Yakışıklı bir tanrının cazibesine kapılıp canından olan ve bir çiçeğe dönüşen Heliotrope'nin hikâyesini duymuş muydunuz?
Yakışıklı bir tanrının cazibesine kapılıp canından olan ve bir çiçeğe dönüşen Heliotrope'nin hikâyesini duymuş muydunuz?
Bu huzur dolu ortam, uzun süredir savaştan başka bir şey görmeyen gözleri için cennet gibi gelir. Kıyıda yürürken kulağına bir şarkının büyülü melodisi çalınır ve olduğu yerde kalakalır. Şarkı bitinceye dek bu eşsiz sesi dinler ve sesin sahibi ile tanışmak ister. Kendini görünmez kılar ve ilerlemeye başlar.
Genç kadın Apollon’un onu izlediğinden habersiz yeni bir şarkı mırıldanmaya başlar, bir yandan da kıyıdaki incileri topluyordur. Bu büyüleyici yaratıktan gözlerini alamayan Apollon, genç kadını uzunca bir süre izler ve ona aşık olur. Ondan daha fazla uzak kalamayacağını hissedip genç kadına doğru yaklaşır.
Sakince yanına gelip elini tutar ve “Tanrılardan bile güzel olan bu prenses bana adını sunmayacak mı?' diye sorar. Genç kadın, “Adım Klytie. Ayrıca ben bir prenses değil, küçük bir köylü kızıyım. Yaşlı ve hasta babama bakmaktan başka bir işe yaramam” der. Apollon, genç kadına dönüp “Bu büyüleyici güzelliğe sahip biri ya bir prenses olabilir ya da bir tanrıça. Bundan sonra sen benim prensesimsin ve ben de senin hizmetkarınım.” diyerek Klytie’yi sözleriyle büyüler.
O yalnızca hasta babasının eski sağlığına kavuşmasını arzular. Apollon, Klytie’nin dileğini yerine getireceğini ama karşılığında ona sahip olmak istediğini söyler. Klytie, Apollon’un isteğini kabul eder ve babası iyileşir iyileşmez Apollon ile birlikte Olympos’a gider. Klytie, sevgilisinin kollarında hiç olmadığı kadar mutludur...
Apollon, ölümsüz bir tanrı olarak sonsuza dek Klytie’ye bağlı kalamayacağını biliyordur, üstelik ondan sıkılmaya da başlamıştır. Genç kadını uzun zamandır görmediği babasının yanına gitmeye ikna eder. Apollon’un amacı onu orada bırakıp gitmektir. Apollon’un niyetinden habersiz Klytie ise babasını göreceği için sevinç içindedir.
Ancak Apollon ne o gün ne de ondan sonraki günler Klytie'yi almaya gelmez. Genç kadın, içten içe Apollon'un onu terk ettiğini biliyor ama bir ihtimal gelir diye sahilden adım atamıyordur. Karnı acıksa ve susuzluktan ölse bile o sahil kenarında beklemeye devam eder. Tek yaptığı deniz suyundan içmek ve Apollon'u beklemektir.
Bitap halde sahilde yatan Klytie'ye Apollon'un geri dönmeyeceğini ve onun ardından yas tutmayı bırakıp babasıyla huzurlu bir hayat yaşamasını söyler Thetis. Ancak Klytie bu sözleri duyduktan sonra ağlamaya başlar ve gözyaşları bir hafta boyunca durmaz. Apollon'u hem seviyor hem de ondan deli gibi nefret ediyordur artık...
Günebakan çiçeği, Apollon'a olan sevgisini göstermeye devam eder. Ne zaman güneş açsa yüzünü ona doğru döner ve aşkına karşılık bulamadığı için boynu hüzünle bükülür.
Erkekler her zaman aynı galiba büyülenirler karşındaki insanı da büyülerler sonra istedikleri ellerine geçince bıkarlarrrrr :)))
Tanrı bile şerefsiz
Şimdi o zamanlar anlam veremedikleri bi takım doğa olaylarını falanı filanı tanrısallaştırıp efsaneleştirmiş olabilirler de çiçeğe böceğe bile masal bulmalarına ne demeli? İnsanın canı sıkılmaya görsün. Efsanelere baksan bütün çiçek ağaç börtü böcek bi zamanlar tanrılarla aşk yaşamış bahtsızlardan oluşuyo. Ayrıca tanrı da olsa erkek erkektir. Bi kadn bi erkekten ne kadar uzak durursa o derece mutlu ve huzurlu olur. Genç kalır. Kafası daha iyi çalışır. Hafızası gelişir. Yediklerini iyi hazmeder. Geleceğe daha ümitle bakar. Daha hayat dolu, sağlıklı ve başarılı olur. Kaliteli bi hayat yaşar (yorumlarımı böyle faydalı tavsiyelerle bitiricem artık nasıl)