Analiz - Irak'ın Yeni Ortakları: Rusya Ve Çin

İSTANBUL (AA) -FATİH OĞUZHAN İPEK- 2003’te Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) doğrudan nüfuzu altına giren Irak, 2011’de ABD’nin askeri birliklerinin çoğunluğunun çekilmesinin ardından İran’ın da doğrudan nüfuzu altında kalmaya başladı. Irak’ta Saddam sonrası dönemde yönetime gelen hükümetler ABD-İran rekabetinden menfi yönde etkilendiler. Bu bağlamda, küresel düzeyde etkisini gösteren son hadise, ABD’nin Bağdat’ta Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Ketaib Hizbullah lideri Ebu Mehdi Mühendis’e yönelik suikastıydı. Buna karşılık, ABD-İran rekabetinin Irak üzerindeki etkilerini azaltmak ve Irak’ın ekonomik ve altyapısal gelişimini sürdürmek isteyen Irak hükümetleri Rusya ve Çin ile yakınlaşmaya başladı. Süleymani ve Mühendis suikastının akabinde Irak meclisinden yabancı askeri birliklerin ülkeden çıkmasını talep eden kararın çıkması üzerine ABD Başkanı Donald Trump’ın Irak’a yönelttiği ağır yaptırım tehdidi, Irak’a Çin ve Rusya ile ilişkilerinin önemini gösterdi. Dolayısıyla ABD ile yaşanan sorunlar ve ekonomik buhranlar Irak’ı Rusya ve Çin ile yakınlaşmaya itmiş durumda.

Irak’ın Rusya ile ilişkileri politika, güvenlik ve enerji alanında şekillenirken Çin ile ilişkileri ise enerji ve yeniden inşa çerçevesinde şekillenmiştir. Rusya Soğuk Savaş döneminde yakın işbirliği halinde olduğu Irak ile ilişkilerini, ABD işgali sonrasında, 2008 yılı itibarıyla geliştirmeye başlamıştır. Orta Doğu’da etkinlik kurmak isteyen Rusya, Suriye’nin yanında Irak’ta da nüfuz arayışında olmuştur. Enerji yatırımları üzerinden jeopolitik nüfuz elde eden Rusya, hava savunma sistemi ve uçak tedarikiyle de jeopolitik nüfuzunu tahkim etmektedir. Çin ise Irak’ta askeri angajman dışında, enerji sektöründen yeniden inşa çalışmalarına kadar büyük bir yatırımcı olarak yer edindi.

  • Rusya’nın Irak’ta artan nüfuzu

Rusya 2003’te Irak’ta Saddam Hüseyin’i deviren ABD öncülüğündeki işgale sert bir şekilde karşı çıkmıştı. Zira Saddam’ın devrilmesi Rusya’nın Irak’ta stratejik pozisyonunu kaybetmesine sebep olmuştu. Rusya nezdinde Irak, ABD öncülüğündeki uluslararası düzeni geri püskürtme konusunda önemli bir rol oynayan aktördü. 2008 yılına gelindiğinde Rusya Irak’ta etkisini artırmaya başlayarak ABD öncülüğündeki uluslararası düzende bir boşluk açtı. Bu anlamda ilk hamle olarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Irak’ın Saddam dönemindeki 12 milyar dolarlık borcunu 4 milyar dolarlık petrol anlaşması karşılığında sildi. 2012’de Rus enerji şirketleri Lukoil ve Gazprom Neft Kuzey Irak enerji pazarına girdiler. Dahası, Irak’taki Rus faaliyetleri 2014 yılından itibaren hız kazandı. Irak’ın DEAŞ ile mücadelede acil yardıma ihtiyaç duyduğu ve buna karşılık ABD’nin gerekli askeri yardımı tehir ettiği bir dönemde, Rusya kendini gösterdi. ABD DEAŞ’a karşı mücadele kampanyasını başlatsa da, Rusya’nın ilk baştaki desteği, Bağdat ve Erbil ile enerji sektöründe anlaşmalar yapmasına imkân verdi.

