Şekerin tadı güzeldir, onu içeren her şey ise çok daha lezzetli olur. Bu tadı güzel kristal karbonhidrat, görüp görebileceğimiz her yerdedir. Çoğumuz aç olduğumuz zaman en sevdiğimiz tatlıların unutulmaz tatları üzerinde düşünmeyi severiz. Peki bu tadı güzel besinin vücudumuza verdiği zararlar nedir?
Detaylar bu yazımızda...
Acı çektiğiniz için düzenli yürüyüşleri, bahçeciliği veya halı saha maçlarını es geçiyor gibi hissediyor musunuz? Bu, vücudumuzun içinde meydana gelen iltihaplı süreçler hakkında bizi uyarmak için kullandığı birçok sinyalden biri olabilir. Beslenmemizdeki yüksek miktarda şeker, bağışıklık hücrelerinin kanımıza ileri glikasyonu tamamlamış ürünlerini veya bir glikoz molekülüne bağlı proteini parçalamaya çalışan iltihap salınımına neden olur.
Ne kadar çok şeker yersek, daha gelişmiş, glikasyonu tamamlamış ürünler ortaya çıkar ve bu da döngüyü kırmak için daha fazla iltihaplı habercinin gönderilmesine neden olur. Böyle bir biyokimyasal reaksiyon dizisi sonunda artrit, katarakt, kalp hastalığı, zayıf hafıza veya buruşuk cilt ile sonuçlanabilir.
Şeker çok hızlı işlenir ve sadece bir saat önce büyük bir kek yemenize rağmen aç hissetmenize neden olur. Aslında, şeker, bağımlılık yapan ilaçlar kullanırken hissedeceğinize benzer şekilde dopamin salgıladığı ile bilinir. Nörotransmitter dopamin, ödüllendirici bir olaya yanıt olarak bu sistemdeki nöronlar tarafından salınır. Bu özel kimyasal bizi iyi bir ruh halinde tutmak için uğraşır.
Beyin, şekeri bir ödül ya da yenilenmek için gerekli bir gıda olarak görür. Daha fazla şeker yediğinizde vücudunuz daha da fazlasını ister. Ve bu bir kısır döngüye dönüşür. Ayrıca, yüksek şekerli yiyecekler vücudumuzu tatmin etmez çünkü herhangi bir yararlı besin içermez.
Glikoz vücudumuza enerji sağlamaktan sorumludur, bu nedenle kanımızdaki şeker seviyesini uygun seviyede tutmak çok önemlidir. Bu yüzden herhangi bir değişiklik, gün boyunca enerji kaybına neden olabilir. Şeker yediğimizde, pankreas hücrelere glikoz getirmeye yardımcı olmak için insülin salgılar ve çok fazla enerji harcar. Bu da daha enerjisiz hissetmemize neden olur.
Enerji seviyemizi korumak için sağlıksız atıştırmalıklar yerine, yağsız proteinleri ve sağlıklı yağları tercih etmeliyiz. Bu sayede, vücudumuz için olan sağlıklı gıdalardan “gerçek' enerji elde edebiliriz.
İlave şeker içeren yiyecekler insülin seviyemizin yükselmesine ve şekerin protein moleküllerine bağlanma sürecine başlamasına neden olur. Glikoz kanımıza girer girmez, iltihaplanma ve cilt sorunlarına neden olabilecek bir dizi karmaşık fizyolojik süreç başlatır. Bu insülin artışı sonunda cildimizdeki yağ bezlerinin aktivitesini artırabilir ve sivilce oluşumuna sebebiyet verebilir.
Pantolonumuzun düğmesinin kapanmaması gibi bir durumla karşılaşmak genellikle hoş bir sürpriz olmaz. Bir hafta önce yediğimiz bir çikolatalı pastanın bu kadar çabuk bir şekilde geri tepebileceğini hiç ummayız. Bununla birlikte, şekerle aşırıya kaçmanın en belirgin belirtilerinden biri biraz kilo almaktır.
Atıştırmalıklar ve tatlılar genellikle bel bölgemizde kilo depolar. Yüksek bir şeker seviyesi, başka bir yerden ziyade göbeğimizde aşırı yağ depolayan insülin üretimini arttırır.
Tatlı yiyecekler diş çürümelerinin oluşumunu artırır. Ancak, diş çürümelerini yapan şeker değil, daha ziyade, yedikten sonra dişimizde kalan artıklardır. Düzgün sindirilmezse veya fırçalanmazsa, yiyecek artıkları dişlerimizde plak görünümüne neden olur. Dişin sert yüzeyini aşındırarak küçük deliklere neden olur.
Şeker ve şekerli yiyecekler, ulaşılması zor yerlerde dişlerimizin arasına sıkışabilir ve çürüme sürecini hızlandırabilir. Uygun ağız hijyenini uygulamak dişlerde çürüme oluşumunu engeller.
Her gün çok fazla tatlı yediğimizde, damak tadımız aynı tatlılık seviyesine alışır ve eskisi gibi tatlı gelmeyebilir. Fazla şeker damağımızı köreltir ve tatlı yiyecekler ve meyveler olması gerektiği kadar tatlı gelmemeye başlar.
Çok fazla şeker tüketmek, hastalandığımızda bağışıklık sistemi hücrelerinin bakterilere saldırmasını engeller. Vücudumuzun griple savaşmak için ihtiyaç duyduğu C vitamini, kimyasal yapısı ile glikoza çok benzer. C vitamini aramak ve onunla çalışmak yerine, bağışıklık sistemimiz grip bakterilerine karşı sıfır güce sahip glikozu alır. Bu nedenle, bir hastalıkla savaşmak yerine bağışıklık sistemimiz bundan muzdarip olur.
Şişkinlik ve ağrılı gazın yanı sıra diğer sindirim rahatsızlıkları da farklı gıdalardan kaynaklanabilir. Ve çok fazla şeker tüketmek de onlardan biridir. Şişkinlik, yediğimiz ve sindirmeye çalıştığımız şeyle doğrudan bağlantılı olduğundan, şeker bunun içinde büyük rol oynar. Şekerler ince bağırsakta kötü bir şekilde emilirse, şekerin genellikle gaz üreten bir bakteri gibi davrandığı kalın bağırsağa girerler.
Çok fazla şeker karnımızda hasara yol açabilir, bu nedenle tatlandırıcılar, diyet kola ve atıştırmalık çubukları yemekten kaçınmaya çalışmalıyız.
evet bunların yanındada tuzu da es geçmemek gerek fazla tuzda kolestrole eller ve ayaklarda uyuşukluğa böbrek yetmezliği hiper tansiyon ödem gibi hastalıklara sebeb oluyor