Andy Show: Bir Gelecek Ütopyası, Ülkemiz İçin Ütopya Olabilir mi?

Geçenlerde Antalya’da harika bir gösteriye konuk oldum. Adı Andy Show. İnteraktif bir uzay yolculuğu. Çok iyi fikir. Ben ayrıca bir gelecek ütopyası izledim. Bu gösteriyi muhteşem kurgusu, zarafeti, teknolojinin olağanüstü imkanlarını görme fırsatı, sahne efektleri, felsefesi, sanatsal ayrıksılığı, benzersiz koreografisi, müzikleri, oyunculuğu ile size anlatabilirim. Muhteşem dekorasyonu, sıra dışı kostümleri ve 3D etkisiyle beni adeta gösterinin bir parçasıymış gibi hissettirmesinden söz edebilirim. Yıllardır “deneyim” yazan bir akademisyen olarak bu kısmı beni oldukça etkiledi. Aerial akrobasi için “cidden, biz ne izledik” diyebilirim.  Çok yüksek şeyler söyleyebilirim. Fütürist felsefe çalışan benim için fevkalade bir iş olmuş zaten o da ayrı bir kısmı işin.

Fakat ben başka bir noktadan bu gösteriye bakmak istiyorum. Ülkemizin çok ihtiyacı olan bir yerden bir açılım yapmak niyetindeyim.

Bu bir “yumuşak güç” yazısı olacak.  Çünkü ben bir yumuşak güç unsuru gördüm. Önemliydi çünkü gösterinin dünya prömiyeri ülkemizde gerçekleştirildi. Yani ülkemizde üretilen bir gösteri bu. Düşünsenize, The Lion King gibi, The Phantom of The Opera gibi, Le Miserables gibi, Mamma Mia gibi, Harry Potter ve Cursed Child gibi, Frozen ya da Alic gibi bir gösteri Türkiye’den çıkıyor. Dünya çapında yayılacak. Ya da daha ötesi olduğunu düşünün. Aynen “Londra Bölgesindeki Tiyatrolar Alanı” gibi bir alanın Antalya’da, İstanbul’da olduğunu hayal edin. Bölgenin, ülkemizin böyle markalaşatığını düşünün. Bu fevkalade olurdu.

Yıllardır konuştuğumuz ülkemizin bir numaralı gelir kalemi olan ve maalesef “her şey dahil sistemi” ve “charterlar” arasında sıkışan, ciroda yükseliş kaydetse de nitelikte çok daha iyi olabileceğimiz, buna potansiyelimizi, yolumuzun olduğu “bacasız” sanayisi turizmde beklediğimiz hareketler, bunlar aslında. Türkiye doğal güzellikleri ve tarihsel zenginlikleriyle turizm alanında önemli fırsatlara sahip. Küresel turizm piyasası içerisinde önemli bir oyuncu olma potansiyeli ancak içerikle gelişebilir, Andy Show gibi vizyonlarla gerçekleşir. Bu gösterinin oluş biçimi, arkasındaki vizyon, bunu yapmaya yönelik olan cesaret dikkat çekici.

O yüzden konuyu bu bağlamda ele almak istedim. Hadi Andy Show üzerinden yumuşak güç kavramına bakalım. Yumuşak güç ilk olarak medeniyettir. Bilinen en güçlü ikna biçimidir. Hangi filmleri çektiğin, olimpiyatlarda kaç madalya aldığındır. Ülke olarak ne kadar itibarlı olduğunun nişanesidir. Menşe markanın değeridir. Pasaportun itibarıdır. En önemli ekonomik değişkenlerdendir.  'Soft power',  İngilizce birebir 'yumuşak güç' anlamında kullanılsa bile burada anlatılmak istenen 'katı' ve 'sert' mefhumlarının zıttı olan 'yumuşak' olanın çok ötesidir. Ülkelerarası ve insanlararası etkileşimin iki farklı kutupsal boyutudur. İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkeler yıllardır bu konuya, lobicilik, propoganda, kamu diplomasisi, kültür anlamında yatırım yapar, kültür geliştirir. Bol bol turist ağırlar, kültürleri merak edilir. Son yillarda Güney Kore de K-Pop, filmleri, diziler, teknolojisi, Squid Game gibi içerikleriyle şaşırtıcı biçimde dikkat çekiyor. Önemini anladık, kavramı biraz dah aaçalım.

