Aşk, Entrika, İhanet! Yunan Tanrılarının Günümüz Magazin Olaylarını Bile Sollayacak Konuşmaları

Onlar hakkında birçok şey duyduk ama koca koca Tanrılar aralarında neler konuşuyorlar acaba?

Kaynak: Samsatlı Lukianos, Seçme Yazılar, 2002

Bilindik bir hikaye ile başlayalım, Prometheus'un, ateş hırsızlığı sonucu Zeus'a hesap vermesi. Anlaşılan o ki Zeus çok ama çok sinirlidir.

Prometheus: Çöz beni, Zeus, canım çok yandı artık.

Zeus: Çözmek mi dedin? Sana daha da ağır köstekler vurmalıydım, bütün Kafkasya dağlarını başına yığmalıydım, sen on altı akbabanın gelip yalnız karaciğerini kemirdiklerini değil, gözlerini oyduklarını da duymalıydın ki insanı yoğurup can vermek neymiş, ateşi aşırmak, ortaya kadını çıkartmak neymiş, o zaman anlardın!

Tanrıların en hızlısı, daha 1 günlükken ayağa kalkıp beşiğinden çıkarak ele avuca sığmayan ve sonrasında Zeus'un habercisi olan Hermes doğuyor...

Hephaistos: Maia'nın yeni doğurduğu yavruyu gördün mü, Apollon? Ne de güzel değil mi? Herkeslere gülümsüyor belli ki uğurlu, büyük bir Tanrı olacak.

Apollon: Sen onu git de Poseidon'la Ares'e sor: birinin üç dişli zıpkınını çalmış, ötekinin de kılıcını kınından gizlice çekivermiş; bana ettiği de ayrı: yayımla oklarımı aşırdı, beni silahsız bıraktı.

Zeus, bir kartal kılığına girer ve çoban Ganymedes'i kaçırır. Buraya kadar zaten her şey garipken üstüne Zeus'un yaptığı kurların yorumunu size bırakıyorum.

Zeus: Ben seni birlikte uyuyalım diye kaçırdım.

Ganymedes: Sen yalnız uyuyamaz mısın? Hem ben durmadan döner, seni rahatsız ederim.

Zeus: Sen beni uyutmaz, seninle birlikte uyanık oturtursan en hoşu o olur işte; ben de seni hiç durmadan öper hiç durmadan sarılırım sana.

Ganymedes: Senin gönlün ne ister, orasını sen bilirsin. Ama sen beni öperken ben uyurum gene.

Tabii ki Hera, bu durum karşısında küplere biner ve Zeus'a karşı açar ağzını yumar gözünü...

Hera: Sen ki bütün Tanrıların efendisisin, beni, asıl karını bırakıp yeryüzüne iniyor, altın oluyor, satir oluyor, boğa oluyor, başkalarını seviyorsun. Ama hiç değilse o kadınları gene yeryüzünde bırakıyorsun; o İdalı piçiyse sen, tanrıların en yücesi kanatlarına bindirip buraya kadar taşıdın, şimdi bizimle oturuyor.

Sen, dünyanın sultanı, dünyanın atası, geçen gün elinden kalkanını yıldırımını bırakmış, çenendeki koskoca sakala bakmayıp onunla oturmuş, aşık oynuyordun.

Zeus aslında bütün bunları isteyerek yapmıyordur ve oldukça dertlidir. Bu çapkınlıklarının arkasında ise, evet, Eros vardır.

Eros: Gene bir yanlışlık yaptımsa hoş gör Zeus. Anncak bu ihtiyar bakalım ne yapmış da sen zincire vurmaya kalkıyorsun?

Zeus: Seni gidi! Bak bakalım küçük mü senin suçun? Beni öyle oyuncak ettin ki sokmadığın kılık kalmadı; senin yüzünden satir mi olmadım, boğa, altın, kuğu, kartal mı olmadım? Bir kadını da bana aşık etmedin, birine şirin göstermedin beni. Hepsiyle göz boyamak, kendimi gizlemek zorunda kaldım. Beni değil, ya boğayı sevdiler ya kuğuyu; kendim gözüktüm mü, ödleri kopuyor.

Eros: Elbette değil mi Zeus? Ölümlü onlar, nasıl dayansınlar seni görmeye?

Athena doğuyor... Hamile karısı Metis'i yutan Zeus, kafasında büyümeye devam edecek Tanrıça Athena'yı hesaba katamaz ve doğum sancıları arttığında soluğu Hephaistos'un yanında alır.

Zeus: Söyledim ya: kafamı yar. Sözümü dinlemezsen, benim öfkemin ne demek olduğunu bir daha anlarsın. Ama şöyle gönlün isteyerek, hiç gecikmeden vuracaksın; yoksa ben beynimi alt üst eden doğurma ağrılarından ölüyorum.

Hephaistos: Bu yaptığımız iş kötü bir işse, orasını sen bilirsin Zeus; ben sana söyleyeyim: keskindir benim satırım, seni öyle kan döktürmeden, Eileithyia gibi kolay doğurtmaz ha!

Zeus: Sen vur hele Hephaistos, hem de yiğitçe vur.

Ne Aphrodite'miş arkadaş! derdirtecek bir diyalog. Hephaistos'un karısı Aphrodite ile Ares'i yatakta yakalaması ve bu sahneyi diğer tanrılara izletmesi üzerine Hermes, Ares'i kıskandığını söylüyor.

