Arşiv Belgelerinde Bulduk! Vecihi Hürkuş'un Havacılık Teşebbüsleri Neden Başarılı Olamadı?

Vecihi Hürkuş'un adını az çok herkes duymuştur. Özellikle son günlerde vizyona giren ve onun hayatını anlatan biyografik film ile adı daha fazla duyulmaya başlandı. Kendisinin havacılık alanındaki uçak üretimi, fabrika kuruluşu gibi teşebbüslerinin aslını öğrenmek için Cumhuriyet Arşivini taradık ve daha önce bilinmeyen detaylara ulaştık.

THY'nin temelleri olarak 1925'te Türk Tayyare Cemiyeti kurulmuş, Vecihi Bey de buraya bağlı olarak çalışmaya başlamıştır.

Fakat Vecihi Bey'in bu cemiyetin kuruluşundan önce de uçak tasarımlarıyla ilgilendiği anlaşılıyor. Zira 16 Şubat 1925'de resmen kurulan Tayyare Cemiyeti, 16 Mart'ta Başbakanlığa Vecihi Bey'in birkaç aydan beri üzerinde çalıştığı uçak hakkında bir yazı göndermiştir. Bu durum Vecihi Bey'in bu cemiyetten evvel de kendi başına çalışmalar yaptığını gösteriyor.

Türk Tayyare Cemiyeti Reisi imzalı ve İsmet Paşa'ya gönderilen bu yazıda, Vecihi Bey'in birkaç ay evvel inşa ettiği uçağa Hava Kuvvetleri tarafından el koyulduğu söyleniyor.

Vecihi Bey'in kendi çabası ve gayretiyle inşa ettiği bu uçağın projesinin bilimsel inceleme heyeti tarafından başarılı bulunduğu ve denemelerinin yapılarak Avrupa tayyareleri kadar iyi olduğunun anlaşıldığı bildiriliyor. 

Türk Tayyare Cemiyeti bu uçağın Hava Kuvvetleri hangarında atıl bir halde durduğunu, bunun onaylanamayacağını ''ve bu tayyarenin bir an evvel vatan semasının muhtelif ufuklarında ve hassaten Ankara’nın üstünde cevelanlar yapmasını'' arzu ediyor. Bu sebeple İsmet Paşa'dan Müdafaa-i Milliye Vekaleti'ne (Milli Savunma Bakanlığı) emir verilmesi isteniyor.

Bu talebin üzerine Başbakanlıktan Milli Savunma Bakanlığı'na konuyu bildiren bir yazı gönderiliyor. Fakat Savunma Bakanlığından verilen cevap (aşağıda girişi görülen) kafa karışıklığına yol açıyor.

Milli Savunma Bakanlığı, Vecihi Bey'in uçağının devlet malı kullanılarak yapıldığı ve bunun için uçağın geri verilmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor. Buna göre Vecihi Bey uçağını izinsiz malzeme temin edip inşa ettiği için devlet tarafından uçağa el konulduğu anlaşılıyor.

''Tayyare Cemiyeti tarafından Vecihi Bey’e itası (verilmesi) talep olunan tayyarenin Kuvva-i Havaiye (Hava Kuvvetleri) elinde mevcut motor ve tayyare malzemesinden bilistifade (yararlanılarak) fabrika ustalarına imal ettirilmiş olmasına ve malzemenin devlet malı bulunmasına mebni (binaen) Türk Tayyare Cemiyeti’ne itası mümkün görülmemektedir.''

1925'deki bu teşebbüsünden sonra Vecihi Bey'in bu defa 1932'de İstanbul, Kızıltoprak'ta bir arsa alarak buraya uçak fabrikası kurmak istediğini öğreniyoruz.

Bu arsa Şekerci Nikola ve Tamaş isimli Rumlara aitti. Satışı için kanuna göre müzayede yapılması ve birçok uzun bürokratik süreç gerekiyordu. Fakat uçak fabrikası gibi faydalı bir işin de önemi anlaşıldı ve 4 Haziran 1932'de Vecihi Bey'e bu arsa, hükumetin istediği zaman tahliye edilmek ve parası 4 taksit halinde ödenmek koşuluyla 1 senelik anlaşmayla kiralandı.

Vecihi Bey'in Kızıltoprak'taki bu arsada hemen bir uçak hangarı kurduğu ve kendi prototip uçaklarıyla Kadıköy çevresinde deneme uçuşları yaptığı bilinmektedir.

Vecihi Bey bir yandan da geçici olarak kiraladığı bu arsayı satın almaya uğraştı. 1932 yazında Vecihi Bey'in bu talebi üzerine Maliye Bakanlığı, İstanbul Defterdarlığı gibi kurumlar arasında yoğun bir yazışma trafiği başladı. Arsanın üzerinde yapılan hangar ve fabrikaların ne vaziyette olduğu, Vecihi Bey'in tasarladığı planlar, arsanın hangi kanunlar çerçevesinde ne surette satılacağı araştırıldı.

1 Ekim 1932'de Vecihi Bey'in güven ve itibarını sarsacak olan bir olay yaşandı.

Kızıltoprak'ta oturan Hasan isimli birisi Ankara'ya Vecihi Bey'i şikayet eden bir mektup gönderdi. Hasan Bey kendisinin söz konusu arsaya zirai ürünler ekip tarım yaptığını, Vecihi Bey'in bunları söküp kiraladığı alanın dışına taşan yerleri işgal ettiğini bildiriyordu.

