelidir. Herkes bilir ki sağlıklı bir ilişkinin temeli karşılıklı güvene dayanır ve kişiler ancak birbirlerine güvenerek uzun yıllar boyunca birlikte olabilirler. Karşımızdaki insana güveniyorsak, haliyle onu özgür bırakmak konusunda da bir sorunumuz olmamalı. Bir kişiyle birlikte olmak tüm özgürlüklerinizi kısıtlayıp daracık bir dünyada yaşamak demek değildir, aksine, birisiyle birlikte olmak dünyayı karşınızdaki insanla keşfetmek ve anlamak demektir. Bu nedenle, eğer ilişkinizde hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsanız, birlikte olduğunuz kişiyi özgür bırakarak ona güveninizi mutlaka gösterin.

2. Kendiniz olun, yapmacık davranışlardan uzak durun.

Bir ilişkiye başlanınca eğer karşıdaki insana karşı çok yoğun duygular besleniyorsa, genellikle o kişinin hayallerini süsleyen insan olmak adına adımlar atılır. Örneğin yeni bir ilişkiye başladınız ve karşınızdaki insana deliler gibi aşıksınız fakat o biraz daha mesafeli. Böyle bir durumda birlikte olduğunuz kişinin 'ideal sevgili' anlayışını öğrenip, o ideal kişi olmak için çaba sarfetmek gibi bir hataya düşebilirsiniz. Eğer ilişkinizin uzun ömürlü ve sağlıklı olmasını istiyorsanız, bu tamamen yanlış bir davranış olacaktır. Karşınızdaki insan sizinle birlikte olmayı seçmiştir çünkü sizi 'siz' olduğunuz için istemiştir. Dünyadaki her insanın kendine özgü bir karakteri vardır ve karşınızdaki kişi milyarlarca insan arasından sizi seçmiştir. Daha ötesi olabilir mi bunun? Bu nedenle ilişkide kendiniz olarak kalmaya dikkat etmeli ve yapmacık davranışlardan kaçınmalısınız. Böylece olası bir hayal kırıklığının önüne geçmiş olursunuz.

3. Kendinizi sevmeyi öğrenin.

Kendinizi sevmek, kendinize olan güveninizle doğru orantılıdır; biri arttıkça diğeri de artar. İlk olarak; kendinizi severek hayatınızı daha anlamlı bir hale getirirsiniz çünkü kendini seven bir insan yaşamda anlamı bulmak için gereksiz işlerle uğraşmaz ve onun için en anlamlı şeyin kendi varlığı olduğunu bilir. İkinci olarak; kendinizi severek yaşamda karşınıza çıkan her durumda daha başarılı bir insan olabilirsiniz. Kendinize olan güveniniz artınca, yaşamda yaptığınız seçimler sevgi ve nezaket temeline dayanır, korkularınızdan ve suçluluk duygularınızdan kurtulmanıza yardımcı olur. Bu madde belki de sağlıklı bir ilişki kurmanın en temel şartıdır; hayatınızda ne olursa olsun, kendinizi koşulsuz şartsız sevin ki kurduğunuz ilişkide de bunu göstererek karşınızdaki insana bir mesaj verin.

4. Karşınızdaki insana güvenin.

Biliyorum, bir insana güvenmek oldukça zordur, hele geçmişte güvendiğiniz biri sizi acımasızca yaraladıysa... Fakat hepimizin istediği bir şey var: Birlikte olduğumuz insanın gerçekten hayatımız boyunca yanımızda olacak olan sevgili olduğundan emin olmak istiyoruz, değil mi? Cevabınız evet ise, o halde bir risk alıp karşınızdaki insana güvenmek durumundasınız. Bu sayede, birlikte olduğunuz kişinin gerçek aşkınız olup olmadığını anlayacaksınız ve gelecekte yaşama ihtimaliniz olan çok daha büyük hayal kırıklıklarının önüne geçeceksiniz. Bu nedenle hiçbir beklenti içerisine girmeden karşınızdaki insana güvenin ve bunu ona hissettirin.

