Tıbba bitkilerle yeni bir yorum katmak olarak da nitelendirebildiğimiz bu olay özellikle Anadolu'da hala var olurken, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere tavsiye edilen ot karışımları o kadar popüler oldu ki aktarlarda bile satılıyor!
Peki, nedir bu kocakarı ilacının asıl çıkış noktası?
Haritada da gördüğünüz üzere M.Ö. 3400'lü yıllarda şu an Dalaman olarak bilinen yerleşim yerine yakın bir noktada yaşayan Karia Uygarlığı, kocakarı ilacı deyişinin çıkış noktası!
Rivayete göre bir gün Karia sarayının bahçesinde çığlık duyulur. Karia kralının kızı bölgenin en zehirli yılanı tarafından sokulmuştur. 1,5 metre boyunda, kurşuni renkli engerek tarafından sokulan genç kız acı içinde yerde debelenmektedir.
Yüzü moraran ve ateşi yükselen Karia prensesi için tüm hekimler bir araya gelse de maalesef bir çare bulamazlar ve krala kızının öleceğini söylerler.
Tüm halk tapınaklarda dua ederken, dışarıdan bir haber geldi ve bir balıkçı Karia prensesinin hayatını kurtarabileceğini söyledi! Kral tarafından derhal içeri alınan balıkçı, boynundaki meşin keseden tahta bir kutu çıkardı, içindeki merhemi genç kızın tüm bedenine sürdü.
Krala kızının ölmeyeceğini ve şişliklerinin inerek ertesi gün eski sağlığına kavuşacağını söyleyen balıkçı, yosun ve endemik otlardan yaptığı bu karışımı dedesinden öğrendiğini ve zehirli balıklar soktuğunda kullandıklarını belirtti.
Karia kralı tarafından saraya yerleştirilen balıkçı, saraydaki hekimlerle tanıştırıldı ve bölgede yer alan tüm dağ, taş ve ormanlar aranarak bulunan tüm ağaç, yosun ve otlarla ilaçlar yapılmaya başlandı.
Rivayete göre ilk bilimsel farmakoloji merkezinin Anadolu’da kurulmasının nedeni, Karia kralının kızını kurtaran bu balıkçıdır.
Gerçekten çok ilginç değil mi?