Bu anlamda Rusya’nın Irak’taki nüfuzunun ana sektörünün enerji olduğu söylenebilir. 2017 yılından sonra Rusya ile Irak arasında imzalanan enerji anlaşmaları stratejik bir işbirliğini ortaya çıkardı. Erbil-Bağdat arasında petrol ve diğer konular üzerinde anlaşmazlıklar devam ederken Rus enerji şirketi Rosneft, Erbil’e 3,5 milyar dolar borç vererek Bağdat’a karşı Erbil’in elini güçlendirdi. Ayrıca Rosneft Türkiye’ye giden petrol hattında büyük bir hisse satın aldı ve bu hatta paralel bir doğalgaz boru hattı inşa etmeyi taahhüt etti. Dolayısıyla enerji sektörü Rusya’nın önemli bir dış politika aracıdır. Rusya boru hattını salt kâr gütmekten ziyade, uzun vadeli jeopolitik çıkarlar için kontrol etme arzusunda. Diğer yandan Rusya’nın Irak’ın enerji kaynaklarına ilgisi Irak açısından da avantajlar içeriyor. 2019 itibariyle Irak enerji sektöründeki toplam Rus yatırımı 10 milyar doları aşmış durumda. Hatta Rus yetkililer Rus şirketlerinin yakın dönemde Irak’taki petrol ve doğalgaz projelerine en az 20 milyar dolar daha yatırım yapacaklarını açıkladılar. Rusya’nın Irak’taki yatırımları enerji sektörüyle sınırlı kalmadı; elektrik, tarım ve ulaşım sektörlerinde de Irak ile anlaşmalar imzalandı.

Rusya’nın Irak’taki etkinlik sahası ekonominin ötesine uzanıyor; siyasi alanda da iki ülke arasında yoğun bir temasın olduğu gözlemleniyor. 2019’da Irak ve Rusya arasında üst düzey devlet yetkililerinin de katıldığı 60 ziyaret gerçekleşti. Bunun yanında Irak Astana görüşmelerinde gözlemci devlet oldu. Öte yandan, askeri alanda DEAŞ ile mücadele kampanyası dahilinde, Rusya Irak’ı İran, Suriye ve Hizbullah eksenine çekmeye çalıştı. Rusya’nın çabaları 4+1 İttifakını (Rusya, Suriye, İran, Irak) meydana getirdi. 4+1 İttifakı üyeleri DEAŞ ile mücadelede istihbarat paylaşımı ve işbirliği yapmayı taahhüt ettiler. Bu bağlamda, İran ve Suriye’yi kapsayan istihbarat paylaşımı anlaşması çerçevesinde Bağdat’ta komuta merkezi kuruldu. Ancak 4+1 İttifakı işlevsiz kaldı.

Dahası, Rusya Irak’taki Şii aktörlerle irtibat kurmaya başladı. 2019’da Haşdi Şabi içindeki İran yanlısı Şii milisler Moskova’yı ziyaret ettiler. Bu ziyaret Rusya’nın çok taraflı ilişkiler kurmak istediğini gösteriyor. Zira Rusya bir yönüyle, İran yanlısı Şii milislerin kendi yatırımlarına zarar vermesini engellemek için, bu milislerle ilişkilerini sürdürmek istiyor. Moskova yönetimi Şii aktörlerle kurduğu güçlü bağlantılarının yanında, mezkûr aktörleri kapsayan diplomatik hamlelerini de artırdı. 2019’da hükümet karşıtı gösteriler başladığında bazı Batılı diplomatlar güvenlik kaygıları nedeniyle Irak’tan ayrılırken Rusya Büyükelçiliği açık kaldı. Rusya Irak’ta enerji ve güvenlik sektörlerinde sessiz bir biçimde nüfuz inşa etmekte ve ABD karşıtı güçlere destek vermekte. Süleymani ve Mühendis suikastı sonrasında, ABD-Irak ilişkilerinin sorunlu hale geldiği dönemde, Rusya Irak’a askeri destek verme teklifinde bulundu. Örneğin Rusya, keşif uçağına ihtiyacı olan Irak’a bu uçakları vermeyi teklif etti.

