-Piyaz bizim için bir karakter testi gibi tıpkı hibeş gibi. Kimin elinden yediğin önemli. Herkes yapar ama herkesinki olmaz. Biz Beydağları’nın yamacında Akdeniz’in kıyısında yaşıyoruz. Binlerce yıllık bir birikimimiz var. Mutfağımız zeytin ağacı gibi: Hem zarif hem dayanıklıdır. Tahinli piyazımızda öyle: ilk lokmada kadife gibi gelir ama altında ciddi bir asidite, protein ve toprak kokusu vardır. Mutfağımız doğayla uyumludur, mevsimlerle hareket eder. Kabak tatlısı ise sabırla dinlenen, odun ateşinde yavaş yavaş pişen ve tahinle taçlandırılan bir tatlı. Benim için her ikisi de çocukluk, geçmiş ve toprak demek.
+Menemendeki soğan tartışmasını hatırlarsınız… Şimdi benzer bir soruyu size sorayım: Cive patlıcanlı mı olur, yoksa domatesli mi?
-Şimdi benim özelimde mutfakta çok fazla katı kuraldan yana değilimdir, çok sevmem, açıkçası isteyen istediği gibi yorumlamakta özgürdür, hatta çok sevdiğim ve mesleğe başlarken ilham aldığım Şef Arda Türkmen'in bir lafı vardır “mutfaktaki şef sizsiniz, nasıl olmasını isterseniz öyle yapın” der. Elbette ki lezzet herkese göre farklıdır ama bizim görevimiz herkesi ortak lezzet paydasında buluşturabilmek. Her yörenin, hatta her evin civesi farklı olabilir ama bana göre deminki bahsettiğim durumdan ötürü mutfaktaki şef benim ben de patlıcanla olmasını istiyorum, gerçek cive patlıcanla yapılır. Domates tabii ki olur içinde ama o yemeği taşıyan, ruhunu katan şey patlıcandır. Özellikle yazın taze taze, ince doğranmış patlıcanla yapılan cive bambaşkadır.
+Genç bir şefe ‘şunu sakın yapma’ dediğin şey ne olurdu?
-İnternetten ya da sosyal mecralardan bakıp birebir tarif yapmaya çalışma. Git köylü teyzenle, babaannenle, anneannenle konuş, annene sor. O da olmadı pazarda şevketi bostan aldığın ablaya, teyzeye sor: O yemeği neden o gün yapıyorlar, tarifte hangi aşamada ne yapıyorlar, onu öğren. Yoksa sadece yemeği değil, kültürü de kaçırırsın. Sen kültürü kaçırırsan çocukların da kaçıracak.