Artık Şeker Yiyemeyecek Çocuklar

Çocuk ve ölüm kelimesini yan yana bile zikretmek insanın içini acıtırken biz çocuklarımızı bir bir mezara koyuyoruz. Ve daha da acısı onları mezara gönderenleri öğrenemiyoruz bile. Çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler...

1. Uğur Kaymaz

2004 yılında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, ‘dur’ ihtarına uymadıkları gerekçesiyle babası ile birlikte öldürüldü. Babası Ahmet kaymaz’ın sırtından 8 kurşunla, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın ise 13 kurşunla öldürüldüğü tespit edildi. 'Terörist sandık' diyen polisler beraat etti. AİHM, Türkiye'yi 'yaşam hakkını ihlal emekten” mahkum etti.

2. Ceylan Önkol

Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde 12 yaşında bir çobandı Ceylan Önkol. 28 Eylül 2009 günü öğle saatlerinde koyunlarını otlatırken üzerine düşen havan mermisiyle yaşamını yitirdi. Annesinin parçalarını eteğinde taşıdığı Ceylan’ın ölümü üzerinden beş yıl geçmesine rağmen katilleri ne bulundu ne de yargılandı. En son Lice Cumhuriyet Savcısı'nı güvenlik gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında takipsizlik kararı verildi. Olay yeri iki tabur arasında yer alıyordu. Önkol’un otlattığı küçükbaş hayvanların patlamadan zarar görmemesi, herhangi bir çukurun oluşmaması Ceylan’ın doğrudan hedef alındığı iddiasını kuvvetlendiriyordu. Genelkurmay Başkanlığı ise yaptığı açıklamada, “Olay sırasında bölgede herhangi bir havan atışı yapılmamıştır” diyerek Ceylan’ın ölümündeki rolünü inkâr etti. Ceylan’ın ölümünden üç gün sonra soruşturma başlatan Diyarbakır Başsavcılığı, araziye atılmış ancak patlamamış mühimmata tahta ile vurulması sonucu ölümün gerçekleştiği yönünde bir açıklama yaptı. Makine Kimya Endüstrisi de üç yıl sonra hazırladığı raporda, Ceylan’ın ölümüne 40 milimetrelik bombaatar mühimmatının neden olduğu ve patlamanın Ceylan’ın mühimmatın üzerine demir bir cisimle vurması sonucu gerçekleştiğini iddia etti.

3. Ahmet Yıldız

14 Mart 2013'te trafik kazası geçirdiği gerekçesiyle hastaneye getirilen 13 yaşındaki Ahmet Yıldız hemen tedaviye alındı ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Bu arada, müdahaleyi yapan doktorlar küçük çocuğun başında ezilmeye bağlı yaralanma olduğunu belirledi. Doktorlar, olayın trafik kazası sonucu meydana gelmemiş olabileceğini söylediler. Savcının talimatı doğrultusunda araştırma genişletilirken, çocuğu hastaneye getirenlerin de ifadesi alındı. Yapılan soruşturmada Ahmet Yıldız'ın ruhsatsız bir işyerinde, kaçak olarak çalıştırılırken daha hızlı çalışsın diye güvenlik sensörü kapatılmış pres makinesine sıkışarak yaşamını kaybettiği belirlendi.  Ahmet Yıldız’ın babası maddi ve manevi zararlarının karşılandığını söyleyerek tüm şikayetlerinden vazgeçti, ardından Ahmet'i pres makinesinin başına geçiren iş vereni de tahliye oldu.

4. Yunus Geray

23 ekim 2011 Van depremine bir internet kafede yakalanmış ve üzerine kapanan bir insanın koruması sayesinde hayata tutunabilmişti Yunus. uzun uğraşlar sonucu saatlerce kaldığı enkaz altından bilinci açık bir şekilde çıkarılmasına rağmen tedavi için Erzurum'a götürülürken iç kanamadan hayatını kaybetmişti. Kendisini daha sonra Van depreminin sembolü olmuş fotoğrafı birilerine hediye edilirken gördük. Neden öldüm ben der gibi bakıyordu. Van depreminde yıkılan binalardan dolayı kimse ceza almadı.