Rusya ile Irak arasındaki askeri ilişkiler sadece uçak teminiyle de sınırlı kalmadı. Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Muhammed Rıza Haydar, ABD’nin Irak hava sahasını korumaması halinde, Irak’ın Rus füze savunma sistemleri almayı düşündüğünü açıkladı. ABD’nin Süleymani ve Mühendis’e yönelik hava saldırısının ardından Irak’ın Rusya’dan S-400 alma niyetini beyan etmesi üzerine ABD yaptırım tehdidinde bulundu. Fakat ABD’nin Irak’a hava savunma sistemi kurmakta yardım etmemesi Irak’ı S-400 almaya sevk edebilir. Söz konusu durum Rusya’nın Irak sahasındaki gücünü artıracaktır. Ayrıca 2021’de yapılması planlanan erken seçimlerde İran yanlısı grupların daha fazla sandalye kazanması da Rusya’nın etkisini artırmasına imkân verecektir.

  • Irak’ta Çin’i bekleyen jeopolitik kazanımlar

Irak’ta onlarca yıldır vuku bulan savaş, yaptırımlar ve mezhep çatışması Çin’in Irak sahasında siyasi, askeri ve ekonomik anlamda etkin olmasını engelledi. Çin ABD işgalinden 2007 yılına kadar, ABD ve diğer Batılı şirketlerin ihaleler üzerindeki tekeli ve iç savaş nedeniyle, Irak’ın yeniden inşasında kendine yer bulamadı. Fakat Irak’ın altyapı ihtiyacı kendine alan açmak isteyen Çin’e aradığı fırsatı sundu. Bu anlamda Çin Irak’a sağlık ve eğitim sektöründe kullanılmak üzere 6,5 milyon dolar hibe etti ve Irak’ın 8,5 milyar dolarlık borcunu sildi. 2008-2010 arasında Çin ulusal petrol şirketleri Irak’ta büyük petrol sahalarını geliştirmek için diğer ülkelerin petrol şirketleriyle ortak ihaleler almaya başladılar. 2011’de, Irak Başbakanı Nuri el-Maliki döneminde iki ülke arasında imzalanan anlaşma, Çin’in Irak’ın yeniden inşasına yardım etmesine ve enerji sektöründe işbirliğini genişletmesine imkân verdi. 2013 yılına gelindiğinde Çin Irak’ta petrol sektöründe en büyük yabancı yatırımcı olan Rusya’nın yerini aldı. 2014’te DEAŞ’ın yükselişe geçtiği dönemde, Çin Irak’ın ürettiği petrolün yarısına yakınını ithal eder konuma yükseldi. Bununla birlikte Çin Irak’ın DEAŞ ile mücadelesine de sınırlı da olsa yardımda bulundu. Irak hükümetinin daha fazla yardımda bulunma çağrılarının aksine, Çin sınırlı düzeyde personele eğitim verdi ve 10 milyon dolarlık insani yardımda bulundu. Bu durum Çin’in askeri angajmanlardan kaçınma ve ekonomik anlaşmaları çeşitlendirme stratejisinden kaynaklanıyor.

