Kültürden kültüre kendini gösteren yaşantısal farklılıklar, sizleri olduğu kadar bizleri de hayrete düşürmeyi başarabiliyor. Eğer Antik Mısır'la ve Mısır mitolojisi ile ilgiliyseniz muhtemelen dikkatinizi çekecek ve sonuna kadar keyif alarak okuyacağınız bir kültür yolculuğuna çıkartmak istiyoruz sizleri.
Antik Mısır'da oldukça normal kabul edilen 5 farklı cenaze merasimi uygulamasını sizler için derledik...👇
Birçok kültürde olduğu gibi Mısırlılar da ölümden sonraki yaşamın varlığına inanan toplumlardandı. Ahiret kavramının tanımı yüzyıllar içerisinde değişse de; varlığı, her zaman baki kalmıştır. Peki bu uygulamanın temellerinin insanın ruhuna atfedilen 2 farklı kavramla ilişkilendirildiğini biliyor muydunuz? 'Ba ve Ka'.
Gece vakti olduğunda ise 'Ba' ve 'Ka'nın ölen kişinin vücuduna geri dönmesi gerekir. Ancak kişinin bedeni zarar görmüş ya da tanınmayacak hale gelmişse, 'Ba' ve 'Ka' yolculuğunu tamamlayamaz ve kişinin ruhu sonsuza kadar kaybolmuş olur.
İşçi sınıfından yönetici sınıfa kadar herkes tarafından benimsenen bu uygulama, cenaze merasimlerinin de olmazsa olmazı haline gelmiştir.
Zengin kesim, mumyalama işlemi için üst düzey kalite sunan zanaatkarları tercih ederken, buna güçleri yetmeyen fakir kesim ise yıldızımız Güneş'i kullanmışlardır.
Ancak sonralarda geleneksel mumyalama işleminin yaygınlaşarak ucuzlaması nedeniyle bu yöntem rafa kaldırılmıştır.
Antik Mısır'da, ölen kişinin ahirete geçmesine yardımcı olacak uygulamalardan biri de ritüeller ve buna eşlik eden büyülerdi. Ölen kişinin yakınlarınca düzenlenen ritüellerin ve büyülerin yardımıyla, kişinin yeraltı dünyasına yani cehenneme gitmesinin önüne geçilmesi hedefleniyordu.
Bu sorguda kişinin kalbi, ortada bulunan terazinin bir kefesine konulur; karşısına ise bir tüy yerleştirilirdi. Eğer tüyün ağırlığı kişinin kalbinin ağırlığından fazla gelirse, iyi bir hayat yaşadığı anlaşılır ve bu neticede mükafatlandırılırdı. İşte 30 numaralı büyü de, bu sorgunun kişinin yararına sonuçlanması için yapılan bir büyüydü.
Bilinen çoğu kültürün aksine, antik Mısır'da dünya malı dünyada kalmaz; kişi ile birlikte gömülürdü. Bunun sebebi ise bu eşyalara, ölen kişinin gittiği yerde ihtiyacı olabileceği inancıydı.
Bu uygulama her ne kadar gösteriş ile birlikte anılmasa da, yapılan mezar kazılarında birçok değerli eşya ve mücevherata rastlanılmıştır.
Bunu def etmek isteyen halk ise mezarları korumak istemiş; kendi inançlarına göre yaptıkları büyülerle izinsizce mezarlara giren bu hırsızları lanetlemişlerdir.
Antik Mısır halkının ölümü ve ölümden sonraki hayatı oldukça ciddiye alarak gerekli gördükleri bütün önlemleri aldıklarını artık biliyorsunuz. İşte bahsi geçen bu önlemlerden bir tanesi de kişinin öbür dünyaya geçişini kolaylaştırdığı düşünülen mezar yazıtlarıydı.
Bu yazıtlar, başlarda yalnızca seçkin sınıf tarafından tercih edilse de, sonralarda Mısır Ölüler Kitabı'nın yaygınlaşması ile birlikte sıradan kesim tarafından da sıkça kullanılmıştır.
Duvara çizilerek betimlenen görsellerin, kişinin öbür dünyadaki deneyimleyeceği yaşantıları tasvir ettiğine inanılıyordu. Bu nedenle bunların gerçeğe dönüşebilmesi için, genellikle ölen kişiye dair hoş anılar ya da hayattayken kurduğu hayaller bu duvarlarda betimlenirdi.
Genellikle çocukların defnedilmesinde kullanılan bu yöntemin, yeri geldiğinde yetişkinler için de kullanıldığı biliniyor. Bunların çanakların çoğu, yemek için kullanılan çömleklerin yeniden dönüştürülmüş halleridir.
Buna göre, çömleklerin antik Mısır halkı için sembolik bir anlamı vardır; anne karnı. Anne karnının somut bir yansıması olarak karşımıza çıkan bu yöntem ile tıpkı dünyaya gelen bir bebek gibi; ölülerin de öteki tarafta tekrar doğacağına inanılmıştır.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi ve yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın...👇