Aşı Karşıtları Koronavirüs Aşısı İçin Sırada! Peki Aşılarda Yer Alan Maddelerden Korkmamıza Gerek Var mı?

Aşılar kurtarıcımız mı yoksa ilaç firmalarının üzerimizde oynadığı oyunlardan sadece biri mi?

Bu konuyu araştırırken şurada yer alan kapsamlı araştırma dosyasından, burada yer alan çalışmadan ve şu makaleden faydalandık.

Son dönemde Koronavirüs söz konusu olduğunda aşı karşıtları dahil herkes aşının bulunmasını bekliyor, yani pratikte aşı karşıtlığı imkansız ama...

Son yıllarda aşı karşıtlığı gittikçe artıyor, insanlar çocuklarına aşı yaptırmamayı bir seçenek olarak görüyor.

Çünkü aşıların 'sistemin' bir oyunu olduğunu düşünüyorlar, bunun yanında belli başlı komplo teorileri de ortalığı sarmış durumda. Dünyanın her yerinde aşılara karşı açılan savaşta belli başlı isimler ortaya çıkıyor, Türkiye'de de kamuoyunu etkileyen bir isim var, muhtemelen siz de tanıyorsunuz: Soner Yalçın.

Aşılar yahut sağlık üzerine uzman olmamasına rağmen ortaya attığı fikirler milyonlarca insanı etkilemiş durumda.

Sadece Soner Yalçın'dan bahsetmiyoruz, Canan Karatay gibi figürler de bu konuda kesin fikirler ortaya atmış durumda. 

Eğri oturalım doğru konuşalım, ilaç ve sağlık sektörü sütten çıkmış ak kaşık değil. Bir sektörden bahsettiğimiz her yerde maddi kaygılar olduğunu ve buna göre hareket edildiğini de biliyoruz. Ama dikkat edilmesi gereken şey aşılara gelen eleştirilerin aşıların faydalarını dikkate aldığımızda ne kadar anlamlı olduğu.

Bu tartışmalardan biri aşıların içeriklerinin çocuklarda kalıcı zararlara yol açtığı üzerine. Birçok insan bu konuda okuduğu, duyduğu şeylere inanarak çocuğuna aşı yaptırmıyor.

Ama genellikle 'kaynak' olarak ortada gezen kitaplar sağdan soldan edinilmiş bilgilerin yeniden yayınlanması dışında bir işleve sahip değil. Gelin, bu konuda kapsamlı araştırmalardan faydalanıp aşılara dair komplo teorilerini bir kenara bırakarak sade gerçeklerle tanışalım.

Öncelikle 'doğal olan her şeyin iyi olduğu' gibi anlamsız ön yargılardan sıyrılmaya çalışalım. Kolay değil, biliyoruz.

Çünkü adını, kaynağını bildiğimiz, atalarımızın kullandığı şeyler nedense biz sağlıklıymış gibi gelirken adını daha önce duymadığımız her şey zararlıymış gibi görünebiliyor. Aşılardaki durum da böyle. 

Aşılara dair insanların kafasında soru işaretleri yaratan iki madde civa ve alüminyum. İkisi için de safsataları kenara bırakıp söyleyeceklerimiz var.

Evet aşılarda alüminyum var... Ama her gün sudan aldığımız alüminyumdan daha az oranda!

İlk bilgiye bakınca insan korkuyor, değil mi? Almak zorunda olduğumuz, yaşamın kaynağı olan suda bile aşılardan daha yüksek oranda alüminyum var. Alüminyum tuzlarının aşılarda bulunma sebebi bağışıklık sistemini uyarıp aşının daha uzun süre etki etmesini sağlamak.

Çok yüksek oranlarda alınsa bile zehirleme ihtimali olmayan bu tip alüminyum zaten bir doz aşıda iki miligramdan bile az.

Kabartma tozu olan bir kek yedik diyelim, yine bir doz aşıdakinden daha fazla alüminyum bünyemizde.

Üzerine bir bardak da su içersek...

Vurgulamak istediğimiz şey, ismi korkutucu olduğu için maddelerin kendisi de korkutucu olacak diye bir kaide yok. Bazı şeylerin 'kimyasal' diyerek öcüleştirmesine kanmayın, her gün 80 miligramdan daha fazla alüminyum alıyoruz ve binlerce yıldır aldığımız bu maddeye vücudumuz fazlasıyla alışkın.

Bir de civa mevzusu var. Alüminyumdan daha korkutucu bir madde herhalde civa, haksız mıyız?

Civanın iki türü var, metil civa zehirli olan, etil civa ise vücuttan hızlıca atılan tür. Tüm aşılarda olmasa da birden fazla kişiye yapılan aşılarda etil civa var, ayrıca vücuttan hızlıca atılıyor.

Civa neden var? Bundan 100 yıl önce aşılar tekrar tekrar kullanılırken oluşan bakteriler ölümcül hastalıklara neden oluyordu, bunun önüne geçebilmek için kanıtlanmış hiçbir zararı olmayan etil civa kullanılmaya başlanıyor. Yani keyfi bir kullanım değil, zorunluluk.

Aşılar insanların hayatını kurtarıyor olsa da bu maddeler aşıya eklenmeden evvel yüzlerce, binlerce kişi oluşan bakteriler sebebiyle yaşamını yitirdi.

Aşı vazgeçilmez bir çözüm olduğu için onu kenara atıp alternatif tıbba yönelmek yerine aşıları daha sağlıklı hale getirmeye çalıştık, bu maddeleri ekledik. Bugün yeni teknikler sayesinde belli başlı aşılar dışında bu maddeler kullanılmıyor olsa da bu maddelerden korkmamamız gerektiğini öğrenmek gerekiyor.

Ayrıca bir mantık hatasını da düzeltmek gerekiyor, New York Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Jeffrey Weiser'a kulak verelim:

'Büyük miktarlarda alındığında bir şeyin size zarar veriyor olması, düşük miktarlarda alındığında da size zarar vereceği anlamına gelmez.'

Şehir efsanelerini, komplo teorilerini bir kenara bırakın. Sağlık bizim ikna olmamızın çok daha ötesinde, ciddi bir mevzu. Şarlatanlar ne derse desin bilimsel araştırmaların ışığından ayrılmayın, çünkü sizi kurtaracak olan onlar.

Popüler İçerikler

10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
YORUMLAR
19.03.2020

Sadece her sene yapılan opsiyonel grip aşısına karşıyım. Aşıyı olan da grip oluyor olmayan da, para tuzağı gibi geliyor bana.

19.03.2020

Kesinlikle aynı fikirdeyim. Para tuzağından başka bir şey değil. Sonuçta önceki senenin mikrobunu veriyorlar vücuda ve virüs kendi kendini geliştirmiş oluyor bir işe yaramıyor.

19.03.2020

Bunlar yuzunden bitmek üzere olan salginlar yeniden hortladi kızamık ,çocuk felci bunun vebalini nasil ödeyeceksiniz anlamadigim sey karsi olanlar da kucukken ası oldu var mi sende bir sorun asi olamasaydin simdiye yoktun yeter artik sizin yuzunden toplum sağlığı tehlikeye giriyor

19.03.2020

Öğrendiğim kadarıyla Koronavirüs'e karşı kalıcı bağışıklık kazanılmıyor ve daha önce hasta olup iyileşen bireyin tekrar hastalığı kapması yüksekmiş ısıya karşı direnç de kazanmış yanı yazın virüsün yayılmasının azalması durumu yok

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