Aşı, Maske Karşıtlığı ve Üslup Sorunu

Geçen hafta uçakla Erzurum’a gittim. Havaalanı oldukça kalabalıktı. Uçakta ise tek bir boş koltuk dahi yoktu. Artış gösteren Corona virüsü salgınından dolayı hem havaalanında hem de uçakta maskemi takma ihtiyacı duydum. Uçakta, benden başka maske takan üç ya da dört kişi daha vardı. Üstelik uçak personeli de maske kullanmıyordu. Maske takmayan yolcuların bir kısmı ise bize alaycı gözlerle, acıyarak bakıyorlardı. 

Bu gözlemim üzerine Twitter’da şu mesajı paylaştım:

“Erzurum uçağındayım. Uçak dolu. 3-4 kişi dışında, personel dahil kimse maske takmıyor. Takanlara da uzaylı gibi bakıyorlar.”

İyi bir Twitter kullanıcısı değilim, mesajlarımın genelde aldığı beğeni sayısı yüzü geçmez. Bu mesajımın yaklaşık 88.000 kişiye ulaştığını, beş binden fazla etkileşim aldığını görmek beni oldukça şaşırttı. 

Paylaşmaz olaydım! 

Aşı ve maske karşıtlarının bir kısmından öyle bir mesaj saldırısı aldım ki, mesajımı paylaştığıma bin pişman oldum. Hakaret ve küfür içerenleri silip, engellemek çok vaktimi aldı. Bunun yanı sıra, bazı aşı ve maske karşıtları ise son derece saygılı ve nazik mesajlar yolladılar. Bu mesajlarla, benim yanlış düşündüğümü ve kendi inandıkları tezleri yazdılar. Ben de kendilerine teşekkürlerimi sundum.

Aşılarımı Oldum, Maske Takmaya Da Devam

Corona virüsünün türetilmesi ve yaygınlaştırılması ile ilgili pek çok komplo teorisi mevcut. İşin bu kısmı beni çok ilgilendirmiyor. Bu tür savları inceleyebilecek bilgi birikimine sahip değilim. Beni ilgilendiren sonuç; şu an insan sağlığını tehdit eden bir virüs var ve ona karşı korunmamız gerekiyor.

Virüsün solunum yolu ile bulaştığı konusunda bilim insanları hemfikirler. Dolayısıyla solunum yollarımı korumanın en kolay yolu olarak maske takmayı görüyorum. Elbette maske takmanın da bazı dezavantajları var. Uzun süre maske takmak, karbondioksit solumanın zararlarını artırabiliyor. Ayrıca pek çok maske çeşidinin de koruyucu özelliği yok. Her türlü dezavantajına karşın, koruyucu özellikleri gelişmiş bir maskenin hayat kurtaracağına inanıyorum. 

Maske kullanma konusunda, geçmişte devlet kurumlarının bit hayli yanlış uygulamaları oldu. Pek çok insan da bu yüzden maske karşıtı oldu. Örneğin, açık havada, kalabalık olmayan caddelerde maske takmanın yarardan çok zarar verdiğine ben de inanıyorum. Pandemi döneminde, sahillerde gezinmeyi bile yasak etmişlerdi. Oysa, açık havada alınacak bol oksijenin virüse karşı bağışıklık sistemine olumlu katkısı olacağı gerçeğini görmezden geldiler.

Sinema, tiyatro, AVM gibi kapalı yerlerde, toplu ulaşım araçlarında maske takmamak ise büyük bir risktir. Yanınızda oturan kişinin virüs taşıyıcı olmadığının bir garantisi olabilir mi? Maske takmama özgürlüğünü, başkalarına virüs bulaştırma özürlüğüne dönüştürmemek gerekir. 

Aşı konusuna gelince; virüse kaşı bağışıklık kazanmanın tek yolu olduğuna inanıyorum. Mevcut aşıların yeterliliğini tartışmak bana düşmez. Ancak çocukluğumuzda pek çok virüse karşı aşılandık ve bu aşılar sayesinde ya hasta olmadık ya da hafif atlattık. Sağlık bakanlığının verileri, virüs dolayısıyla ölenlerin büyük bir bölümünün aşısızlar olduğunu gösteriyor. 

Bu açıdan bakınca, ben aşı olmayı destekleyenler tarafındayım. Aşı olmayı reddedenlere de saygı duyuyorum. Herkesin tercihine saygım var. Ancak tercihlerimizi de başkalarına zarar vermeyecek şekilde uygulamamız gerektiğine inanıyorum.

Diyalog ve Üslup Sorunu

Gelelim diyalog ve üslup sorununa. Bu Twitter paylaşımım sayesinde, bu yaşıma kadar işitmediğim kadar çok küfür ve hakarete maruz kaldım. 

Aynı düşüncede olmadığımız kişilere karşı fikrimizi söylerken, neden karşımızdakini küçümser ve aşağılarız? Neden fikrimizi söylerken küfürle desteklemeye çalışırız? Seninle aynı fikirde değilim, yanılıyorsun, doğrusu budur, gibi cevaplar yazarsak fikrimizin değerini azaltmış mı oluyoruz?

Bir de esprili cevap yazmak için çaba sarf edenler var. Kaliteli espri yapmak zekâ ile ilgilidir. Ama espriyi küfürle destekleye çalışmak acizliktir. Paylaşımıma esprili cevap vermeye çalışanların önemli bir kısmı, cinsel içerikli hakaretleri kullanmışlardı. Bu kişileri ciddiye almadığım için cevap verme ihtiyacı duymadım. Bazı cevaplar öyle saldırgan ve düzeysizdi ki, savcılığa şikâyette bulunsam kesin ceza alırlar. Ben onları kendi vicdanları ile baş başa bırakmayı tercih ettim.

Bu üslup sorunu aslında her türlü fikir tartışmasında ortaya çıkıyor; bu yazıya konu olan aşı ve maske karşıtlığına özgü bir şey değil. Üslupta nezaket sınırlarını aşanları, küfrü fikri destek olarak kullananları da bir kalıba sokmak mümkün değil. Her siyasi görüş, her inanç gurubu, her sosyal ve ekonomik statü mensupları arasında bu tür saygısız insanlara rastlamak mümkün. Sosyal medya bu tür insanlara böyle bir imkân sunuyor. Maalesef, topluma rol model olma sorumluluğu olan kişi ve kurumlar da bu nezaketsizliği teşvik ediyorlar.

Instagram

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
03.09.2022

Sadece maske, aşı, korona konusunda değil bu üslup sorunu maalesef :/ Artık günümüz Türkiye’sinde sinirler o kadar gergin, insanlar o kadar mutsuz ve umutsuz ki, en ufak bir şeyde öfke dışarı vuruyor. İster sözle olsun, ister şiddet olsun. O güzel saygılı beyefendiler, güzel hanımefendiler ne yazık ki eski Yeşilçam filmlerinde kaldı. 😔 İçeriğiniz için teşekkürler.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