SORU-CEVAP
- 'Mülteciler konusu vize serbestisiyle birleştirildi. Bu adım adım gidebilir mi acaba? İkincisi, terörizmle ilgili kanunların gevşetilmesi şu anki durumu daha tehlikeli hale getirir dediniz. Şu anda gazetecilerin ülkenize gelmesiyle ilgili ne söyleyeceksiniz?'
Yıldırım: FETÖ hayatın bütün alanlarına sızmış durumda. Bu gazetecilerin medya mensuplarının içeri alındığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı yönünde Avrupa'dan tenkitler duyuyoruz. Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz. Eğer bunları yapmıyorsa o gazetecidir, endişeye kapılmasına gerek yok ama bizdekilerin durumları farklı. Gazetecilik kağıdını alıyor ama FETÖ'ye bir fiil destek oluyor. Sadece övmüyor, terör örgütünün lojistik hizmetlerini de yerine getiriyor. Terör örgütüyle iç içe olmuş, bu ülkenin insanlarını öldüren kanlı bir örgütün mensubuna, elinde gazeteci kimliği var diye hoşgeldin mi diyeceksiniz? Öyle bir şey kimse beklemesin.
'Daha önce kamuoyuna açıklanan çok net bir şey var. Geri Kabul Anlaşması vize serbestisi birlikte yürüyecek. Karşılıklı olarak malesef bu taahhütlerin bir kısmı yerine geldi, bir kısmı gelmedi. Bizim de yerine getirmediklerimiz var AB'nin de var. Bunları yerine getirmek için imkanımız var. Bir istisna var: terörle mücadele yasasının değiştirilmesi. Bugünkü şartlardan dolayı bu yasada bir iyileştirme yapamayız. Bu bizim ölüm kalım meselemiz. Bu aynı zamanda Avrupa'nın da terörle mücadelesi için olması gereken bir konu. Diğer tüm konuların çözüme kavuşturulmasında bir sorun görmüyoruz. İstisnalar getirmek, Türk toplumunda AB'ye olan güveni biraz daha azaltacaktır. Ya vize serbestliği olmalı, bunun bir alternatifi olamaz.'
Schulz: 'Bu konuyu tartışmalı bir şekilde ele aldık. Basın ve fikir özgürlüğü konusunda Türkiye ile bizim anladığımız arasında fark var. Sayın Başbakan Türkiye perspektifiyle yola çıktı. Tam da bu nedenle bilhassa temel haklar ve ifade özgürlüğü konusunda çalışmamız gerekiyor. Ben bir demokrasinin seviyesini ve kaltiesini gösteren birincil faktörlerden birinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Türkiye, gazeteciler konusunda her vakaya münferit olarak bakması gerekiyor ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirlenmiş olan koşullara göre yargılanmalı. Avrupa Konseyi'nin üyesi olan Türkiye de bunları biliyor. Zanlıların temel hakları gözetilerek bir yargılama yapılmalı. Ama her konuda anlaşamadığımızı da söylemiştim.
Yıldırım: Türkiye AB ülkeleri olduğu gibi bir hukuk devleti. Türkiye'deki yargıyla ilgili işler de hukuk devleti çerçevesinde, kuvvetler ayrılığı prensibiyle yürümektedir. Bir terör zanlısını sorgularken bizden izin almadığı gibi onların yargılanmasını engellemek gibi bir yetkimiz yok. Bu konudaki anlayış farkı elbette olabilir. Ama önemli olan algıdan ziyade olgu nedir onun üzerinde çalışmamız lazım. AB fasıllarla ilgili konular görüşülürken bu etraflıca ele alınır.
- 'Siz bugün Türkiye'yi ziyaret ederken AP'de de PYD'nin lideri Salih Müslim ağırlandı. Basın toplantısına izin verildi. Sizden bir izin alındı mı? Müslim Türkiye için DAEŞ'e yardım ediyor iddiası ortaya attı. İkincisi PKK yandaşlarının AP'de PKK liderlerinin fotoğraflarının sergilendiği sergi gerçekleşti. 6 Eylül'de yine olacakmış buna da izin verilecek mi?'
Schulz: Bahsettiğiniz kişinin AP'de olduğu bilgisini bugün burada aldım. Bu şahsi bir ziyarettir. Bir üye bu beyefendiyi davet etmiştir. Bu benim çalıştığım kurumu bağlayıcı değildir. AP'yi hiçbir şeye mecbur bırakmaz bu ziyaret. Ben şaşırdım. Kendisini davet etmezdim. AP'de ifade ettiği görüşler de kendi özel görüşlerdir.
- 'Siz darbe girişiminin detaylarını burada öğrendik dediniz. FETÖ'nün uygulamaları hakkında Avrupa'da farklılık olacak mı?'
Schulz: 'Darbenin boyutlarını göremedik demedim onu gördük. Burada tutuklamaların ve bu darbeyi desteklemiş insanların bu kadar çabuk tespit edilmesi bizi düşündürdü. Şiddetle dolu darbe denemesinin üzerinden 48 saat geçtiğinde binlerce insanın tutuklanmasının bizi şaşırttığını söyledik. Bugün bu sorular daha iyi cevaplandırıldı. Darbenin boyutu ben ve birçok meslektaşım en katı bir şekilde kınadık. Kendi halkına ateş eden bir orduyu sadece hor görebilirsiniz. Cumhurbaşkanı'nın yurttaşlarına yaptığı çağrı ve onların silahsız bir şekilde silahlı bir gücün karşısına çıkmasını bu ülkenin şerefli bir sayfası olarak görüyoruz. Bunu izleyen günlerde son derece katı ve organize bir şekilde soruşturma başlatılması bizde soru işaretleri oluşturdu ve bunlara cevaplar aradık ve belli oranda cevaplarını da aldım.'
15 temmuz günü asker üniforması giymiş teröristler başarılı olsaydı çok hızlı tepki hatta o kadar güzel tepkiler verecektiniz ki. O kadar yanar döner bir ahlaka sahip ki bu avrupa insanları aptal yerine koymak için ant içmişler gibi hepsi. Zaten basın toplantısın da renk den renge girdi nereden gol yeriz acaba diye.
üzülmeyin başkan ülkemizdeki bazı dangalaklarda anca bir hafta sonra olayların tiyatro değilde darbe olduğu dank etti kafalarına (!)
İSTEMEZ VİZE BİZ BU ÜLKENİN İSTİKBALİ UĞRUNA ŞEHİT OLANLARIN YATTIĞI TOPRAKLARDA COK MEMNUNUZ HADİ BAY