Antik Hindistan'da Aşk Neden Tuhaf Karşılanıyordu? Kadınları Bir Sadaka Gibi Erkeklere 'Bağışlıyorlardı!'

Evlilik başlı başına oldukça kişisel tercihlere dayanıyor. Aynı şekilde evlilik ritüelleri ve evlilik kültürü de toplumdan topluma değişiklik gösteren bir durum. Görkemli evlilik törenleri ile aklımıza ilk gelen ülkelerden biri ise Hindistan. Fakat evlilik Hindistanlılar için her zaman bu kadar kutlanacak bir şey değildi ve anlaşmalı kölelikten ibaretti. Gelin birlikte bu karanlık geçmişlerine bir bakalım.👇

Hindistan'da kınadan düğüne günümüzde oldukça görkemli bir evlilik töreni mevcut.

Günümüzde Hint düğünleri göz alıcı kıyafetleri, görkemli dekorlar ve birbirine çok aşık bir çiftin etrafında yapılan eğlenceli danslar ile oldukça sevimli duruyor. Peki evlilik Hindistan tarihinde her zaman bu kadar 'sevimli' bir etkinlik miydi? Aslında biraz karanlık bir geçmişe sahip. 👇

5 bin yıl önce evlilik Hindistan'da güzel kıyafetler giyinip dans edilerek eğlenilen bir etkinlik değildi.

Birçok eski tolumun ataerkil olduğu görülürken Antik çağlarda Hindistan için bu durum tam tersiydi. O dönemlerde anaerkil bir toplumlardı. Bu da demek oluyordu ki evin reisi kadınlardı ve aile içindeki önemli kararları onlar alırdı. Hatta bazı kayıtlara göre bir evlilik gerçekleştiğinde erkek kadının evine yaşamak için taşınırdı.

Hindistan tarihindeki Valley medeniyeti döneminde evlilik ebeveyn olmak demek değildi.

Çocukları eğitmek ebeveynlerin değil din adamlarının görevi sayılırdı. Ailenin çocuğa öğretme yükümlülüğü olan tek şey ise bulduğu hammadde ile nasıl ev inşa etmesi gerektiğini öğretmekti. Pişirilmiş topraktan yapılan antik heykeller de yine aynı teknikle icra edilen sanatlardandı.

Daha sonraları nasıl olduğu anlaşılmayan bir şekilde bu anaerkil düzen evliliğe bakış açısıyla birlikte değişti.

Bir kadın evlenmeden önce babasının mülkü, ardından kocasının mülkü olarak kabul edilmeye başlandı. Vedic dönemin etkileri olarak din baskısı öne sürülüyordu. 

Çiftin birlik için nasıl bir anlaşmaya vardığına bağlı olarak sekiz farklı düğün töreni türü vardı. Evlilik artık anlaşmalı bir müessese olmuştu. Aşk bağından çok daha fazla aranan özellikler eklenmeye başladı. İkinci veya üçüncü eşler gibi...

Aşk evliliklerine teknik olarak izin veriliyordu ancak sosyal olarak tamamen kabul görmüyordu.

O döneme göre birini sevdiğiniz için onunla evleniyorsanız adeta bir aptal gibiydiniz. Çıkarlarınızı kollamak daha mantıklıydı ve aşk sizi yanlış evliliğe sürükleyen bir hastalık gibiydi. 

Çok eşliliğe her iki cinsiyet için de bir dereceye kadar izin veriliyordu, ancak erkekler arasında daha yaygındı. Yani kadınlar da birden çok erkekle evlenebiliyordu.

Ortodoks hinduizmi döneminde evlilik ticarete döküldü.

MÖ 500 civarında inanılan Vedik sistemler yavaş yavaş Ortodoks hinduizmine dönüştü ve kadınlar için işler daha da kötüye gitmeye başladı.

Tanrıların eşleri kavramı bu dönemde ortaya çıktı. Rahipler ve yardımcılar, ailelerinden kızlarını tapınaklara ve diğer dini kuruluşlara bağışlamalarını talep ediyordu. Çok geçmeden bu iş ticarete de dökülmeye başlandı. Kadınlar bağışlanabilen bir mülk, eşya gibi görülüyordu.

Esasen karı koca olmaktan çok, baş rahibin ve yüksek din adamlarının köleleri oluyorlardı. Bu uygulama aynı zamanda kabul edilebilir evlilik yaşı sınırlarını rahatsız edici bir dereceye kadar zorladı.

Kocanız ölürse sizin de hayatınız bitmiş demekti.

Eski Hindistan'ın bazı bölgelerinde eşi ölen kadınlardan, ölen kocalarının bedeninin yakıldığı sırada ateşe atlayarak kendilerini yakmaları bekleniyordu. Bunu yapmazsanız toplumda 'vefasız' olarak anılıyordunuz ve insanların size karşı olan bakış açısı değişiyordu.

Bu uygulama, 19. yüzyıla kadar ne yazık ki hüküm sürdü. O zamana dek geçen süre Hint tarihinin en karanlık bölümü olarak anılıyor. Çiftler bugün hala yedi kez şenlik ateşi yakarak evleniyorlar. Evli kadınlara hala kocanın diğer yarısı anlamına gelen 'aadhangini' deniyor. Bir birey olarak değil kocaları ile anılıyorlar.

Modern zamana geldiğimizde ise bu şenlik ateşi kültürü devam etse de anlamı değişti.

Reenkarnasyon inancı sebebiyle bu hayatları bittikten sonraki diğer hayatları boyunca da birbirlerini seveceklerine dair bir sembol olan 7 ateşin üstünden atlamak düğünlerde hala yapılan bir tören. 

Ancak artık eşlerden biri öldüğünde o ateşe atlayıp diğer hayata birlikte geçmek zorunda bırakılmıyorlar. Peki siz kendinizi partnerinize sonraki 7 hayat için de adamaya hazır mısınız?

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Çok Sevdiğimiz Bir Şarkıyı Duyduğumuzda Neden O 'İç Gıdıklayıcı' Hissi Hissediyoruz?

👇

Ölmüş Bir Oyuncunun Hayaletinin Sahne Aldığı Tiyatro! Broadway Müzikalleri'nin Filmlere Konu Olan Hikayesi

👇

'Bahtsız Bedeviler' Sözündeki Bedeviler Gerçekte Kimler? Bedouin Kabilesi'nin Çöllerdeki İlginç Hayatı

Popüler İçerikler

Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
30.05.2023

yavaş yavaş eski hindistana dönüyoruz...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