Annesini ve Diğer Aile Üyelerini Öldüren, Genç Kızların Kafasını Kesip Bahçeye Gömen 145 IQ'lu Psikopat: Edmund Kemper

Gelecekte nasıl biri olacağını daha çocukken oynadığı oyunlarda belli eden, 2 metre 6 santimetre boyu ve dünyanın en zeki insanları arasında olabilecekken saf kötülük için kullandığı 145 puanlı IQ'suyla Edmund Kemper'ı hatırlayalım.

Uyarı: Bu içerikte sakınca oluşturabilecek şiddet öğeleri vardır.

1948'de Kaliforniya'da doğuyor Kemper. Şiddetin benliğine işlemesini sağlayacak bir ailede, sürekli gerilim içerisinde büyüyor.

2. Dünya Savaşı gazisi, nükleer silah testleriyle uğraşan babası, eşi ve Kemper'ın annesiyle öyle anlaşmazlıklara düşüyordu ki, ucunda ölüm olan savaş görevlerinin bile onunla aynı evde yaşamaktan daha iyi olduğundan bahsediyordu.

Nefretin hüküm sürdüğü bu ailede, şiddete eğilimi daha okula bile başlamadığı yıllarda ortaya çıkıyor Kemper ve zihninde, bu şiddetin ilk hedefi de kardeşi oluyor.

Daha 10 yaşında bir kediyi canlı canlı ateşe atıp ardından üzerinde deneyler yapmaya başladı. Sonrasında ailesine söylediği yalanla bu olaydan sıyrılsa da bu yalanın bile onu tatmin ettiğini yıllar sonra itiraf etti.

Kardeşiyle oynadığı oyunlarda hayali bir gaz odasından kurtulmaya çalıştıkları oyunlar uydurmuş, kardeşinin bebeklerinin parçalarını kopararak eğlenmesiyle ailesini iyiden iyiye endişelendirmişti.

Bu yaşlarda okuldaki öğretmenine ilgi duyan Kemper'a kardeşi dalga geçmek için 'Neden gidip onu öpmüyorsun?' diye sorduğunda Kemper onu öpmeyi istememe sebebini şöyle belirtmişti:

Onu öpmem için, önce öldürmem gerekir.

Bu esnada dağılan ailesini yeniden birleştirmek için, 15 yaşında evden kaçar fakat evden ayrılan babası başkasıyla evlenmiştir. Bir süre babasıyla yaşar, babası onu dedesi ve babaannesinin yanına yollayana dek.

Birkaç yıl önce annesini öldürmek için yaptığı ve annesine de sergilediği planın bir benzerini bu yeni evinde gerçekleştirecek, ilk cinayetini işleyecektir. Her ne kadar dedesi onu ve durumunu umursasa da babaannesinin baskıcı davranışları Kemper'ı tetikleyen unsur olmuş gibi görünüyor.

27 Ağustos 1964'te, Kemper ve babaannesi mutfakta tartışmaya başlar. Tartışma alevlendikçe kendine hakim olamayan Kemper, içeriye gider, dedesinin ona avlanması için verdiği tüfeği eline alır ve mutfağa geri döner. Babaannesi karşısında bekleyen Kemper'a döner ve şunları söyler:

Sakın kuşları vurmaya kalkma!

Kemper'ın aklında zaten böyle bir fikir yoktur, babaannesini oracıkta öldürür, cinnetin etkisiyle birkaç kez de bıçaklar. Bir çocuğa göre bu ne vahşet!

Cesedi iç odalara sürükledikten sonra beklemeye başlar. Gelen, elinde yaptığı alışverişin poşetleriyle yürüyen dedesidir ve onun kaderi de babaanneden farklı olmayacaktır.

Telaşla annesini arar, annesi hemen polisi aramasını söyler. O anın yaşattığı korkudan olsa gerek bilinçsizce polisi arar, polis onu sorgulamaya başladığında trajik sözleri fısıldar:

Babaannemi öldürmenin nasıl hissettireceğini merak etmiştim.