Apollon: (Hephaistos'u kast ederek) O demirci de kendi karısının namussuzluğunu öyle meydana vurmaya utanmıyor mu?

Hermes: Hayır, Zeus hakkı için! Onların önünde dikilmiş, kendi de gülüyor. Doğrusunu istersen ben Ares'i kıskandım; yalnız tanrıçaların en güzelini okşadığı için değil, onunla bir zincire vurulduğu için de kıskandım.

Apollon: Yani böylesini sen de isterdin mi demek istiyorsun?

Hermes: Sen sanki istemez miydin Apollon?

Bilgelik ve barış tanrıçası diye bildiğimiz Athena, yeri gelince sağlam kabadayı oluyormuş. Annesi Aphrodite ile konuşan Eros, Athena'nın gözünde sürekli şimşekler çaktığını ve ondan nasıl korktuğunu anlatıyor.

Eros: Athena bana hep yan yan bakıyor. Üstelik bir gün elimde kandil ile koşarken görmeden onun yanından geçmişim, hemen bana: 'Hele yaklaş, babamın üstüne yemin ediyorum, mızrağımla seni deliveririm.' dedi. 'Ayağından yakaladığım gibi seni cehennemin dibine fırlatıveririm.' dedi. 'Ellerimle seni didik didik eder de öldürürüm.' dedi.

Daha böyle birçok gözdağı verdi. Ne de sert bir bakışı var! Hele göğsünün üstündeki o yılan saçlı korkunç kafa yok mu, onu görünce tüylerim ürperiyor, karşıma ifrit dikilmiş gibi oluyorum, hemen kaçıyorum oradan.

Zeus'un oğlu Hermes'in, annesi Maia'ya dert yanışı ve sonunda aldığı öğüt size çok tanıdık gelecek...

Hermes: Bahtı benimkinden de kara bir tanrı daha var mı bu gökte, anacığım? Az mı benim çektiklerim? Bütün sıkıntı bana yükleniyor! Gün doğar doğmaz, haydi kalk şölen odasını süpür, sofra başındaki yatakların örtülerini ört, her şeyi düzelt, Zeus'a bir diyeceği var mı diye sor, sonra onun buyruklarını yerine getireceğim diye bir aşağı bir yukarı seğirt dur... Dönüşte, daha üstümü başımı temizlemeye zaman bulamadan, haydi tanrılara ambrosia dağıt...

Maia: Bırak böyle yanıp yakınmayı, oğlum; sen daha gençsin, babana hizmet etmelisin.

Apollon ve Dionysos'un içleri ısıtan, samimi diyaloğuna bir göz atalım...

Dionysos: Geçenlerde Lampsakos'taydım; kentten geldi, beni karşıladı, konuk etti. Sonra yatmaya gittik, epey de içmiştik; gece yarısı bizim oğlan kalkıp da... Sonrasını söylemeye dilim var mıyor.

Apollon: Yani sana saldırdı mı demek istiyorsun, Dionysos? Sen ne yaptın?

Dionysos: Ne yapacağım? Güldüm.

Apollon: Sana saldırmakta da haksız değil hani! Güzelsindir doğrusu.

Dionysos: Öyleyse bir de seninle denesin Apollon: sen gerçekten yakışıklısındır, saçların uzun uzun; sana içip esrimeden de saldırabilir.

(+18) Dünyanın en ünlü güzellik yarışmasında Paris, üç tanrıçayı da soyuyor... Bu arada tanrıçaların atışması da ayrı bir enteresan...

Paris: Sizleri çıplak görmek isterim tanrıçalar.

Hera: Peki, Paris, önce ben soyunayım da gör: beyaz olan yalnız kollarım değildir, yalnız iri gözlerimle de göğsümü germem; her yanım güzeldir benim.

Athena: Aman Paris, dikkat et, Aphrodite kemerini çıkarmadan soyunmasın, tılsımlıdır onun kemeri, seni de büyüler; hem buraya öyle oynak kadınlar gibi sürünüp gelmesi hiç de doğru değildi, güzelliğini olduğu gibi göstermeliydi.

Aphrodite: Sen de Athena, miğferini neden çıkarmıyorsun? Sorgusunu sallayıp durman da hakemi korkutmak için mi? Yoksa tüyler ürperten o miğferi çıkarırsan, tirşe gözlerin beğenilmez diye mi çekiniyorsun?

Hera: İşte üçümüz de soyunduk.

Paris: Ey ulu Zeus! Bu ne güzellik, ne büyük haz!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Yurt Dışında Gezerken Görüp "Neden Buradalar?" Diyeceğiniz Anadolu'dan Göçen Arkeolojik Eserler
Tarihin İlk Reklam Panosunun Efes’te Yapıldığını Üstelik de Bir 'Aşk Evi’ne Ait Olduğunu Biliyor muydunuz?
Azrail'den de Eski Olan Yeraltı Tanrıları ve Ölüm Meleklerine Dair Bu Bilgileri Okuyunca Gece Gözünüze Uyku Girmeyecek!

Popüler İçerikler

Seray Sever'den Apar Topar Yayından Kaldırılan "Dünya Güzellerim" İtirafı!
TÜİK, Ekim Ayı Enflasyonunu Açıkladı: Yıllık 48,58'e Geriledi! Kira Zam Oranı da Belli Oldu
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un Yaptığı Açıklamalar Gündem Oldu: ''Uyanın Fenerbahçeliler Uyanın!''
YORUMLAR
13.10.2020

Bu ne aptalca içerik mk

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