Arpa, Buğday, Daneler: Venezuela'dan Sudan'a Türkiye'nin Buğday Yolculuğu! Buğday Fiyatları Düşer mi?

Rusya ile Ukrayna'da yaşanan savaşı milat olarak alırsak buğday sorununun en başına bu şekilde dönmek gerekecektir. Sadece biz değil tüm dünyada bu ülkelerin arasındaki savaş önce insani boyutu ile üzücü olurken, sonrasında 'medeniyetlerin' hesaplarında baya bir zarara dönüşmüş durumda. Halen süren savaş, başladığından bu yana emtia fiyatları ile dünyayı soktuğu enflasyon girdabı bir yana, metal fiyatlarındaki yükselişin de yanı sıra gıdaya etkisi hem yine insani boyutta, hem de pandemi ve iklim krizi ile düşen üretimlerle sorun yarattı. Türkiye'de yağ ve buğday başlığında yaşanan sıkıntılar boyutları azalsa da sürüyor. Bu bağlamda bir dönem Hindistan'a yönelişe geçsek de farklı alanlarda da Türkiye arayışlarını sürdürüyor.

Bu bağlamda ortaya bir proje çıktı👇

Türkiye, Venezuela'da Buğday Üretecek

Gözler deneyimli isimlere döndü👇

Dünya Gazetesi Yazarı ve tarım sektörünün duayenlerinden Ali Ekber Yıldırım, buğday üretimi yapmak istenilen ülkenin bizden un aldığını hatırlatarak sorunun sadece bu olmadığını ekolojik olarak Venezuela ikliminin buna uygun olmadığını belirtti. Uygun olsa dahi orada üretilen buğday Türkiye'ye, sonra da un Venezuela'ya gibi bir rota izleneceğinden bunun da maliyet demek olduğunu belirtti.

Daha önce Sudan ve Nijer'de denenen ve başarısız olan tarımsal üretimin aynı iklim kuşağında yer alan bir ülkede başarı şansını sorgulayan Yıldırım, bu çabayı şu şekilde değerlendirdi:

Türkiye, yurtdışında tarımsal üretim için gösterdiği çabayı ülke toprakları için gösterse çok daha büyük üretimler gerçekleştirerek zenginliğe dönüştürebilir. Fakat, ülkede üretim yerine ithalata destek verilirken, başka ülkelerde üretim yapma hayali ile ülke gündemi gereksiz yere meşgul ediliyor.

Sudan ile 28 Nisan 2014 tarihinde “İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşma” imzalanırken, Nijer ile de Tarım Bakanlığı'nın ortak bir çalışması bulunduğu belirtildi

Latin Amerika ve Afrika'da: Türkiye, Tarım Yapmak İçin 10 Ülkede Arazi Kiralayacak

. Aradan geçen yıllar içinde bu ülkelerin içinde bulundukları durum dolaysıyla bu çalışmaların yapılamadığı ortaya çıkmıştı.

Bekir Pakdemirli 'Arazimize Kavuştuk' Demişti: Sudan'ın Bir Hektar Bile Arazi Vermediği Ortaya Çıktı

Buğday alım fiyatları açıklanmadan önce bu konuda bir çok tartışma yaşanmış.

Ekmek, Aslanın Ağzında Değil İthalatta: Türkiye'de Buğday Sıkıntısı Var mı? Dünyada Ekmek Savaşı Çıkar mı?

Fiyatların açıklanması sonrasında da tartışmalar bitmemişti.

Ülkede Geçim Derdi Tartışması Sürüyor: 'Geçim Derdi Yok' Diyen Yazar Tepki Çekti

Tarım Bakanlığı bu konuda ne dedi?

Sözcü'nün haberine göre, tarımsal üretimin başka ülkelere kayması Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi tarafından yazılı açıklama ile deyalnadırıldı. Geçen haftalarda Türkiye ziyaretinde bulunun Venezuela Devlet Başkanı Maduro ile imzalanan anlaşmalar kapsamında yapılan planlamada ülkede, Türkiye için ayrılan “Turkish land” isimli bölgede tarımsal yatırımların getirilerinin yüzde 70’inin Türkiye'ye yüzde 30’nun da Venezuela’ya kalacağı belirtildi. 

Birçok ülkenin farklı ülkelerde tarım faaliyetlerinde bulunduğu da hatırlatıldı. Bu tarz faaliyetlerin geleceğe yönelik gıda piyasasında söz sahibi olmak amacı taşıdığı da belirtildi.