Yaşından dolayı hapis cezası almasa da, Kemer şizofreni tanısı koyularak mahkûm hastanesine sevk edilir. Üzerinde yapılan araştırmalar, terapiler sonucunda bir sosyopat olduğu anlaşılsa da 145 olarak ölçülen IQ puanı tüm sıra dışı davranışları gizleyebilmesini sağlıyordu.

1969 yılında, 21. doğum gününde annesinin gözetiminde kalması koşuluyla tahliye olan Kemper, polis olabilmek amacıyla başvurduğu okuldan 2 metre 6 santimetre boyunda olduğu için red aldı.

Annesiyle tartışmaları son hız sürerken geçici işlerde çalışmaya başladı ve yeterli birikime ulaştığı anda Alameda'ya, kendi evine taşındı. Bu dönemde de Karayolları Müdürlüğü olarak yerelleştirebileceğimiz kurumda işe alındı.

Bu yıllarda yaptığı yolculuklarda, yaşadığı güzergâhta birçok kadının otostop çektiğini fark etmişti. Onun için bu çok da derinlere gömülmeyen o kötücül hazların yeniden doğuşu anlamına geliyordu.

Tıpkı bu görseldekine benzeyen aracının bagajına eldiven, poşet, testere, bıçak, kürek gibi ekipmanlar depoladı. 1972'de başlayan ve bir türlü durduramadığı dürtülerin sonunda otostopçu kızları dostça aracına aldıktan sonra vahşice öldürmeye ve cesetlerine işkence yapmaya başladı.

Olaylar ortaya çıktığında polisler aralarındaki ilişkiden dolayı Kemper'dan neredeyse hiç şüphelenmiyordu. Bu esnada o evinde insan uzuvlarını saklamaya, sapkın dürtülerini tatmin etmeye devam ediyordu.

11 ay ve 5 kadının hayatına mal olan tüm bu vahşetin sonunda da yine gözünü eski yuvasına dikti.

1973'te, Paskalya'dan bir gün önce annesi uyurken eve girdi, çekiçle kafasını parçaladı ve çöp öğütücüsüne attı.

Aynı günün akşamı bu olayın ardından üzüleceğini düşündüğü annesinin arkadaşını yemeğe çağırır. Onu da aynı soğukkanlılıkla öldürdükten sonra polise teslim olur. Mahkemede öldürdüğü insanların etini yediğini itiraf etti ve iki kez intihar teşebbüsünde bulundu.

Ona talep edeceği ceza sorulduğunda işkenceyle öldürülmeyi seçse de bu sefer 'vahşeti' çağırmakta başarısız oldu.

Mahkemenin kararı ömür boyu hapis oldu ve Kemper bugün 70 yaşında, halen hapiste. Ona sunulan şartlı tahliye imkanlarını toplum içine çıkmaya hazır olmadığını söyleyerek reddetti, muhtemelen yaşamının sonuna dek de hapiste olacak.

Unutmadan belirtelim, Kemper'ın hayatı Netflix yapımı Mindhunter dizisinde de işleniyor.

Özellikle psikolojik yönüyle.

Merak edenlere, soğukkanlı bir katil olan Edmund Kemper hakkında yapılan belgesel ve onunla yapılan röportaj. 👇🏻

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
18.09.2020

Abi bu içerikleri kim hazırlıyor ya -miş li geçmiş zamanla başlıyor -di li geçmiş zamanla bitiyor. Arada geniş zaman kullanılıyor konsantre olup okuyamadım biri elden geçirsin şu postları yayınlamadan önce, bu nedir ya..

18.09.2020

adamın öldürmediği kimse kalmamış daha şartlı tahliye teklif etmişler

Ulan daha ne şartlı tahliyesi? Çıksa daha ilk gider onu şartlı salan hakimi öldürür.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