1) Satın alınan bir eşya alıcının kimliğinin bir parçasıdır ve bu eşyalar birbirlerini tamamlar.
2) Alınan yeni bir eşya, bahsedilen kimlikten saparsa, yeniden uyumlu bir bütün oluşturmak için yeni eşyaların alınması arzusuyla bir tüketim sarmalına girilmesi muhtemeldir.
Bu tüketim sarmalı, pandemi döneminde bile artan satış oranlarından anlaşılmıyor mu? Bu uyumlanma durumu onlarcası mevcut iken, şu an kullanamayacağımız yeni bir ayakkabıyı satın almak değildir de nedir? Ucuz olarak bize sunulan ve içeriğini kontrol etmediğimiz ürünleri, kısa bir süre sonra kullanmaktan vazgeçmiyor muyuz? Hem sağlığa, hem bütçeye, hem çevreye zarar veren ürünleri neden satın alıyoruz? ‘Az olan çoktur’, ne de güzel ifade ediyor, kullanılmayan ürünlerin bir yük olduğunu. Dahası az şeye ihtiyaç duymanın daha kıymetli olduğunu. Öyleyse neden ekranı kaydırıyoruz? Siz, ekranı kaydır diyenler, biliyoruz ‘Çok soruldu, linkini veriyorum’, ‘Sordunuz söylüyorum’, ‘Linkini iletiyorum’ dediğiniz şeylerin hiç merak edilmediğini. Ya da sizin abarttığınız kadar sorulmadığını. Biliyoruz, bu linklerin bizim değil, sizin işinize yaradığını. Ekranı kaydır demenizin haricinde bir de istek listesi oluşturuyorsunuz, teşekkür ederiz. Tabii ki sorun sizde değil. Sorun, bu tüketim sarmalının içinde yolunu kaybeden ve ekranı kaydır emrini verdiğinizde, emri yerine getirenlerde.
Fight Club'ın şu ünlü repliği, filmi izleyen herkesin aklına kazınmıştır: 'Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, ihtiyacımız olmayan şeyler alıyoruz.'
Sizce Diderot etkisi, ekranı kaydırma emrinin önüne geçer mi?