Türkiye'nin sömürgeci bir zihniyet taşımadığı kazan-kazan prensibiyle bu ülkelerle anlaşma sağladığı ve bu ülkelerin Türkiye’nin kapısını çaldığı da önemli kısımlar arasındaydı.

Buğdayda dünyada üretim, fiyat ve ticaret ne durumda?

Dünyada yıllar boyunca çok değişmeyen temel gıda maddesi konumundaki buğday, Rusya-Ukrayna savaşı ile 200 eurodan 400 euroya yükseldi. yüzde 100 orandaki artış, önce yoksul ülkelere sonrada ülkelerdeki  yoksullara büyük darbe vurdu. 

DW haberine göre, dünyadaki hasadı yapılan toplamda yaklaşık 785 milyon ton buğdayın yaklaşık dörtte biri ihraç ediliyor. Kalan kısım ise üretildiği ülkede kalıyor, işleniyor ve tüketiliyor.

"Fiyat üzerinde sadece arz ve talep belirleyicidir"

Buğdayın fiyatı özel borsalarda belirlenirken, bu konuda uzman olan Kaack Alivre'den Wolfgang Sabel fiyat belirleme aşamasını nasıl anlatmış bakalım:

Dünyada iki önemli opsiyon borsası var. Chicago'daki Chicago Ticaret Kurulu (CBOT) ve Paris'teki Euronext. Prensipte bu borsalar devletin gözetimi altındaki fiyat barometreleridir. Buralarda düzenlenir; belli standart ve prensiplere göre çalışılır. Fiyat üzerinde sadece arz ve talep belirleyicidir.

Standart, ürünlerin belli özellikleri taşıması demek oluyor. AB menşeli 50 ton ekmek buğdayının en az yüzde 11 protein, en çok yüzde 15 oranında nem içermesi gerekiyor ki  genelinde ticaret yapılabilsin.

Borsalardaki fiyat aslında bir gösterge oluşturuyor.

Opsiyon borsalarının diğer bir işlevi de vadede fiyat belirleme olduğundan hesaplarda sapma yaratmama fırsatı sunuyor. Bu da bir market, üretici ve işleyici için geleceği görme imkanı sunuyor. Çiftçiler de bu şekilde fiyat dalgalanmalarına karşı güvencede oluyorlar. 

Aslında bu işlemlerin öznesi buğday ama bir finansal ürün gibi işlem görüyor. Sabel, bunun için de şunları söylüyor: 

Borsa burada mali değerleri dengelemiş oluyor, fiziksel olarak buğdayın alımına satımına müdahale etmiş olmuyor. Tüm müşterilerim ya üretici ya satıcı ya da işleyici. Ancak opsiyon borsasında spekülatörler de var. Beklenen ile gerçekleşen fiyatların farkından kazanç sağlıyorlar. Arbitrajcılar da farklı borsalardaki bölgesel fiyat farklarından kâr elde ediyorlar.

Buğday fiyatındaki yükselişi savaşın tetiklenmesinin bir nedeni de dünyada üretilen buğdayın 3'te biri savaş çıkan bölgede üretiliyor.

Bölgede üretilen miktarlar çok yüksek olunca tüm gelişmeler fiyatları etkiliyor. Oynaklığı Ukrayna'daki savaş kadar hava şartları ve ülkelerdeki hasat miktarları da artırıyor.

Buğdayda bir sorun da alıcı tarafındaki ülkelerin fakir ülkeler ağırlıklı olması. Sabel, bu konuda da şunları anlatıyor: 

Alıcı ülkelerdeki insanlar gelirlerinin yüzde 60 ila 80'ini gıdaya harcıyor. Eğer ekmeğin bir anda fiyatı iki katına çıkıyorsa, bunun sonuçları olacak.

Savaş bitse de buğdayda fiyatların düşmesi zor görünüyor.

Bir görüşe göre savaş bitse de artık buğday fiyatı yüksek kalacak. Alman Çiftçiler Birliği Başkanı Joachim Rukwied gübrede sıkıntı olduğunu ve fiyatların aşırı yüksek olduğunu söylüyor. Tedarik zincirindeki sıkıntılar da yedek parça sorunlarını tetikleyince, üretimde hızlı bir artış beklenmiyor. ki  Sabel de buğdayın 2023'e kadar pahalı olmaya devam edeceğini söylüyor.

