Mekândan sabah çıkıyoruz zaten. Eve gelip müşterileri arıyoruz; “aşkım evdeyim”, “aşkım uyuyorum”,“aşkım çok yorgunum” şöyle böyle. Öğlen 3-4 gibi uyanıyoruz.
Akşam üstü kuaföre gidip biraz sohbet ediyoruz, birer bira içiyoruz. Herkes orada oturmuş, ilk içkilerini içiyor oluyorlar zaten. İçmeden kaynatamıyoruz. Kuaförle sohbet, muhabbet, dedikodu… Hazırlanıyoruz, sekiz buçuk gibi de mekâna gidiyoruz, sabaha kadar.
- Size bir içki ikram edilmek isteniyor, masaya davet ediliyorsunuz. Gidip gitmemek size mi bağlı, bütün akşam içki içmek bir süre sonra yormuyor mu, alkolsüz içecekler de içebiliyor musunuz?
Masaya bağlı, istemezsek gitmiyoruz ama ben genelde gidip 1-2 tane içiyorum. Genelde bira içerim, en hafifi o, onu fazla içebiliyorum. Sabahlara doğru sarhoş oluyorum tabii, sazcıyı bile gözüm görmüyor bazen. Çok içmemeyi tercih eden de oluyor tabii.
- Ne kadar kalıyorsunuz bir masada? Rahatsızlık verenler oluyordur muhakkak…
Bazen bir masada sabahladığımız oluyor, bazen mekânın bütün masalarına gittiğimiz oluyor. Önemli olan bize söyledikleri içki, masayı idare edebilmemiz. Yüzlük içki açıyorlar ve sabaha kadar otur diyorlar mesela… Bizim ruh halimize göre değişiyor. Dokunmaya çalışanlar, “sana âşık oldum” diyenler oluyor. Git işine dayı ya! O lafları söyleyip bana dokunabileceğini zannediyorlar. Ben de içkimi hızlıca içip kalkıyorum. İçtim sonuçta, bir şey diyemiyorlar.
- Pavyondan sonra takip edenler, rahatsızlık verenler oluyor mu, güvenliği nasıl sağlıyorsunuz?
Bugüne kadar beni takip eden olmadı. Arayanları kapatıyorum genelde. Âlemi bilenler böyle şeyler çok yapmıyor zaten. Kapının önünde taksiler oluyor. Mihriban şu arabaya bindi, diye şefler not alıyorlar. Dışarı çıkmadan, kameranın önünde paramızı veriyorlar, şefimiz bizi dışarı çıkarıp dışarıdaki nöbetçi şefe emanet ediyor. O da taksiye bindiriyor. Zaten mekânın taksi durağı var, direkt binip evlerimize gidiyoruz.
Ben bir güvenlik sorunu hissetmiyorum, biraz da insanın kendisiyle alakalı. Bazıları korkuyor tabii.
Onedio neyin peşindesiniz, insanlar işsiz, ekonomileri kötü, Şeytan’ın görevini mi üstlendiniz?
Ve buna rağmen iç işleri bakanlığı bu tip bir eğlenceye onay veriyor. gençlerin oturduğu cafeleri basıp kimlik sormayı asker kaçağı yakalamayı iyi bilirsiniz. Adamlar sarhoş edip gasp etmek için organize suç örgütü işletiyor ama vatandaş kendi isteyerek gidiyor diyip görmezden geliyorsunuz.
Ne saçma. böyle bir şey de insan nasıl eglenebilir tam keko işi bence.