5. Duyguları olan bir insan olduğunuzu asla unutmayın ve incinebileceğiniz gerçeğini kesinlikle reddetmeyin.

Genç yaşlarımda kendi yaptığım ve şimdilerde 'duygusal-korunma-mekanizması' olarak adlandırdığım bir dönemden bahsedeyim sizlere: Yaşadığım bazı deneyimler o kadar acı vericiydi ki, bir süre sonra kendimi duygusal anlamda korumak adına hiç kimseyle yakınlaşmaz olmuştum. Kendimi korumak ve bir daha asla incitilmemek istiyordum. Bu 'duygusal-korunma-mekanizması' denen durumun kötü tarafını hemen söyleyeyim sizlere: O dönemde hiç kimse beni üzememişti, evet hiç hayal kırıklığı yaşamamıştım ama diğer taraftan hiç mutlu da olamamıştım. Aşkı ve sevgiyi hissedememiş, kendi kendime yarattığım küçük dünyanın duvarları arasında hissiz bir şekilde zamanımı geçirmiştim. Yani özetle bizler insanız ve insan olmanın gerektirdiği şekilde duygularımızı yaşamalıyız. Bu durum, zaman zaman üzüleceğimiz veya hayal kırıklığına uğrayacağımız gerçeğini değiştirmese de, bizleri çok daha büyük hayal kırıklıklarından koruyacaktır. Düşünsenize; 60 yaşına gelmişsiniz ve hayatınız boyunca birileri sizi incitebilir korkusuyla asla düzenli bir ilişki kuramamışsınız. Bu durumda geçmişe bakıp, tüm yaşamınızın bir hayal kırıklığından ibaret olduğunu düşünmez misiniz?

6. Erkekler ve kadınlar arasında bir takım farklar olduğunu öğrenin ve kabul edin.

Ben bir feministim; bana göre iki cinsiyet arasında gerçek ve tam bir eşitlik olmalıdır. Erkeklerin de kadınlar kadar iyi olduğunu ve erkeklere yakıştırılan 'güvenilmez' veya 'üçkağıtçı' gibi kavramların çoğu durumda gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Bunları söyledim çünkü şimdi söyleyeceklerimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum: Kadınlar ve erkekler arasında birçok fark vardır. Bu demek değildir ki kadın ve erkek eşit değildir veya birisi diğerinden daha üstün bir yaratıktır. Hayır, söz konusu olan bu değil. Yalnızca farklardan bahsediyorum, FARKLAR. Bu farklar genellikle biyolojik temellere dayanır fakat bazı durumlarda da sosyal hayatın bizlere dayattığı kimlik neticesinde şekillenir. 

Bunu yalnızca kendi adıma söylüyorum; kadınlardan daha farklı düşündüğümü biliyorum. Örneğin kadınlar birçok durumda detaylı bir analiz yaparlar veya üzgün oldukları zamanlarda sevdikleri adama sarılmak isterler... Ben kendimde bunların hiçbirisinin bulunduğunu düşünmüyorum ve kadınların onlara ait olan özellikleriyle kabul etmeyi biliyorum. Sanırım ilişkilerimizde hayal kırıklıkları yaşamamak için kiminle birlikte olduğumuzu çok iyi anlamalıyız ve bunun yolu da öncelikli olarak karşımızdaki kişinin cinsiyetine ait bir takım spesifik özellikleri tanımak ve kabul etmekten geçiyor.

7. Karşınızdaki insana saygı duyun.

Bir insana saygı duymak bireyin kendisiyle alakalı olmadığı için genellikle gerçekleştirmesi oldukça güç bir eylemdir. Bu içerikte derlediğim birkaç diğer madde gibi, bir kişiye saygı duymak da öncelikli olarak hayata pozitif yaklaşarak başarılabilinecek bir şey. Şöyle dönüp geçmişinize bir bakın; saygı duyduğunuz ve olumlu yaklaştığınız bir insandan hiç kötülük gördünüz mü? Sanmıyorum... Karşınızdaki insana saygı duyarak, onun ilişkinize daha fazla değer vermesini sağlar ve sizi hayal kırıklığına uğratmasının önüne geçmiş olursunuz.

8. Kendinize saygı duymayı da öğrenin.

Birlikte olduğunuz insana saygı duymak kadar kendinize saygı duymak da önemlidir. Özellikle ergenlik yıllarımızda kendimize olan saygımızı yitiririz ve aslında gerçek kişiliğimizle asla yapmayacağımız eylemler gerçekleştiririz. Eğer sağlıklı ve olgun bir ilişki yürütmek istiyorsanız, kendinizi değersiz hissettirecek her türlü davranıştan kaçınmalı ve kendinize saygı duymaya başlamalısınız. Kendisine saygı duyan bir insan hayatta karşılaştığı sorunlara karşı akılcı bir yaklaşımla çözüm üretebilir ve olası hayal kırıklıklarının önüne geçer.