Üreticiler 2021 olmaz ama bir 2015 de değil diyor.

Peki dönelim Türkiye'ye geçen yıl havalar sıcak ve yağışsız gitmişti ve bu da kuraklık yaratmıştı. E haliyle hasatta rekolte (tarımda üretim miktarı) düşmüştü. Seneye ne olacak? 

TÜİK verilerinde 2016 ile 2020 arasında ortalama 20 milyon ton üretim görülüyor. 2021'de ise kuraklık 17,7 milyon tona düşürüyor. 2015 yılında 22,6 milyon ton ile son dönemin zirvesi görülmüş. 

Türkiye'nin üretimi ihtiyacını karşılıyor mu? Hemen hemen evet ama ithalata için ihracat için gerek duyuluyor. 

Tarım ve Orman Bakanlığı Türkiye'nin buğdayda kendine yüzde 89 yettiğini söylüyor. Dışarıdan gelen yılda 6 milyon ton dolaylarındaki ithal buğday makarna ve bisküviye dönüşüyor ve dışarı satılıyor.

Buğday üreticileri, tedarikçileri ve sanayicileri ne diyor?

DW Türkçe'den Emre Eser haberine göre, işleyip satmak için ithalat önemli. Rusya ve Ukrayna ile bu ticaret sürerken çıkan savaş tedarik ve yüksek fiyat sorunu yarattı. Alternatif var mı? Bakanı Kirişçi'nin Venezuela açıklamasını görmüştük. 

Hububat Tedarikçileri Derneği (HUBUDER) Başkanı Gülfem Eren arz sıkıntısı olmadığını ama fiyatlardan etkileneceğimizi açıklıyor. Eren'in referans gösterdiği Amerikan Tarım Bakanlığı verilerine göre, '2021 yılında dünyada 779,3 milyon ton buğday üretilmiş. 2022'de ise 5,9 milyon tonluk kayıp öngörülüyor. Bir de buna 2022 yılında üretimin tüketimden 12 milyon ton az olması ekleniyor. Üretim ve tüketim farkı önceki yılların stokları ile kapanabilir. Ancak tedarik zincirlerinde sıkıntı yaratan navlun fiyatlarının yükselişi ve savaş stokçuluğu tetikleyecek ve tedarik zorlaşacak' diyor.

Bu yıl beklenen 19,5 milyon ton rekoltenin ise sertifikalı tohum ve gübre kullanımında azalma ile 18 milyona kadar gerilemesi de olasılık dahilinde.

İçeride işleyip satıyoruz ya buna 'Dahilde İşleme Rejimi' deniyor. Bu kapsamda Venezuela konusunda değinen Eren, tropikal iklim konusuna ve kalite ile taşıma maliyetlerini hatırlatarak, önemli olanın ülke içi olduğunu altını çiziyor. 

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan, alternatif üretim alanlarının önümüzdeki yıllar için önem taşıdığını düşünürken, sanayicilerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde de üretim yapıldığını söylüyor. Venezuela'da üretim için ikili ilişkilerin iyi olduğu ülkelerle iş birliklerine olumlu bakarken, yerli üreticinin desteklenmesinin daha önemli görüldüğünü anlatıyor.

'Çanakta bal olsun arı Bağdat'tan gelir'

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tarım Meclisi Başkanı ve Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı da olan Ülkü Karakuş, tek ve önemli çözümün yerli üretim olduğunu söylerken, sözlerine 'Çanakta bal olsun arı Bağdat'tan gelir' atasözü ile başlıyor. 

Sudan ve Nijer arazilerini hatırlatan Karakuş, yıllardır sonuç alınamayan bu planların kamu tarafından yapılmasının mümkün olabileceğini, özel sektörün tecrübesi ile yol gösterebileceğini belirtiyor. Sanayicinin o bölgelerde üretim yapmasının zor olduğunu, zaten sonuç alınamadığını da hatırlatıyor.

'Çözüm dışarıdan ziyade kendi üreticilerimizde'

Venezuela'nın iklim, tür, kalite gibi unsurlarının bilinmesi gerektiğini söylerken, Ukrayna'da da Türk üreticilerin olduğunu savaş ile sorun yaşandığını hatırlatıyor. Yerli üreticinin desteklenmesi ile 5-6 yıl içinde sonuçların çok iyi olacağını söyleyen Karakuş, bu yıl verilen fiyatları olumlu bulurken, bunun gelecek yılı da pozitif etkileyeceğini açıklıyor. 