2015’te Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin Çin’e ziyareti, Irak ile Çin arasındaki ilişkileri “stratejik ortaklık” seviyesine çıkardı. İki ülke ham petrol ticareti, petrol-doğalgaz keşfi, çıkarılması ve nakil tesislerinin inşası için uzun vadeli işbirliği kurmayı taahhüt ettiler. DEAŞ ile mücadele Çin’in Irak’la enerji işbirliğine zarar vermedi. Ancak ilişkilerin genişleme sürecinde belirsizliği hâkim kıldı. Bununla birlikte, 2018 yılının başından bu yana işbirliği sürecinin temposu hızlandı. 2018’de Çin’in özel petrol şirketlerine Irak’ın güneyindeki petrol sahalarında 25 yıl kadar uzun süreli petrol çıkarma ve işleme ihaleleri verildi. 2018’de Çin Irak ile ticaret hacmini 30 milyar doların üstüne çıkartarak Irak’ın birinci ticari ortağı haline geldi ve böylelikle Hindistan’ın yerini aldı. Irak ile Çin arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirme çabaları Adil Abdülmehdi’nin başbakanlığı döneminde de devam etti. 2019’da Irak ile Çin arasında imzalanan bir dizi anlaşmadan biri, 20 yıl boyunca Irak’ın Çin’e aylık 3 milyon varil petrol ihracatı karşılığında, Çin’in Irak’ın muhtelif vilayetlerinde altyapı projelerini yürütmesini içeriyor. Son imzalanan anlaşmalar henüz Irak meclisinin onayından geçerek yürürlüğe girmese de, halihazırda Çin Irak’ın en önemli ticaret ortağı ve Irak Çin’in dördüncü en büyük petrol tedarikçisidir. Son on yılda Irak’ta enerji sektöründe büyük kazanımlar sağlayan Çin’in Rusya’ya kıyasla daha düşük petrol gümrük vergileri uygulaması, Irak’ta Çin yatırımlarını daha cazip hale getiriyor. Ayrıca Irak 2013 yılında Çin tarafından ilan edilen Kuşak ve Yol Girişimi’nin de bir parçası. Kuşak ve Yol Girişimi Çin’in Irak’taki nüfuzunu artırmasına yardım ediyor. Petrol karşılığı yeniden inşa stratejisi çerçevesinde, Çin Irak’ta yeniden inşa çalışmalarını jeopolitik kazanımlara tahvil edebilir.

  • ABD’ye alternatif mi?

Irak’ta geçen yıl başlayan hükümet karşıtı gösteriler neticesinde yeni kurulan Mustafa Kazımi hükümeti göstericilerin talepleri arasında yer alan kamu hizmeti yetersizliği ve işsizlik sorunlarını çözmeye çalışmakta. ABD-İran rekabetinin uzantısı olarak, İran yanlısı Şii milislerin Irak’ta ABD’nin askeri üslerini ve büyükelçiliğini hedef almaları Kazımi hükümetini zor durumda bıraktı. ABD’nin milislerin saldırılarının devam etmesi durumunda Irak Büyükelçiliğini kapatacağını açıklamasının ardından, İran yanlısı Şii milis grup Ketaib Hizbullah, saldırılara ancak ABD askerlerinin tamamının çekilmesi durumunda son vereceğini açıkladı. Dolayısıyla, DEAŞ sonrası dönemde Şii milislerin devlet kontrolü dışında hareket etmesi, Irak güvenlik sektörünün eksikliğine işaret ediyor. Irak güvenlik sektörü reformuna ihtiyaç duyuyor. Irak’ın güvenliğini tesis etmek ve ekonomisini güçlendirmek için küresel ve bölgesel aktörlerle işbirliklerini çeşitlendirmesi gerekiyor. Bu minvalde, Kazımi hükümeti Irak’ın güvenliğini ve ekonomisini düzeltmenin bir yolu olarak dengeli dış politikaya yöneldi. Bu bağlamda, Kazımi hükümeti son dönemde yoğun diplomasi adımları attı. Son 10 yıldır ABD-İran rekabeti arasında bocalayan Irak’ın Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmesi, Irak’taki ABD-İran rekabetinin bir sonucu olarak okunabilir. Irak’ın Rusya ve Çin’le ilişkilerini geliştirmesi, ABD ile başlattığı Stratejik Diyalog görüşmelerine bir alternatif teşkil etmiyor. Bu daha ziyade, dengeli bir dış politika arayışında çok taraflı ilişkileri sürdürme yönelimi olarak okunabilir.

[Fatih Oğuzhan İpek Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nde lisansüstü eğitimine devam etmektedir]

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı