Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, kendisine “Siz başbakan olamadınız diye öfkesini bizden çıkarmak zorunda mısınız? Ergen çocuklar gibi öfkeli konuşmanın anlamı var mı?” diye seslenen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yanıt verdi.
Arınç, “Onun taleplerinin dışında birtakım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor durumda bıraktığınızı bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ın itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?” dedi. Arınç, şehirde restorasyonu devam eden sinagogu müze olarak kullanmaya karar verdiklerini açıklayan Edirne Valisi Dursun Şahin’e de tepki gösterdi.
Akut larenjit nedeniyle sesi kısık olan Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
MAKYAJLARI BOZULDU
“Eleştiriye tahammülü olmayan bazıları, yani edep dışında bazı ifadelerde küçültme, küçük görme, kötü polemik yapma yolunu tercih ettiler. Tehditlerin şantajların söz konusu olduğu bir yerde eleştiriye insanların tahammülü olması lazım. HDP bugün çok önemli bir görev yapıyor. Çözüm süreci içerisinde Öcalan ve diğer paydaşlarla irtibat konusunda ve bir siyasi kanat olarak halkı temsilen eden bir siyasi parti ve milletvekilleri olarak onların çok daha sorumlu davranması, çok daha anlayışlı olması, hükümetle ilişkilerini çok daha dürüst götürmeleri gerekir. Bunun dışına çıktıkları zaman çözüm süreci bundan olumsuz etkilenir. 6-7 Eylül olayları yüzdeki makyajları bozdu, boyaları çözdü ve yüzler tanınmaz hale geldi. Demek ki sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerinde söyledikleri orada kalmıştı, 6-7 Ekim olaylarında tekrar eski kimliklerine dönmüşlerdi. Bundan kurtulmak istedi, kurtulamadı. Başka şeyler de düşündü.
EGONUZ YÜKSEK OLABİLİR AMA…
Basınımız her şeye meraklıdır ama bir şeyi merak etmedi. Deniz Seki nasıl yakalandı, günlerce gazeteler yazıyor. Peki hiçbir gazeteci Sayın Demirtaş’ın 1,5 ay boyunca nerede olduğunu, grup toplantılarına neden gelmediğini, niçin basınla yüz yüze görüşme imkanı bulmadığını merak etmedi mi, sormadı mı? Sormak ihtiyacını duymadı mı? Duymadı diyelim ama biz neler olup bittiğini çok iyi biliyoruz. Buradan bir tavsiyem var: siz egosu yüksek bir insan olabilirsiniz ama Türk siyasetinde başarılı olma şansınız var. Sahici olun, kendiniz olun ve çözüm sürecini tıkayacak, Çözüm sürecini başka noktalara götürecek hiçbir şey yapmayın.
HİÇ BİR YERDE OLMAZ DEMEDİK
15 yıldır cezaevinde bulunan bir insana önem veriyorsanız, Çözüm Süreci’nde onun vereceği mesajları önemli görüyorsanız onun bu talebinin yerine getirilmesi lazım. Ama nasıl cezaevi şartları içerisinde, bunun bir formülü bulunabilir. Ben bunu söylüyorum, siz ‘sekreterya şunlardan, şunlardan, şunlardan olsun’ diyorsunuz. Bu aramızda konuşulmuş, anlaşılmış bir mesele değil. Ziyaretçi heyetleri daha kalabalık olsun diyorsunuz, olabilir. Hiç bir yerde olmaz demedik ama siz bunu bazen şu kadar sayı çıkartıyorsunuz, içerisine şunları koyuyorsunuz. Üçüncü göz diyorsunuz, bir şey diyorsunuz.
DEVLETİ DE ZOR DURUMA DÜŞÜRÜYORSUNUZ
Bunların iki türlü zararı var. Bir hükümeti zor duruma düşürüyorsunuz. Çünkü siz bunları söylediğinde hükümet bunları vadetmiş gibi oluyor, hayır biz ‘kurumsal olarak bunlar olabilir üzerinde çalışalım’ diyoruz. İkincisi Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan ile hükümet olarak görüşmediğimiz MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde, onun taleplerinin dışında birtakım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor durumda bıraktığınızı bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ın itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?
YANLIŞ YAPTI
Biz ülkemizde yaşayan farklı inanç gruplarına da azınlıklara da onların vakıflarına da eşit gözle objektif gözle bakıyoruz. Onları Türkiye’nin bir parçası görüyoruz. Dolayısıyla sinagogu tekrar restore ederken bugüne kadar ibadet yapılmış bir yerden ibadet yapma imkanını veya fonksiyonunu almayı düşünmedik. Sayın valimiz yanlış yapmış, hissi davranmıştır. Mescid-i Aksa’da veya bir başka yerde yapılan zulümleri biz kınıyoruz, bunları kabul etmiyoruz ama ‘orada onlar yapıyor’ diyerek buradaki Musevi vatandaşlarımıza veya Yahudilere kötü gözle bakamayız. ‘Siz orada şunu yaptınız biz de burada bunu yapacağız veya ibadet etmenize engel olacağız’. Bu çağ dışı bir düşüncedir, biz bunun tarafında değiliz. Birileri bunu alkışlasa bile elbette bunun yanlış olduğunu her zaman söyleriz.
KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
Aslında valimizin sözleri çıplak olarak bakıldığında, özür dilediğini de biliyorum. ‘Onlar orada bu zulmü yapıyorlar ama bakın biz de burada bunları restore ediyoruz’ demiş. Ancak herhalde sözlerinin arasına maksadını aşan bazı cümleler ki onları kabul etmek mümkün değil. Duygusallığıyla da karıştırınca biraz kötü bir anlayış ortaya çıktı. Sinagogda o dinin mensupları ibadetlerini yapacaktır.”
ALKAN DİNLENMELİ
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Adalet Bakanı’nın yeni yasal düzenlemeye tepki gösteren Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ı dinlemesinde fayda olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Yargıtay Başkanı Sayın Alkan, kendi adına bir açıklama yapmış. Bu konuşulur, tartışılır gerekliyse Sayın Adalet Bakanımız da herhalde bu konuda bir açıklama yapabilir. 2011 yılında Yargıtay’a 150 civarında yeni üye seçildi. Büyük bir özveriyle çalışılsa hatta azalmış olsa bile dosyalar birikti. Dolayısıyla yeni daireler kurulmasını Sayın Adalet Bakanımız bir ihtiyaç olarak görmüşse bunu iyi bir gerekçe olarak kabul etmek zorundayız. Ancak Yargıtay Başkanımızın bu konudaki düşüncelerinin dinlenmesinde, görüşülmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.”