TMO'nun sübvansiyon uygulamalarının daha önce örneği olmadığını, ancak çözümden ziyade soruna yöneldiğine eleştiride bulunurken, fiyatlardaki dalgalanmanın kar marjını düşürdüğüne değinerek, TMO'nun zor dönemlerde ithal ürünleri iç piyasaya sürdüğünü bunun ekmek fiyatlarının artmaması için yapıldığını ancak çözüm olmadığını söylerken sözlerini söyle bitiriyor: 

Çözüm dışarıdan ziyade kendi üreticilerimizde.

Konya buğday alanlarında lider konumda.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinde, Türkiye'de 2020-2021'de toplam 69,2 milyon dekar buğday alanı ekiminde Konya yüzde 9'luk payla lider olurken, ardından sırasıyla Şanlıurfa, Ankara, Diyarbakır, Yozgat, Sivas, Tekirdağ, Çorum, Kayseri ve Mardin geliyor.

Şanlıurfa Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Abdullah Melik ise yerli üreticinin desteklenmesinin yerine başka ülkelerde üretim yapılamasını sorunlu buluyor. Melik, maliyetlerin çiftçiyi zorlarken, bir bu tarz uygulamasın üretimi bitireceğini düşünüyor. 

GAP'ın çiftçiler için uygun hale getirilmesi ile sulama için kullanılan elektrikten, gübreye tüm maliyetlerin hasat sonunda karşılandığını hatırlatırken, maliyetlerin dışında boş arazilere de dikkat çekiyor. Buğdayın toplumun her kesimini ilgilendirdiğinin altını çizerken, alım garantilerinin sürdürülebilirlik açısından önemine de değiniyor.

11 ülke gıdasını ithal yollardan elde ederken, kriz söz konusu olursa risk altında: Türkiye de içlerinde!

Sigorta şirketi Allianz'ın raporuna değinen Sözcü'den Özlem Ermiş Beyhan haberinde, savaş ile tüm dünyanı etkilendiği gıda krizinin ülkeleri ne kadar risk altına soktuğunu inceliyor. Türkiye'nin 2021 yılında gıda fiyatlarında yıllık artışın yüzde 74 olduğu görülürken, harcanabilir gelirin yüzde 19 oranında azalmasına yol açtı. Gıda fiyatlarında mevcut trend sürdükçe gıda enflasyonunun satın alma gücünü yüzde 100'den fazla eriteceği hesaplandı.

Rapordaki Türkiye'nin birinci olduğu gıda enflasyonunda en yakın rakibi Lübnan olurken, Türkiye'de gıda harcamaları toplam harcamalar içinde yüzde 25 oranında yer tutuyor. Gıda enflasyonundaki her yüzde 1 oranında artış harcanabilir reel geliri 0,81 azaltıyor. Cezayir, Bosna Hersek, Mısır, Ürdün, Lübnan, Nijerya, Pakistan, Filipinler, Sri Lanka, Tunus ve Türkiye gıda krizinde en riskli ülkeler olurken, bunun sosyal huzursuzluk riski de ciddi görülüyor. Bu 11 ülkenin net gıda ithalatçısı olduğu da hatırlatıldı.

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksinde nisan ayında görülen üç hane, mayısta da devam etti. Endeks yıllık yüzde 154.97, aylık yüzde 16.18 arttı.

Tarım Üretici Maliyetlerindeki Yükseliş Korkutucu: 6 Ayda 2 Kat Artış!

Tahıllar savunma hattında!

AA'nın aktardığına göre, Rusya'nın Ukrayna limanlarının kıyısına döşediği mayınlar gıda yüklü gemileri de zora sokuyor. Dünyada krize doğru giden hububat tedarikinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da diplomatik çalışmalara katılırken, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Ukrayna Savunma Bakanı Oleksii Reznikov ile bu konuyu görüştü.

İnsani bir sorun yaratmadan sorunun çözülmesine ve ülkeler arasında da ateşkes sağlanmasına dair söylemlerde bulunan Bakan Akar'ın görüşmeleri sonrasında yeni bir adım atıldı. Savunma bakanlıklarının birer personelinin görev yapacağı 'kırmızı hat' ile general rütbesindeki görevliler, tahıl krizinde çözüm için doğrudan iletişim kuruyor.

Popüler İçerikler

Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu