Edindiğimiz hap bilgilerle kendimizi uyuşturma yolunu tercih etmeseydik. O zaman belki çocuklarımızın bizim eşyamız ya da sonunda taktir göreceğimiz bir challenge malzemesi olmadığını daha iyi anlardık.
İnsan ilişkileri bozuldukça, evlilikler çatırdadıkça, sevgisizlikler bir su birikintisi üzerindeki yağlı tabaka gibi iğrendirdikçe o canım annelerimiz elinin altında hazır bulunan ve kendi (!) yaptıkları stres toplarına sarar oldular. Eşine mi kızdı, döndü çocuğuna bağırdı, sevgisiz mi kaldı, o da sevgisini saklar oldu, dinlenmedi mi, o da duymadı. Aynı, küçücük bir odanın içinde suyunu mamasını verdikten sonra oynayıp bıraktığı bir canlı muamelesi yaptı kendi çocuğuna. Çok üzgünüm yazarken bile içim acıdı ama biraz dikkatli bakarsanız ne demek istediğim anlaşılacaktır.
En tehlikeli anne modeli ise çocuğunu kullanandı. Kendi söyleyemediklerini çocuğuna söyletti, yaşayamadıklarını, çocuğun istek malzemesi gibi gösterip manipülasyonlarına alet etti. Bunu nikah salonunda “eveeet” diye mutluluktan haykırdığı, erik dalında güle oynaya karşılıklı oynadığı o adama ya da ailesine karşı yaptı hem de. Tüm mutluluklarını sildi, aldığı hiçbir kararın arkasında durarak 100 kaplan gücünü kullanmadı. Sadece saldırdı ve ordusunu çocuklarından kurdu. Öleceklerini bile bile.
O yüzden ben kadınların zekasından korkarım ama annelerinkinden daha çok. Kompleks düşüncesini çocuğunu nesneleştirerek aktaran her anne katildir, ruh emicidir. Böyle devam ederse anneye “ana” diyemeyeceğiz, demesek ne olur sizce bir düşünün bunu…
Şimdi bu konu dikkatinizi çektiyse şunu da söyleyeceğim. Her etki mutlaka sonunda bir tepkiyi getirir. Babaların da annelere, annelik konusunda mükemmel derecede etkileri var hatta her iki tarafın ailelerinin de tabi ama ortaya çıkacak tepkinin gücü hakkında fikirleri yok sanki. Allah aşkına bir tartın, düşünün, benim görmezden geldiğim bir problem yarın nasıl olur da tüm toplumun ayaklarına balçık olur? Ben kaçtıkça kabuslarımdan kurtulur muyum yoksa onları daha da güçlendirir miyim? 100 kaplan diyorum dostum, bir anne 100 kaplana bedel… Ve senin çocuğun bir hamur gibi annesinin ellerinde şekil alıyor, lütfen ona iyi davran.
Sağlıklı bir nesilden bahsediyor herkes, bu nesil üzerindeki haklarımız onların bizdeki haklarından çok değil. Ana ya da baba olmak birkaç dakikaya bakacak kadar kolay ama bir ömür sorumluluğunu alacağımız bir yaratılış hadisesi. Ehliyetle alınmalı, bazı psikolojik testlerden geçilmeli ve başarısızlık ayyukaysa ehil bir usta elinde düzeltilmeli. Aksi halde duygularından emin olamayan, airbag misali patlamaya hazır, kısa süreli hafızası yitik bir insan topluluğu bırakacağız arkamızda.
Yüreği pamuk, gözü şükürle nemlenmiş, gülücüğü gülden kırmızı annelerimizi geri istiyorum ben. Yemek yapmasa da olur, evi temizlemese de, benimle benim yanımda olsun, beni kullanarak yaşamasın, beni yaşatsın ki ben de öf demeyeyim, ne ona ne kimseye…
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Ve o tehlikeli anneler içine kapanık kendi başına bir karar alamayan bireyler yetiştirmekten öteye geçemediler… Kendi yaşayamadıklarını göremediklerini çocuklarına yaşatmak için her şeyi en iyi olmasını sağlamak için her şeyi batırıp bıraktılar….