Her annenin içinde bambaşka bir kadın vardır, sizin görmediğiniz. O sakinlik abidesi kadın, düğünde bambaşka bir ruh haline girer ve birden bire göbek atmaya başlar. Arkadaşlarının yanında kahkahalar koparır, kendinden geçer... Komşu annelerle aralarında kurdukları grupta konuştukları konular da birbirinden farklıdır tabi... Sadece annelerin birbirlerini anlayabilecekleri o muhabbetlerle karşınızdayız efenim...
Ahh ahhh unutulur mu o komşu teyzeden annemizin getirdiği gün tabakları... Anne ve çetesi komşu teyzelerin kendi aralarında ayda bir yada daha sık düzenlediği altın günleri adeta bir kurtarıcı, bir kötü gün dostudur... O yüzden 'anlayamazsınız.' :)
Anneler dostu, kötü lekelerin düşmanı sarı bez, her daim imdada yetişir. Hatta annelerimiz bunlardan böyle bir kaç paket birden alır ki, yokluğu belli olmasın. Tabi siz anlayamazsınız... :)
Yerel olarak bu ad değişse de tüm anneler günün birinde, diş buğdayı ile komşular ile bir araya gelirdi. Bebeğin ilk dişinin çıkması kutlanırken, bir tepsiye bırakılan buğday, kalem vs. gibi eşyalardan birini seçtirilir ve kalem seçen bebek, 'Ayyy çalışkan olacak teyzeleriii!' diye sevilirdi. E tabi anlayamazsınız...
Tüm anne, anneanne hatta babaannelerin vazgeçilmez hobisi örgüyü öyle herkes yapamaz. Selanik, haroşe, lastik, iki ters bir düz çeşitleri ile kitleleri peşinden sürekleyen, dergilere kapak olan örgü; bir ata sporudur anneler için. :)
Anneler, annelerimiz.... Bizi ne sokağa salar, hadi saldı diyelim 'Ekmek al çoocuğum' diye ne rahat tutar, tutarsa da mutlaka ezan olmadan eve atar. :) Canımız annelerimiz bizi koruma içgüdüsüyle her ne kadar, 'Akşam ezanı olmadan eve gel!' dediyse de, biz nedenini çocukken hiç anlamadık...
Sabah o sürüklenerek kalkanlardan oluşan bir nesiliz biz... Tabi sabahın köründe midemize iki lokma girsin diye kahvaltıya kaldıran annelerimiz, başımızda saatlerce 'Kalk, kalk, kalk' diye söylenir, kalkınca da 'Kalktın mı?' diye sorar. Bunun diğer bir versiyonu eve gelindiğinde ise, 'Geldin mi?' sorusudur. :)
Her annenin olmazsa olması anne terliği ne ara bize gelip, sekip, tekrar nasıl annemize döndüğü anlayabilmiş değiliz, anlayamayız... :)
Sadece Türkiye'yle kalmayıp, Ortadoğu ve Arap dünyasını sallayan Türk dizileri, annelerimizi ağlamaktan kendinden geçirir... O dizilerin sürekli değişen saatleri ve günleri yüzünden kadıncağız bir türlü bulamaz en sonunda; ''Feriha'nın Suçu Ne?' miydi neydi onu aç bakim!' diye ültimatom alırsınız. :) E tabi bunu da hep beraber anlayamayız.
İstisnasız tipik bir annenin yaptığı beslenme alışkanlığıdır. Sabah komşu teyzeyle yürüyüş yapıp, akşam üstü 5 çayında kısırları, börekleri, kekleri götürüp sonrasında; 'Bu ara çok kilo aldım çoocuğum' diyebilir. Yoksa bu tatlı anneler nasıl olurdu? :)