Arama Motorundan Atılan Gol

Bugün çok sürreal bir vakayı inceleyeceğiz. Geçtiğimiz ağustos ayında foyası meydana çıkmış bir dolandırma hikâyesi. Yani geçmiş tarihli bir mevzu ancak Çiğdem İlgün hakkında henüz iddianame yazılabilmiş değil. Hatta bu eylülde Limited şirket kurmuş. Avukat Elif Nur Aydın 'Bu şirket, mağdurların parası ile kuruldu.' diyor.

Girişte açık açık söyleyeyim ben yazıyı yazarken ve de videosunu çekerken birkaç kez ara vermek zorunda kaldım.

Ara verdim çünkü yazıyor olduğum satırların ya da aktarmakta olduğum durum resmen abesle iştigal. Sakın yanlış anlaşılmasın her zamanki gibi kandırılanların tarafındayım ancak bu hikâyedeki bir takım unsurlara aklım ermiyor. Çünkü bu seferki şahıs yani Çiğdem Hanım insanlara kendini başarılı bir akademisyen ve bilim kadını olarak tanıtmış ve bunu da MEDYANIN desteği ile yapmış. Yani mağdurlardan önce onunla alakalı haber yapan meslektaşlarımı kandırmış. Zaten foyası meydana çıkınca onun hakkında güzelleme yapan yayın organlarında bu defa 'dolandırıcı' olarak haber olmuş.

Biri çıkıyor diyor ki: "Ben uçaklardaki türbülansı engelleyen çip icat ettim adı da CAFA ÇİP" !

Cem Yılmaz'ın kulakları çınlasın GORA filmindeki KAFA-1500'ü hatırlayanlarınız vardır. Yani açılış cümlesinden, icat edildiği öne sürülen çipin İSMİNDEN manzara belli. Ben olsam ilk soracağım soru 'Çipin ismini koyarken nereden esinlendiniz?' olurdu. Ancak sorulmamış ve kendisi 'Türk Kadın Mucit' olarak lanse edilmiş. 

YeniÇağ Gazetesi'nden Tolga Şahin, bu durumun bir dolandırıcılık vakası olduğu ve Çiğdem Hanım’ın önce akrabalarından, sonra da etrafındaki 'melek yatırımcı' adaylarından para alıp geri ödeme yapmadığı ortaya çıkınca (Mesele akrabalardan 3 milyona yakın parası alınan beyfendinin şikayetiyle ile ortaya çıkmış.) bir yazı kaleme alıp sormuş: Bu hanımefendiyi konuk eden, röportaj yapan hatta tebrik eden ARAŞTIRMACI GAZETECİLERİN HİÇBİRİ ARAMA MOTORU KULLANMAYI BİLMİYORLAR MIYDI?

Şahin ile de konuştum. Benim de tüm dolandırıcılık vakalarında ilk sorum 'Arama motoruna baktınız mı?' olur. Ancak burada mağdurların cevaplarına karşı söyleyecek söz bulamadım. Zira hepsi Çiğdem Hanım hakkında çıkan haberleri referans aldıklarını, medyada yer alan birinin dolandırıcı olamayacağını düşündüklerini söylediler.

Öncelikle şunu da belirtmek isterim: SADECE arama motorundan bulduğunuz bilgilerle de hareket etmek de sağlıklı değil.

Yani diyelim karşınıza o kişi ile alakalı bir kurum ismi çıktı. ÜŞENMEYİN ve o kurumu ARAYIN. Bulduğunuz bağlantının doğruluğunu TEYİT EDİN. 

Medya toplumun şekillenmesinde en önemli unsurlardan biri. Algı yaratmaktaki gücü tartışılamaz. Günümüzde işin içine SOSYAL MEDYA da girince bu güç daha da büyüdü ve daha da kontrol etmesi zor bir hal aldı.

O sebeple senelerdir bu işi yapmaya çalışan biri olarak tekrarlamak isterim:  Bizim işimiz ŞAKAYA GELMEZ. Aldığınız bir 'duyum'dan, X'de okuduğunuz bir paylaşımdan, ya da instagramda gördüğünüz bir fotoğraftan yola çıkarak, araştırma yapmadan HABER YAPAMAZSINIZ ya da yaparsınız ama yaptığınız şeyin ismi HABERCİLİK değil. Bir de şunu ekleyeyim: Sosyal medyada MİLYONLARCA takipçisi olması kimseyi GAZETECİ yapmıyor. 

Bu son söylediğimi çok önemsiyorum çünkü neredeyse her gün bu tarz hesaplar tarafından 'kes yapıştır' modeliyle yayılan dezenformansyonla karşılaşıyoruz ve bazı meslektaşlarımın da ikinci kez kontrol etmeden paylaşımları RT ettiklerine şahit oluyorum. Üzücü, şaşırtıcı ve anlaması güç.

Dilerseniz meseleyi Çiğdem İ.nin hikâyesi üzerinden inceleyelim:

Mesela Çiğdem Hanım kendini Marmara Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak tanıtıyor. Hatta Profesör Dr. Bülent Oktay Akkoyunlu'nun asistanlığını yaptığını dile getiriyor. Linkedin'de de bitirdiği bölüm, yaptığı yüksek lisans ve sunduğu tezler mevcut. Tüm bunlar kontrol edilmesi kolay bilgiler. Ancak edilmemiş ve ne yazık ki gerçekler yani Çiğdem İ.nin o okulda fizik öğretmenliğini bitirmiş olması dışında verdiği tüm BİLGİLERİN yalan olduğu bir mağdur tarafından ortaya çıkarılmış.  Habercinin işini mağdur üstlenmiş. 

Peki konuk edildiği programlarda kendini anlatırken “Einstein’ın yolundan gittim. 780.denemede buldum.” diyen Çiğdem İ. hakkında yapılan o güzel haberlere, yazılan köşe yazılarına ne olmuş dersiniz? Hemen hemen hepsi silinmiş. Kimi yayın organlarının sitelerinde yapılan İYİ haberler de KÖTÜler de arşivde mevcut ama tekzipe rastlamadım. 

Çiğdem İ. dosyası birkaç yazıda ancak toparlanabilir çünkü halen MASAK'TAN rapor bekleniyor. Dosya Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nda. Suç duyurusunun üzerinden 8 ay geçmiş olmasına rağmen hem bürokrasi sistemindeki yavaşlık hem de kalabalık mağdur sayısından ötürü 'evrak işleri' toparlanamamış. 

Meseleyi çok sıkı takip eden avukat Elif Nur Aydın, birebir Çiğdem İ. ile de görüşmüş. Onun izlenimi şu : 'İ. yaşamak istediği hayatı yaşıyormuş gibi lanse eden, aslında bulunduğu sosyo ekonomik sınıftan rahatsızlık duyan ve buradan çıkmak için söylediği yalanlara inanan biri. Çok da akıllı, ısrarcı ve ikna edici.Öyle ki Çip’ine Kanada'dan sponsor bulduğuna ve o sponsorun yatırdığı 150 milyon dolara bir bankanın el koyduğuna bile inanıyor. Bankayı bizzat MASAK'A şikayet bile etmiş.' 

Tahmin edeceğiz üzere bu DOSYAYA DEVAM EDECEĞİZ. Mesela bir sonraki yazıda hiç gerçekleşmeyen ama davetiyeleri basılan LANSMANDAN ve Selçuk Bayraktar (Avukatının durumdan haberi var.) referansı ile toplanan paralardan bahsedeceğim.

Pelin Çini'nin yazı ile alakalı kanalındaki videoyu izlemek için tıklayınız.

Ancak yazıyı bitirmeden ülkemizdeki ANA MUHALAFET partisinin, geçenlerde kendi kalesine attığı golden de bahsetmek isterim.

Görsel Linki 

Çünkü bahsettiğim golün sebebi de ARAMA MOTORU. Şöyle ki, sayın Veli Ağbaba mecliste oldukça hararetli bir konuşma yaptı. Konu da elinde tuttuğu panoda fotoğrafları bulunan 'fenomenler' di. Genelleme yapmanın insanı yanlışa sürükleyeceğini biliriz.  Sayın Ağbaba iktidar partisi vekillerini işaret ederek 'Bunlar sizin akrabalarınız.', “Bu isimlerin CHP ile alakası olamaz.' minvalinde söylemlerde bulundu ancak sanıyorum ki konuşmasını hazırlarken danıştığı ekip (Normal prosedürü bilmediğimden öyle bir ekip vardır diye düşünüyorum.) arama motoruna bakmayı unutmuşlardı. Zira panodaki isimlerden Eylül Öztürk kendi sosyal medyasından kendisine, Sayın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile birlikte yaptıkları görüşmelerden fotoğraflar ile cevap verdi. Öztürk'e fotoğrafların hikâyesini sordum çünkü bir politikacı ile yanyana fotoğraf sahibi olmak bence tek başına bir anlam ifade etmiyor. Öylesine bir görüşmede çekilmiş de olabilir. Öztürk o paylaşımların içeriği ile alakalı 'İki başkanımızı da ziyaret ettim çünkü onların belediyeleriyle bilabedel çalışmak ve kadınlara istihdam sağlamak istiyordum. Bir akademim var, CHP'li belediyelerin kadın istihdamı için yürüttükleri belediyelere faydam olsun istedim.' dedi. İki başkan da meseleye sıcak bakmış. Yani diyeceğim o ki ARAMA MOTORU önemli. Bulunan bilgilerin teyit edilmesi de öyle. Fenomenler konusunda hâlâ soruşturma devam ediyor, KİMSE aklanmış değil. Ancak böylesi bir etiket yapıştırılmadan önce YETERİNCE araştırmak gerekmez miydi? Durup dururken ana muhalafet partisinin kendi kalesine gol atmasına değdi mi? 

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı