Konumuz aşk! Aşkla ilgili psikolojik gerçekler, aşık olduğunuzda beyninizin size abartılı bir çekim ve şehvet hissettiren her türden hormon ve kimyasalları serbest bıraktığını kanıtlıyor. Yani aslında bizi aşık şey beynimiz! Aşk hakkındaki gerçekleri duymaya hazırsanız başlayalım! Hadi buyurun 👇
Bir ilişki içindeki birine derinden bağlı olduğunuzda, kalp atışlarınızın senkronize olduğunu fark edeceksiniz. Bu, sizin ve eşiniz arasında daha derin bir bağ olduğunun göstergesidir.
Şehvet duygusu psikolojik olarak neslimi devam ettirme güdüsüyle ilgilidir. Testosteron ve östrojen, bu şehvetli duyguları üreten birincil hormonlardır. Bu yüzden şehvet odaklı ilişkiler fiziksel çekim odaklıdır. Ancak bir ilişki aşka dayalı olduğunda, karşınızdaki kişiyi duygusal düzeyde tanımak istersiniz.
Örneğin kıskançlık, aşk hormonlarından biri olan oksitosinin neden olduğu bir durumdur. Yani oksitosin hormonu ne kadar yükselirse o kadar toksikleşirsiniz!
Antropolog ve insan davranışı araştırmacısı Helen Fisher'a göre, 'aşk' dediğimiz şey şehvet, çekim ve bağlılığın bir birleşimidir.
Birine aşık olduğunuzda, 'normalde böyle yapmazdım' dediğiniz türden şeyleri yapabilirsiniz. Bir kişi cinsel olarak uyarıldığında, o kişinin beyni, öz farkındalığını, eleştirel düşüncesini ve mantığını kapatır. Yani bu yüzden saçmalıyoruz!
2014 yılında yapılan bir araştırma, evli insanların belirli kardiyovasküler hastalıklara yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu buldu. Çalışma, 'evlilerin bekarlara kıyasla herhangi bir vasküler hastalığa yakalanma olasılığının yüzde 5 daha az olduğunu' ve ayrıca 'abdominal aort anevrizması, serebrovasküler hastalık ve periferik arter hastalığı olasılığının' sırasıyla; yüzde 8, yüzde 9 ve yüzde 19 daha düşük olduğunu buldu.
Kendinizi kötü hissettiğinde, sevdiğiniz kişiyi düşünmek modunuzu yükseltir. Fisher tarafından yürütülen bir araştırmaya göre aşk, size olumlu duyguları hissettirmekten sorumlu nörotransmiter olan dopamini serbest bırakır.
Aşk, vücudunuzun çok çabuk tanıdığı bir şeydir. Psikoloji profesörü Arthur Aron tarafından yapılan ikonik bir araştırma, sadece dört dakika boyunca birbirinizin gözlerine baktıktan sonra birine karşı yoğun bir yakınlık hissedebileceğinizi iddia ediyor. Bizce deneme değer, sizce?
2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insanlar aşağı yukarı kendileriyle aynı çekicilikte olan insanlara yöneliyor. Aslında bakarsanız 'İnsan kendine benzeyeni sever' klişesi bi' açıdan doğru!
Biriyle birlikte olduğunuzda, vücudunuz doğal olarak beyindeki olumsuz duyguları açıklayan nöral yolları devre dışı bırakır. Bu, vücudunuzun sevginiz ve sevgilinizle ilgili kritik değerlendirmeleri kapattığı zamandır. Sevdiğimiz insanın kusurlarını görmememizin sebebi bu!
Aşkın ilk aşamalarında, çoğu insanın vücutlarında daha düşük serotonin seviyeleri ve daha yüksek bir kortizol seviyesi vardır. Serotonin mutlulukla, kortizol ise stresle bağlantılıdır. Yapılan araştırmalar, bu seviyelerin OKB (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) teşhisi konan insanlara çok benzer olduğu gösteriyor.
Sevgiyi harekete geçiren duygulardan biri olan bağlanma, özellikle anne-çocuk ilişkilerinde kendini gösterir. Oksitosin ve vazopressin, bağlanma duyguları olduğunda salınan başlıca hormonlardır. Yani birine bağlı hissetmeniz için aşık olmanız gerekmiyor.
Yapılan araştırmalar, el ele tutuşan çiftlerin daha derin bir bağa sahip olduğunu ve stresli durumlarda veya eşleri acı çekiyorsa birbirlerini daha iyi hissettirebildiklerini gösteriyor. Seven sevdiğine sarılsın, elini tutsun 😢
Birisi aşık olduğunda, bir noktada aşk hastalığına yakalanır desek yeridir. Aşık olduğunuzda vücudunuz, kişinin bağışıklık sistemini baskılayan bir stres hormonu olan kortizol salgılar. Bu da daha kolay hastalanabilirsiniz demektir.
Midenizde kelebekler uçuşmasının nedeni aslında vücutta salınan adrenalindir. Adrenalinden dolayı sevdiğiniz kişiyi gördüğünüzde karnınız ağrır ve midenizde kelebekler uçuşur.