Aşık Ali İzzet'in Mühür Gözlüm şiirinin telifini satın alan ve aranjman olarak okuyan Zeki Müren'in kendisini çağırmasını şöyle aktarmıştı büyük usta: 'Şarkıyı Zeki Müren'in filminde seyrettim, sazı alıp köylü yüreğimle ezgiledim, köy düğünlerinde söyledim. Zaman geçti, son model bir araba geldi, 'Zeki Müren seni İzmir Fuarı'na çağırıyor' dedi. Gittim, bir ay çaldım, 'Telif hakları bana ait olan şarkıyı nasıl çalarsın?' diye tek kelime etmedi, Bir gün biri geldi, 'Zeki Müren seni çağırıyor' dedi, gittim. Gazino patronuyla aynı masada oturuyor, ayağa kalkıp, 'Ağabey hoş geldin' dedi, önünde viski var, 'Ne içersin?' dedi, 'Rakı' dedim, türküye başladı, tarif etmem imkansız, ikinci dörtlüğü yakaladım, devam ettim, gene ayağa kalktı. 'Olamaz böyle ses' diyerek, başını duvarlara vurdu, rahmetliye çok şey borçluyum...'
İşte sanatçı dediğin böyle olmalı. Ne yazıkki birer birer kaybettik bu güzel insanları. Şimdi 2 şarkı ve stüdyo hileleriyle kendine sanatçı diyenlerin cirit attığı bir ülkede yaşıyoruz.
İnternet ergenlerinin ağzına meze olmuştur . " Bilmem kim " şunu şunu yaparken " Neşet Ertaş " ... vb saçma salak şeyler yazmayın artık . Şu adamcağızı kıyaslamayın bomboş şeylerle . Dinleyin , anın , iki dua edin yeter .
Sanatçı bile olamayacak kadar kişiliksiz bozuntuların eline kaldık. Kalbimizin en güzel yerlerindesin baba,sevgiyle...