Malumunuz olduğu üzere “yumuşak güç” kavramı ilk kez Harvard Üniversitesi’nden Joseph Nye tarafından 1990’ların başında ortaya atılmıştı. Yumuşak güç kavramı, Joseph S. Nye’ın kendi ifadesi ile  'Liderliğe Zorunluluk: Amerikan Gücünün Değişen Doğası' adlı kitabında ve bu kitaptan üretilen “Yumuşak Güç” adlı makalesinde Nye, Amerikan gücünün dalgalandığı tartışmalarında ilişkin, ABD’nin sadece askerî ve ekonomik anlamda değil yumuşak gücünü ifade eden üçüncü bir boyutta da güçlü olduğuna işaret etmek için bu kavramı ortay aatmıştır.  Yumuşak güç, yalın anlamıyla bir ülkenin diğer ülkelerden istediklerini askeri güç ve ekonomik zorlamalar yerine, onları sosyal ve kültürel unsurlarıyla cezbederek alabilme yeteneğine işaret eder. Yumuşak gücü kullanmanın çok binbir yolu vardır.  ABD yıllardır Hollywood filmlerini ve yaratıcı endüstriler aracılığıyla ulusal, ekonomik ve siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye, onları meşrulaştırmayı ve kültürünü bütün dünyada hegomon kılmayı başardı. Yumuşak güç önemlidir. Bu güç, bir ülkenin medeniyete yaptığı katkının ifadesidir. 

Açıkça belirtmek lazım, Turizm de, doğası itibariyle bir ülkenin yumuşak gücünü artıracak, onu zenginleştirecek, çeşitlendirecek en önemli alanlardan birisidir. Belli ki, yumuşak güç kavramı dip toplamda ülkenizi ve toplumunuzu diğer ülkelere ve toplumlara ne kadar iyi tanıtıp, onları ne denli kolay etkileyebildiğinizle ilgilidir. Mesela İstanbul, Türkiye kadar büyük bir markadır. Antalya, Akdeniz kadar önemlidir. Meryem Ana Kilisesi, Mardin, Ayasofya… Naim Süleymanoğlu, Anadolu Efes… Önemlerini düşünsenize. O yüzden Andy Show bir bakış açısıdır. Bir sonraki ihtimalleri doğurmalıdır. Turizm dünyasına yeni bir soluk, anlam demekten kaçınmıyorum. Üstelik sadece bir gösteri de değil bu, yalpazesi geniş bir şey gördüm.

Andy Show: Çok boyutlu bir yapı

İngilizlerin Londra’yı adeta bir açık hava tiyatro alanına çevirdiği bir mantık vardır, bir felsefe. “Bir gösteri sadece bir gösteriden ibaret olamaz” derler. ANDY de çok boyutlu. Böyle bir felsefenin ardından koşulmuş. Cosmos Theatre'daki gösteride “Gösteride sanat, menüde gastronomi sanatı” düşünülmüş. Sahnede 50, sahne arkasında 275 kişiden oluşan  ANDY Show’un yaratıcısı ve yönetmeni, imza attığı şovlar, televizyon gösterileri, konserler ve müzik videolarıyla tanınan Igor Rudnik olmuş. Oldukça önemli bir yaratıcı Rudnik.

Elliden fazla kişinin yer aldığı sanatsal gösterinin yaratıcısı ve yönetmeni canlı showlar, TV serileri, kısa gösterileri, konserleri ve müzik videoları ile bilinen Igor Rudnik. Rudnik'in yaratıcığı ortağı ise Alexey Karpenko olmuş. Tabi gösterideki özgün müziklerin bestecisi Global Müzik Ödülleri adayı Ryan Otter’i de unutmamak lazım.Gösteride ilgimi çeken bir unsur da şu oldu. Michelin yıldızlı restoranlar şefleri Nicolas Maugard ve dünya çapında bilinen yiyecek ve içecek geliştiricisi Fabrice Canelle gösterinin anlamına uygun, sekanslara uygun, ritmine uygun yemekler yapıyorlar. Mesela ANDY uzay kapsülündeyken, menüde gelen yemek kapsül şeklindeki bir mantar, bir aperatif oluyor. Gösteri boyunca da devam ediyor bu. Hayli etkileyici. Böyle olunca da gastronomi, sanat ve teknolojinin bir arada olduğu hibrit bir gösteri çıkıyor ortaya.

Bitirirken: Değişmeliyiz, dönüşmeliyiz!

ANDY Show 20 Haziran’dan itibaren haftanın üç günü Cosmos Theathre’da gerçekleştiriliyor, izlemek isteyen için. Ekim sonuna kadar devam edecek. Fakat asıl benim yıllardır işaret ettiğim bir noktayı benim için açtı bu gösteri. Türkiye’de turizmi ekonomiye kısa dönemde döviz kazandıran bir sektör olarak gören bakış değişmeli. Turizm, Türkiye’nin yumuşak gücünün en baskın unsuru haline gelmeli. Bunun için Türkiye’nin turizm sektöründe daha üst basamaklara çıkması için uygulaması gereken ilave politikalara ihtiyaç var. Ve ayrıca müteşebbislerin “ilhamlarına ve sıra dışı düşüncelerine, girişimlerine ihtiyaç var”. Bunun için başka bir fikir şart.

Masalsı bir Anekdot: Başarabiliriz

Yapabiliriz diyorum, bazen başarabileceğimizi bazen başaramayacağımızı düşünürüz. Bu zihindeki bir şeydir. Baskın Fütürist felsefeci Aldous Huxley ne der: Aerodinamik yasalarına göre, o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki uçuyor... Uçabiliriz. Daha yükseklere…

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!