5. Mehmet Uytun

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 9 Ekim 2009’da PKK yanlısı grup ile jandarma ve polis karşı karşıya geldi. Uytun ailesinin oturduğu Nur Mahallesi’nde de tedirginlik vardı. Anne Kevser, kucağındaki 18 aylık oğlu Mehmet’le balkondan salona geçerken, Akaydın Caddesi’nden içeriye gaz bombası atıldı. Fişek Mehmet’in başına isabet etti ve çocuk ağır şekilde yaralandı. Cizre Devlet Hastanesi’ne kaldırılan küçük Mehmet’in ‘künt cisimle yaralandığı’ saptandı. Mehmet bebek, Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde 21 Ekim’de öldü. Anne Kevser Uytun, ifadesinde oğlunun gaz bombasından yaralandığını söyledi. Kaymakamlık gaz fişeğini attığı iddia edilen jandarmanın soruşturulmasına izin vermedi. Açılan tazminat davasında jandarmaları kusursuz bulan mahkeme, aileye 20 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi. Dava sırasında devlet 'Küçük bir çocuğu evin balkonuna çıkaran annenin de sorumluluğu var' savunması yaptı.

6. Berk Bebek

Annesi onu henüz iki aylıkken evde tek başına bırakıp 9 günlük tatile gitti ve Berk bebek evde açlıktan susuzluktan hayatını kaybetti. İlk bakışta bebeğin katilinin anne olduğunu düşünebilirsiniz, ancak evlilik dışı doğurduğu çocuğunu kimseye göstermemek, ailesinden saklamak, toplum baskısı görmemek için aklının bu şekilde çalıştığını da göz önünde bulundurmak gerek. Her kürtaj bir Uludere'dir, tecavüz bebeği öleceğine annesi ölsün, vb. ifadeleri kullanmadan önce kişinin iki kere düşünmesi gerektiğine bir kanıt Berk bebek. Maalesef artık aramızda değil, umarı gidişi bizlere bir şeyler anlatmıştır.

7. Serap Eser

8 Kasım 2009’da İstanbul Küçükçekmece’de belediye otobüsüne molotof kokteylli saldırıdan sonra 29 gün yoğun bakımda kalmış ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Ardından Serap Eser’in katillerine verilen müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Fakat daha sonra çeşitli eylemlerde molotof kokteyli kullandığı, yedi işyeri ve sekiz aracı kundakladığı tespit edilen bir şahsın mit ve emniyet için çalıştığını beyan etmesi ve mahkemenin, “tutuklu kaldığı zaman ve suçun niteliğini dikkate alarak” bu şahsı tahliye etmesi daha da ilginci mit'in, söz konusu şahsın kendileri için çalıştığını onaylayan bir belgeyi mahkemeye sunması kafalarda soru işaretleri yarattı.

8. Münevver Karabulut

Olay medyada çok geniş yer buldu. Gencecik bir kız erkek arkadaşı tarafından vahşi şekilde katledilmişti. Olay birçok boyutuyla ele alındı, gündemde uzun süre kendine yer buldu. Bizim size hatırlatmak istediğimiz dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın sözleri; 'kızlarına sahip çıksalarmış'

9. Erkan Encü (Uludere)

Uludere'de yaşları 12-18 arasında değişen 22 çocuk hayatını kaybetti. Emri kimin verdiği, olayın nasıl olduğu bir türlü anlaşılamadı! ailelerine tazminat verildi ve bununla olay kapatılmak istendi. Ama kaçakçıydılar denilerek ölümleri haklı gösterilmek istense de 22 çocuğun öldürülmesi vicdanlarda kendine yer buldu. Hala olayın sorumluları hakkında açılmış bir dava, vs. yok.

10. Ali İsmail Korkmaz

Hepimizin içindeki yara, Eskişehir'de 2013 Taksim Gezi Parkı protestolarına destek amaçlı düzenlenen yürüyüşte polisin müdahalesi sonucu ara sokaklara kaçan eylemcilerden birisi olan Anadolu Üniversitesi birinci sınıf öğrencisi Ali İsmail polis ve esnaftan oluşan eli sopalı gruplarca iki defa darp edilmiştir. Darp edildikten sonra gittiği hastanede tedavi göremeden, ağrı kesici ve kas gevşetici ile gönderilmiş ilk tıbbi müdahaleyi ancak 20 saat sonra alabilmiştir. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Korkmaz 38 gün boyunca komada kalmış ancak 10 Temmuz 2013 günü hayatını kaybetmiştir. Failleri bugün 'ayağım zaten ağrıyordu, fazla hızlı vurmuş olamam' türünden savunmalar yapıyor.

11. Berkin Elvan

Kimin attığı belli olmayan (!) gaz fişeği neticesinde 269 gün kaldığı komada 45 kilodan 16 kiloya düşüp, bugün aramızdan ayrılmıştır. Bir geçmiş olsun bile diyemeyenler bugün de başsağlığı dilemeyecektir.

Popüler İçerikler

Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?