Antik çağlar düşündüğünüzden çok daha demokratikti. İlk demokratik uygarlıklardan birisi olan Atinalıların ve Romalıların oldukça demokratik oylama yöntemleri vardı. Gelin beraber keşfedelim.
Antik çağlar düşündüğünüzden çok daha demokratikti. İlk demokratik uygarlıklardan birisi olan Atinalıların ve Romalıların oldukça demokratik oylama yöntemleri vardı. Gelin beraber keşfedelim.
Bu arayış, zaman zaman çeşitli biçimlerde ortaya çıktı ve en dikkat çekici örneklerinden biri, Antik Yunan ve Roma dönemlerinde yaşandı. Bu iki medeniyet, demokrasi, özgürlük ve adaletin ilk temellerini attı.
Tarihin bu eski dönemlerinde, Atinalılar ve Romalılar aracılığıyla demokrasi, eşitlik ve adalet ilkeleri yepyeni bir anlam kazandı ve toplumların yönetime aktif katılımını sağlayan ilk sistemler ortaya çıktı.
Antik dünyanın bu uygulamları, demokrasi ve halkın yönetimine katılımı konusunda tartışmalara izin vermiş değerli ve zengin bir kaynaktır. Bu, hem politik bilimlerde hem de genel olarak toplumda, demokrasinin ne olduğu ve nasıl geliştiği konusunda daha fazla anlayış ve farkındalık sağlar.
Aslında iki çağ arasındaki farkı görünce demokrasi düşüncesinin geçmiş çağlardan bügüne kadar değişimini, benzerlik ve farklılıklarını daha iyi anlayacaksınız.
Atina'da çok fazla seçim olmazdı çünkü demokrasinin seçim ile yüdüğünü düşünmüyorlardı. Bunun yerine halkın temsilcilerinin seçimi için daha farklı bir yaklaşımları vardı. Atina'da 10 farklı kabile bulunurdu ve bu kabilelerin her biri temsilcileri olması için 50 kişi sunardı. Bu 50 kişiye birer token verir ve bu tokenler antik bir makinadan geçirilerek rastgele temsilciler seçilmiş olurdu.
Atina'nın 30 bin ila 60 binlik popülasyonundan yaklaşık 6 bini düzenli olarak Meclis toplantılarına katılırdı. Meclis, Pnyx adlı bir tepenin üzerindeki amfitiyatroda toplanırdı ve bu amfitiyatro yaklaşık 6 bin ila 16 bin kişiyi bulundurabiliyordu.
Bu oylama süreci el kaldırılarak yapılırdı ve dokuz “başkan” (proedroi) tarafından gözetlenirdi. Atinalılar, hile karıştırılması ihtimalinden kaçınmak için de çok dikkatliydi. Örneğin dokuz başkan, meclis toplanmadan hemen önce sabah rastgele seçilirdi.
Atina jürileri 200 ila 5 bin kişiden oluşuyordu ve jüri üyelerinden biri rastgele yargıç olarak seçilirdi. Ancak yargıç karar vermek için değil, kurallara ve prosedürlere uyulduğundan emin olmak için vardı. Diğer oylama türleri halka açık yapılırken, Atinalı jüriler oylarını taşlar ile yapardı ve böylece kimin ne tür bir oy verdiği bilinemezdi.
Eğer bir kişi fazla güç sahibi olmuşsa veya yetersiz ise 10 yıl boyunca özel bir “dışlanma” (ostraka) seçimiyle sürgüne gönderilebilirdi. Ostraka eski Yunanca'da çömlek parçası anlamına gelen bir kelimedir. Bu kelimenin kullanılmasının sebebi meclis üyelerine bir çanak parçası verilerek sürgün edilmesini istedikleri kişinin ismini yazmaları gerekmesiydi.
Örneğin Themistokles isimli bir kişi sürgün edilmiş ve bu süreçte ölmüştü. Themistokles'in siyasi düşmanlarının adını yüzlerce ile binlerce çömlek parçasına önceden kazıdıklarına ve bunları okuma yazma bilmeyen Meclis üyelerine dağıttıklarına dair kanıtlar da var.
Sparta demokrasik bir toplum olmasa da demokrasiden özenlenmiş parçaları vardı. Sparta'nın en yüksek yönetim organlarından biri olan Yaşlılar Konseyi (gerousia), iki Spartalı kraldan ve tamamı 60 yaşın üzerinde kişilerden seçilmiş 28 kişilik konseyden oluşuyordu.
Her üye büyük bir toplanma odasına yürür ve kalabalığın önünde dururdu. İnsanların bağırma ve tezahüratlarına göre arkadaki juri notlar alır ve konseye katılacak kişileri belirlerdi.
Romalılar da demokratik sayılabilecek bir sisteme sahipti ama seçmenler sınıfa ayrılır ve bu da zenginlere avantaj sağlardı.
Romalıların üç meclisi vardı. Birincisine ise Asırlık Meclis adı verilen bu meclis Konsoloslar, Praetorlar ve Sansürler de dahil olmak üzere Roma'daki en yüksek makamları seçerdi ve savaş ilan etmekten de sorumluydu.
Bu nedenle, tüm zenginler bir tasarının geçmesini veya belirli bir Konsülün seçilmesini istediklerinde beraber oy kullanabilir ve alt sınıflara karşı avantaj sahibi olurdu.
Hem Atina hem de Roma'daki 'kabileler' kana veya etnik kökene değil, yaşadıkları coğrafi bölgeye dayanıyordu. Bu açıdan antik Romalıların oylama sistemi Amerika'nın sahip olduğu düzene benziyordu.
Yöntemlerine hile karıştırmanın oldukça kolay olduğunu fark eden Romalılar, olasıkları en aza düşürmek için antik oy pusulaları oluşturdu. İnsanlar oy vermek için tahta bir tabletin üzerine oylarını yazar ve oy kutusuna atardı. Bu sistemin günümüzde hala kullanılmaya devam edildiğini düşünürsek oldukça başarılı olsa gerek.