Vecihi Bey'in çardaklar yaptırıp gazino kurduğu ve içki satışına başladığını bildiren Hasan Bey, gereğinin yapılmasını istiyordu.

Hükumet bu ihbarı doğru kabul edip hemen işlem yapmadı, konunun önce araştırılmasını istedi. Gerçekten mektubun üslubundan da Hasan Bey'in birtakım kendi menfaati dolayısıyla Vecihi Bey'i arsadan çıkartmak istediği anlaşılıyordu. 

İstanbul Defterdarlığı yaptığı inceleme sonucunda, Vecihi Bey'in arsada önce bir büfe yaptığı ve hangar inşa olunurken inşaat malzemelerinin burada tutulduğu, sonrasında etrafa iki çardak yapılıp gazinoculuğa başladığı, önce kahve satılırken bir iki ay sonra içki ruhsatı alınıp içki satışı yapıldığı tespit edildi. Vecihi Bey uçak projelerine finansman temini ve kira parası için bu tip bir ticari faaliyete girmiş olmalıdır.

Bu arada söz konusu arsayı satın almak için Vecihi Bey'in bizzat İsmet Paşa'ya mektup yazdığı da bilinmektedir.

Kendisine kanun gereği bu tip eski Rumlardan kalan arsanın müzayede ile satılmasının gerektiği söylendi ve şahsına bu tip doğrudan bir satışın mümkün olmadığı bildirildi. Yaklaşık bir yıl boyunca arsayı satın almaya çalışan Vecihi Bey, bu bürokratik süreç sonunda yorulmuş ve bıkmış olmalıdır. Ayrıca bu uğraşları, kendisinin uçak ve havacılık alanındaki projelerini de aksatmış olması muhtemeldir.

Konuyu toparlayıp özetleyecek olursak, Vecihi Hürkuş devrinin çok ilerisindeki tasarılarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında faydalı projelere imza atmıştır.

Ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi meseleler ve gündemin bu tip iç ve dış politikayla meşgul oluşu, mali yönden yetersizlikler, Vecihi Bey'in projelerinin daha mühim görülen ve gündemde yer tutan konuların gerisinde kalması gibi sebepler dolayısıyla havacılık alanındaki teşebbüsler tam manasıyla hayata geçirilememiştir.

Vecihi Hürkuş'un bürokrasinin karmaşasından muzdarip olduğu gerçeği ortada olmakla birlikte, hükumetin bilgisizliği dolayısıyla teşebbüslerinin engellendiği yönündeki yaygın söylenti ise bu arşiv belgeleri ışığında asılsız kalmaktadır. Netice itibarıyla Türk Havacılığı Vecihi Hürkuş'un hayal ettiği sanayi ve teknoloji seviyesine ulaşmadıysa da Sivil ve Askeri Havacılık alanında gayet yüksek bir noktaya erişmiştir.

Bonus: 1939'da Milli Savunma Bakanlığı'nın Vecihi Hürkuş'un uçak projesine verdiği cevap:

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
21.06.2018

Bu ülkede Vecihi Hürkuş'tan daha çok önüne engel çıkartılan bir adam yoktur. Yaptığı uçağı "Eğer bunu Türkiye'de lisanslatırsam yabancılar da uçaklarını lisanslatmak için Türkiye'ye gelir ve Türkiye bir havacılık ülkesi olur." gibi bir düşünceyle Türiye'de lisanslatmak istemiş, hükümet ise başvuruyu reddetmiş, Vecihi Hürkuş uçağı sökmüş ve trenle Çekoslavakya'ya gönderip kendisi de Çekoslavakya'ya uçağı lisanslatmak için gitmiştir. Adamı tren garında Çekoslavakya'da havacılıktan sorumlu BAKAN karşılamış, havacılık enstitüsü seferber edilmiş ve uçağın lisansı DEVLET TÖRENİYLE Vecihi Hürkuş'a teslim edilmiştir.

Pasif Kullanıcı
21.06.2018

Bundan önce görev yaptığı ve Dünya'daki sayılı uçak üretim tesislerinden biri olabilecek TOMTAŞ'ın önüne de engel çıkartılmıştır. Bu tesiste Alman Junkers firması ile ortaklaşa tesisler kurulmuş, Türkiye Alman tek kanatlı metal uçakları lisans altında üretmeye başlamıştır. Beceriksiz Alman yöneticiler sebebiyle de bu dev tesis kullanılamamıştır. Vecihi Hürkuş bu devlete en çok hizmet eden insanlardan biridir. Ruhu şad olsun.

21.06.2018

Kendi kendimize gelişememişiz resmen. Zeki bir çok insan var ama üretim yapacak imkan tanınmıyor, devlet desteği yok. Vecihi HÜRKUŞ'a destek olunsaydı, belki de şimdi dünyaya uçak satıyorduk, uçak olmasa bile motor ve diğer parçalarını üreten bir fabrikamız cayır cayır çalışıyordu şimdi. Milli araba için de çok geç kalındı. Almanya üretimi arabalardan daha üstün özellikli bir milli araba üretilmediği ve ihraç edemediğimiz sürece orta gelirli vatandaşın aldığı, rent a car ve diğer kurumsal şirketlerin filosunda yer alan bir arabadan öteye geçemez. Başka şeyler üretmeliyiz.

21.06.2018

Zamanın çok ötesinde olan insanların başına hep böyle şeyler gelir. Sizi anlamazlar ve korkarlar. Boşa giden hayatlar ülkesi burası...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