Güzellik o kadar da göreceli bir kavram değilmiş demek ki...Bazı araştırmalara göre günümüzde bile açlık hissi yaşayan erkekler tombul kadınları daha çekici buluyor. Antik zamanlarda, kadınlarda geniş kalçalar, kalın bel ve büyük göğüsler şehvet ve doğurganlıkla ilişkilendiriliyordu. Bu çağlarda insanlar genellikle yetersiz besleniyordu ve yağ oranı yüksek kadınların doğum yapma ve bebeklerini besleme şansları daha yüksekti, erkekler de bu nedenle iri kadınları daha çekici buluyordu.Uganda'da kadınlar daha çekici görünmek için evlenene kadar her gün şişelerce süt içiyor ve bu şişelerin her biri 5000 kalori değerinde.Antik Yunan'da, heykeltıraşların da tasvir ettiği gibi kadın vücudu çok ince olmayan çekici bir forma sahipti. Heykeller, cinsellik yerine insan vücudunun mükemmeliyetini temsil eden bir sembol olduğu için bu dönem heykellerinde kadınlar daha ufak göğüslere sahip.İnsanlara, dinin kazandırdığı oruç ve cinsel perhiz gibi kavramları anımsatan solgun, sıska suratlar ve ince vücutlar o zamanın güzellik standartlarını oluşturuyordu.Bunun nedeninin ise insan kişiliği ve vücuduna artan ilgi ile gebeliğin açıkça sergilenmesi olduğunu söyleyebiliriz.16. Yüzyıl ile birlikte 20. Yüzyıla kadar sürecek, beli inceltip vücut şeklini kum saati formuna yaklaştıran korselerin dönemi başladı. Göğüs ve kalçalar arasındaki bu kontrast çoğunlukla moda endüstrisi tarafından dikte edilse de erkeklerin tamamen doğal olarak gelişen tercihleri de bu durumu etkiledi. Araştırmalara göre ince belli ve büyük göğüslü kadınlar daha yüksek estradiol seviyesine sahipken ince beli ve büyük kalçaları olan kadınların progesterone seviyelerinin daha yüksek olması kum saati vücut tipine olan bu ilgiyi destekler nitelikte.1950’lerde, savaş ve kıtlıktan sonra kum saati vücut tipi popülerliğini geri kazandı ve Marilyn Monroe, Betty Brosmer ve Jayne Mansfield gibi kadınlar, dönemin şartlarında 'kusursuz' vücutlarıyla erkeklerin rüyalarını süslemeye devam etti.21. yüzyılın bir sonucu olarak, 2 neslin güzellik standarlarını etkileyen Barbie bebeklerin 1959'dan bu yana geçirdiği değişim de oldukça dikkat çekici.Kadınların kısmen özgürleştiği dönem 1920’lerde başladı. Kadınlar erkekleri memnun etmeye çalışmayı bıraktı, vücut kıvrımlarını belirginleştirmekten vazgeçtiler ve kısa saçlar popülerleşti. 1960’lardan itibaren ince ve hatları belirgin olmayan vücutlar moda sektöründe yerini almaya başladı.Erkek çocuğunu andıran vücut şekli, kısa saçları ve kocaman gözleriyle androjen özellikleri taşıyan ilk modellerden biri olan Twiggy de bu yıllarda popülerlik kazandı. Kadınlar vücutlarını korse ile inceltmekten vazgeçse de kendilerini diyet ve sporla baskılamaya başladı. İnce ve masülen vücutların doruğa ulaşması ise Cindy Crawford ve Naomi Campbell gibi isimlerle tanıştığımız 80’leri buldu.Bu dönemde medya, kilolu olmanın tehlikelerinden bahsetmeye başlayınca tombulluk alay konusu haline geldi ve çoğu zaman iradesizlikle ilişkilendirilmeye başladı. Aynı zamanda tasarımcılar da XS bedene kolaylıkla girebilen, zayıf modelleri tercih ediyordu.Televizyon ve internetin yaygınlaşması Avrupa ülkelerinin etkilerinin tüm dünyaya yayılmasına neden oldu ve daha önce de bahsettiğimiz gibi fazla kilolar dalga konusu olmaya başladı. Kırsal bölgelerde fiziksel güç hala önemli olduğu için güçlü ve iri kadınlar ilgi görmekte ancak köylerden kentlere yerleşen erkekler de tercihlerini daha zayıf kadınlara yöneltiyor.Biliyoruz ki savaş ya da kıtlık olmadığı durumlarda erkekler ince kadınlardan hoşlanıyor. Günümüzde çoğu ülke yeterli yiyecek kaynaklarına sahip olduğu için de dolgun vücutlar obezite ile ilişkilendiriliyor.Moda tasarımcıları, çoğu kıyafeti iyi taşıdıkları için zayıf modelleri tercih ediyor. Bunun yanında bilgisayar programları ile çalıştıkları için gerçek olamayacak vücutlar bile yaratmakta özgürler. Büyük beden influencer'ların moda üzerindeki etkisini göz ardı edemeyiz ama maalesef bu etkinin ömrü pek uzun olmayacak gibi görünüyor. Moda tasarımcıları diğer vücut şekillerini görmezden gelip, popülasyonun yalnızca %8'ini oluşturan kum saati formundaki vücutlar için üretmeye devam ediyor.Yani gerçekçi olmayan güzellik standartları sürekli artan bir şekilde bilinçlerimize yerleşiyor.Feminizmin de etkileriyle ünlüler başta olmak üzere birçok kişi androjenliği benimsemeye devam ediyor. Erkekler ve kadınlar arasında hiçbir fark olmaması gerektiğini düşünen bu kişilerin daha maskülen kıyafetler ve saç modellerini kullandığını söylemek yanlış olmaz. Bu yaklaşım kişiden kişiye değişebilir ancak yakın gelecekte güzellik standartları cinsiyet ayrımından uzak olacak.
"kusursuz vücutlarıyla erkeklerin rüyalarını süslemeye devam etti" bu iğrenç bir tabir
tek tip kadın istemiyoruz... çeşitlilik her zaman iyidir. kadınlar kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. merak etmeyin sizi seven ve hoşlanan birileri mutlaka olacaktır.
10 yıl sonra Estetik Cerrahinin geleceği noktaya bağlı.