9. Destek olmayı ve destek görmeyi öğrenin.

Bu anlamda insanları ikiye ayırabiliriz: destek verenler ve desteğe ihtiyacı olanlar. Kendinizin hangi grupta olabileceğini düşünün ve kurduğunuz ilişkide bu gerçeği göz önünde bulundurun. Sakın kendinizi yalnızca 'destek veren' veya 'desteğe ihtiyacı olan' biri olarak tanımlamayın: Eğer hayal kırıklıklarıyla mahvolan bir ilişki yaşamak istemiyorsanız mutlaka her ikisini de yapmalısınız; hem almalı hem de vermelisiniz. Sağlıklı ilişkilerin temeli, çiftin birbirine ne derece destek olabildiği ve birbirinden gördüğü desteğe ne derece cevap verebildiğine dayanır. Eğer karşınızdaki insana destek vermeyi ve ondan destek görmeyi öğrenebilirseniz, gelecekte sizi hayal kırıklığına uğratacak durumların önüne geçmiş olursunuz.

10. Tüm hayatınızı ilişikiniz üzerine kurmamayı ve kendinize ait bir dünyaya sahip olmayı öğrenin.

İngilizler'in bir sözü vardır: Asla tüm yumurtalarını bir kutunun içerisine koyma. Gerçekten de, eğer hayat boyu sürmesini istediğiniz bir ilişkiniz varsa, yaşamda size ait olan ve sizi siz yapan her şeyin sahip olduğunuz ilişki ile tanımlanmasını istemezsiniz. Eğer bir sevgiliniz varsa, o sizin hem arkadaşınız hem anneniz hem sevgiliniz hem hobi-ortağınız vs. olmamalıdır. Birlikte olduğunuz kişi yaşamda el ele yürüdüğünüz kişidir ve siz yürürken karşınıza çıkacak binlerce insanla da iletişim kurmalısınız. İlişkiniz sizin bu dünyadaki tek kaleniz ve güvende hissettiğiniz yer değildir. Eğer öyleyse, gelecekte yaşanma ihtimali olan hayal kırıklıkları sizin için çok daha acı ve katlanılmaz olacak demektir.

11. Romantizmden asla vazgeçmeyin.

Romantizm zaman zaman oldukça korkutucudur çünkü çiçekler, bir şişe şarap veya mum ışığında bir akşam yemeği kendinizi tamamen karşınızdaki insana teslim ettiğiniz hissine sürükleyebilir sizi. Ben de bu gruptanım sanırım; romantizm ödümü koparır açıkçası. Fakat reddedilmesi imkansız bir gerçek var ki, o da bir ilişkide romantizmin mutlaka olması gerektiğidir. Birlikte olduğunuz insanla geçireceğiniz romantik bir gece veya birlikte çıkacağınız hoş bir seyahat ilişkinizi ve birbirinize olan bağlılığınızı güçlendirir. Böylece, eğer bir hayal kırıklığı yaşanacaksa bunun karşılıklı olacağı ve birlikte olduğunuz kişiyle kalplerinizin aynı oranda kırılabilecek pozisyonda bulunduğu ortaya konulur.

12. Korkularınızdan kurtulun ve aşkın tadını çıkarmayı öğrenin.

Bu madde en önemlisidir çünkü bizleri insan yapan duygularımızı asla bastırmamalı ve bu hayattan elde edebileceğimiz her şeyi elde etmeliyiz. Bir kere yaşıyoruz ve tüm duyguları dibine kadar deneyimleyerek dünyanın tadına varmalıyız. Bu anlamda çoğu insanı alıkoyan şey 'korku' faktörüdür. Gelecekte ortaya çıkabilecek durumlardan endişe duyarak duygularını bastıran insanlar, aslında dünyanın tadına varmaktan da alıkoymuş olurlar kendilerini. Daha önce de dediğim gibi: Eğer yaşlılığımızda şöyle bir geçmişe bakıp 'acısıyla tatlısıyla güzel yaşadım be!' diyemeyeceksek, yaşamanın ne anlamı var ki?

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Acun Ilıcalı Futbol Yatırımlarına Devam Ediyor: Yeni Takımı Slovenya'dan