Biliyorsunuz ki günümüzde dış görünüş bazı insanlar için önemli olabiliyor. Hem erkeklere hem kadınlara dayatılan standart güzellik algıları toplum içerisindeki bazı uygulamaları da kökünden değiştirebiliyor. Eski zamanlarda da insanların ve çevrenin oluşturmuş olduğu bu güzellik standartları o zamanların kadınlarına öyle şeyler yaptırmış ki adeta akıllara durgunluk veren cinsten. Gelin beraber bakalım... 👇
Marie Antoinette gibi o zamanın güzellik algısına yön veren insanlar sayesinde kalın damarlar devrim öncesi Fransa'da büyük bir trend haline gelmiş. Cildin yarı saydam görünmesini sağlamak için kadınlar damarları ön plana çıkarmak adına mavi kalem kullandılar.
Ohaguro adıyla bilinen diş karartma uygulaması 794 yılından 1185 yılına kadar Japonya'daki Heian döneminde popüler bir gelenekmiş. Güzelliğin ve olgunluğun sembolü olarak görülmekteymiş. Dişler, demir dolgular, sirke, çay ve pirinç şarabının karışımından elde edilen 'Kanemizu' adındaki çözelti sayesinde dişler karartılmaktaymış. Dişlerde kalıcı lekelenmeye neden olmamasına rağmen korkunç bir kokuya sahip olduğu söyleniyor.
Orta Çağ büyük alınların ön planda olduğu bir çağ idi. Kadınlar kaşlarını ve kirpiklerini büyük ve açık alınlara sahip olmak adına keserlermiş ya da kopartırlarmış. Bunun arkasındaki temel sebebin kadınları saf ve masum bir bebek gibi gösterebilmek olduğu düşünülüyor.
'Bakire Kraliçe' olarak da bilinen Kraliçe 1. Elizabeth yüzünü düz beyaz renge boyarmış. Rönesans döneminde kadınlar yüzlerini beyaz ağırlıklı makyajlarla kaplarlarmış. Bununla birlikte bembeyaz bir 'kraliyet görünümünü' doğal olarak elde etmek için bol miktarda kan verip sülükler kullanırlarmış.
Tek kaş antik Yunan'da saflık ve zekanın sembolü olarak kabul edildi ve doğal olarak bu özelliğe sahip olmayan kadınlar kaşlarının ortasını doldurmak için boyanmış keçi kılı kullanmışlar.
Viktorya döneminde yaygın olan tenya diyeti, kurtçuk yumurtaları içeren hapları yutmaktan oluşuyormuş. Sonrasında bu kurtçuklar yumurtadan çıkıp kişinin midesinde büyüyecek ve yenen yemeklerin bir kısmını yutacakmış. Teorik olarak bu diyet, uygulayan kişinin kilo vermesini ve endişelenmeden yemek yemesini sağlayacakmış.
Viktorya dönemi, garip ve tehlikeli güzellik standartlarıyla ünlüydü. Viktorya dönemi kadınları tüberkülozla birlikte gelen soluk ten, kırmızı dudakları ve ince belleri o kadar çok sevmişler ki bilerek bu görüntüyü kullanmaya başlamışlar. Dudakları kırmızılaştırmak ve 'tüberküloz görünümünü' taklit etmek için ciltlerinin daha hafif görünmesini sağlamak için makyaj kullanmışlar.
Antik Roma'daki zengin kadınlar yüz kremi olarak gladyatörlerden alınmış ter şişeleri satın alırlarmış. Bu uygulamanın cildi iyileştirdiğine inanılıyormuş. Eski Romalılar ayrıca gladyatör terinin etkili bir afrodizyak olduğuna inanıyorlarmış.
Cildi beyazlatmak için beyaz kurşun, cıva, karbolik asit ve merkürik klorür içeren losyonlar ve kremler kullanılmaktaymış. Bununla birlikte, bazı kadınlar bu tehlikeli bileşenleri kendi avantajları için de kullanmışlar. Aqua Tofana markası kasıtlı olarak bu bileşenlerin içine zehir de ekleyecek ve kocalarını öldürmek isteyen zengin kadınlara satacaktı.
19. yüzyılda kadınlar, berrak ve soluk bir ten rengi elde etmek için arsenik gofretleri tüketmişler. Çoğunlukla, arsenik vücuttaki kırmızı kan hücrelerini öldürdüğü ve doğal olarak cildi beyazlattığı için işe yaramaktaymış. Bununla birlikte, 'mükemmel' soluk cilde ek olarak kadınlar kusma, iç kanama, saç dökülmesi, körlük ve ölüm gibi birçok olaylara da tanıklık etmişler.
kendilerini heba etmisler butun erkeklere guzel gorunmek yerine kendilerini oldugu gibi sevecek bir erkek ile yasamayi tercih etselermis bu kadar izdirap cekmek zorunda kalmazlarmis
Kadınlar erkeklerden ne çekmiş bee