Ankara'da Yaşayanların Bir An Önce Bu Şehri Terketmesi Gerektiğini Haykıran 20 Vahim Gerçek

Ülkemizin başkenti ve ikinci en büyük şehri olan Ankara, maalesef sırf varlığıyla bizlere bir mesaj veriyor: Bu şehirde yaşayanlara acilen Ankara'yı terketmeleri gerektiğini söyleyen vahim gerçekler, gözlerimizi farklı yerlere dikmemize neden oluyor. Yeşilsiz doğası, polis işgalinden kurtulamayan parkları, plansız yapılaşması ve iklimiyle, Ankara'nın size söyleyeceği tek bir şey var: Burayı terkedin!

İşte sizde Ankara'dan kaçma isteği uyandıracak gerçeklerden sadece bazıları;

1. Ankara'da 'ikinci sınıf vatandaş' olarak kabul edilen insanlar ne yazık ki 'ikinci sınıf' hizmet alıyor...

Engelli vatandaşlar, göçmenler, eşcinseller ve daha birçokları... Eğer ikinci sınıf vatandaş olarak nitelendiriliyorsanız, maalesef Ankara'da yaşamınıza devam etmek oldukça zor bir hal alıyor.

2. Nisan ayında dahi kar yağıyor bu gri kente...

Vahim gerçeklerden belki de en çarpıcısı bu... Ülkemizin sahil şeridinde çiçekler açarken, nehirler kar sularıyla dolup taşarken, insanlar şortlarıyla gezerken, Ankara'da yaşayanlar yağan kar ve ayaz ile mücadele etmek zorunda kalıyor.

3. Ankara'da öğrenciler okula gidebilmek için resmen acı çekiyor...

s669.photobucket.com

Özellikle farklı bir sisteme oturtulan yeni ulaşım hattı planlamasından sonra, üniversite öğrencilerinin okullarına gidebilmeleri oldukça zor bir hal almış durumda. 4 araç değiştirerek okuluna gitmeye çalışan ve günün en verimli saatlerini yollarda harcayan bir öğrenciden, nasıl bilim üretmesini bekleyebiliriz?

4. Ankara'da insan hayatı, böyle saçma çözümlere emanet edilmek zorunda kalınıyor.

Çünkü bu şehrin onlarca noktasında insan için tehlikeli olabilecek hatalar var ve hiç kimsenin bunları düzeltmekle ilgilendiği yok. Haliyle insanlar kendi çabalarıyla bir takım çözümler bulmaya çalışıyor... İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir şehirde kim yaşamak ister?

5. Ankara'da bir kenarına itilmiş insanlar yokluk içinde yaşamak zorunda bırakılıyor...

Tıpkı ülkemizin ve hatta dünyanın birçok yerinde olduğu gibi... Fakat 'her yerde böyle değil mi?' düşüncesine kapılarak bu durumu normalleştirmek, aslında yapılması gereken son şeydir.

6. Evinize dönebileceğiniz son otobüs saat 23.30'da...

Hatta bazı yerler için son otobüs saat 22.00'da dahi olabiliyor. Haliyle Ankara'da yaşıyorsanız ve arabanız yoksa, gece hayatı ve eğlence gibi şeyler hayatınızdan çıkıyor.

7. Ankara metrolarında kadın ile erkek yanyana oturamıyor...

Oturmak isteseler bile bunu yapamıyorlar çünkü bir toplum baskısı var. Eğer siz bir kadınsanız ve karşınızda iki yer boş ise; birisi başka bir kadının yanı ve diğeri bir erkeğin yanı ise; hiçbir şansınız yok, kadının yanına oturacaksınız. Aksini yaptığınız taktirde tüm bakışlar üzerinizde olacaktır. Bu kadar sığ görüşlü insanların olduğu bir şehirde kim yaşamak ister?

8. Dünyanın en çirkin yapılaşmalarından bir tanesi Ankara'da...

Plansız ve programsız yapılaşan Ankara, uzaktan bakıldığından sağa sola binaların serpiştirildiği bir çöplüğü andırıyor. İhalelerde işin içine giren eş-dost ilişkileri, rüşvetler ve çevre planlamasının geri plana itilmesi, bu şehri her geçen gün daha da çirkinleştiriyor.

9. Verdiğiniz vergiler bunun gibi gereksiz ve boş yapılara harcanıyor...

Paranızla 4. ve 5. maddedeki gibi şeylerin düzeltilmesini beklerken, karşınıza size hiç bir yararı olmayan ve üstüne üstlük görüntü kirliliği yapan bunun gibi yapılar çıkıyor. Özentilik ve aşağılık kompleksi ile oluşturulan bu yapılar, paranızı vermek isteyeceğiniz belki de son şeyler.

10. Resmi makam aracı konvoyların trafiği felç ettiği şehir: Ankara

Belki de sizi en çok rahatsız eden şeylerden bir tanesi de, resmi konvoyların bir vatandaş olarak sizden daha değerli görülmesi ve sırf bu yüzden işinize/okulunuza geç kalmanız. Durum böyle olunca insan kendini değersiz ve özgürlüğü kısıtlanmış bir canlı gibi hissetmeden duramıyor. Haliyle bir an önce Ankara'yı terketmek istiyorsunuz.

11. Ankara'da üniversite ormanları kesiliyor ve yerine yollar yapılıyor...

İnsanlar ne yaparsa yapsın, istedikleri kadar bağırsınlar ve dirensinler; hiç kimse bu düşüncesiz ve çıkarcı planlara engel olamıyor. Para hırsının bürüdüğü şehirleşme anlayışına, ne yazık ki, doğal ortamlar ve eğitim kurumları da mahkum düşüyor...

12. Dışarı çıktığınızda dünyanın en çirkin manzaralarıyla karşılaşıyorsunuz...

Ne olduğu belirsiz, neden orada olduğu müphem ve aslında hiçbir şeye hizmet etmeyen birbirinden çirkin 'şeyler' ile dolu Ankara'nın sokakları. Bu şehirden kaçmanız gerektiğini haykıran gerçeklerin başında bu geliyor belki de.

13. Kış aylarında güneş yüzünü göstermiyor Ankaralılara.

Gri bir hava, sisli ve soğuk sabahlar, ayazın çıktığı akşamlar... Ankara'nın size iklimsel olarak sunabileceği hiçbir şey yok, eğer donmaktan, dudaklarınızın kurumasından, buzlu yollarda düşüp yaralanmaktan ve karanlık gündüzlerden hoşlanmıyorsanız.

14. Yaz aylarında gelen kavurucu sıcaklarda, asfalta kırılmış yumurta misali pişiyorsunuz.

Ankara'nın yazları oldukça kurak. Yakıcı bir sıcağı olan bu şehirde, yaz aylarında gün saatlerinde dışarı çıkmak ölüm anlamına geliyor. İklimsel açıdan denge yok bu topraklarda. Ne kış ayları, ne de yaz ayları çekici.

15. Ve herkesin bir numaralı şikayeti: Ankara'da deniz yok.

Sadece 'yüzmek' değil mesele. Eğer öyle olsaydı, gider havuzda yüzer gelirdik. Fakat denizi olan bir şehirde yaşamış olanlar bilirler; denize uzun uzun bakıp, gökyüzü ile denizin kesiştiği noktayı görmek; sonsuzluğu hissetmek ve bir kapana kısılmışlık hissinden kurtulmak insana çok iyi geliyor. Ankara'da bu imkansız.

16. Metrosunda yağmur yağıyor Ankara'nın.

Bir kere değil, iki kere değil... Yapımına 15 yıl harcanan son metro hattı, ne dış etmenlerden korunaklı, ne de düzgün çalışan metrolara sahip. Ulaşım sisteminin değişmesiyle herkes bu hatta mahkum edildi ve saatte 20 km hızla giden bu hattı kullanmak zorunda bırakıldı. Maalesef bu hattı kullanmak zorunda olmak, insanın Ankara'dan kaçmak istemesine neden oluyor.

17. Ankara takım elbiseli memurların şehri.

Her yerde takım elbiseli memurlar görmekten sıkılıyorsunuz bu şehrin sokaklarında. Farklılık, çeşitlilik ve 'hayat doluluk' ne yazık ki yok. Tektipleşmiş ve asık suratlı insanlarla aynı şehirde yaşamak, bir süre sonra sizi de bu hale getiriyor.

18. Ankara musluklarından pis sular akıyor.

Elbette sular her gün bu şekilde görünmüyor fakat bir kere yaşandıktan sonra kendinize sormadan edemiyorsunuz: Bu su temiz mi? Çocuklarımız bu suyu kullanıyor, yediğimiz yiyecekler bu su ile yıkanıyor ve hatta kendimizi bile bu su ile temizliyoruz. Peki ne kadar güvendeyiz? Bilmiyoruz... Bu şüphe hali, Ankara'dan kaçmanız gerektiğini içten içe size söylüyor ve siz bu sese karşı koyamıyorsunuz.

19. Şehrin göbeğinde bulunan ve rahatça oturabileceğiniz tek park, polisler tarafından işgal edilmiş durumda.

Güvenpark'tan bahsediyoruz. Ne yazık ki bu park artık halka açık değil. Yalnızca parkın heykellerle dolu olan tarafını kullanabiliyoruz, o da metroya gitmek için, karşıya geçmek için... Ağaçların gölgesinde oturabileceğimiz ve hayhuydan uzak bir şekilde vakit geçirebileceğimiz taraf işgal edilmiş durumda. Bu baskıcı atmosfer Ankara'dan daha da nefret etmenize neden oluyor.

20. Çorak topraklar ve yeşilsiz bir manzara....

Sıcak yaz aylarında Ankara'da neden hiç sivrisinek olmadığını düşündünüz mü? Çünkü Ankara sineklerin bile içinde yaşamak istemediği, kuru ve yeşilsiz bir doğaya sahip. Gözün alabildiğince uzanan çıplak tepeler ve el dikimi olmayan neredeyse hiçbir ağacın yetişmediği bu topraklar, gökyüzünden bakınca Mars'ı andırıyor... Eğer bir doğa severseniz ve doğa ile iç içe yaşamayı arzuluyorsanız, o halde Ankara'yı terketmek için en geçerli neden sizin.

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı