Anadolu öylesine geniş ki bir ucundan bir ucuna insanlar gibi sözler de değişiyor.
Anlamını pek bilmediğimiz sözler de buna dahil tabii ki...
Şimdi gelin bu tabirlere ve anlamlarına şöyle bir göz atalım.
Anadolu öylesine geniş ki bir ucundan bir ucuna insanlar gibi sözler de değişiyor.
Anlamını pek bilmediğimiz sözler de buna dahil tabii ki...
Şimdi gelin bu tabirlere ve anlamlarına şöyle bir göz atalım.
Yemek yerken ipin ucunu kaçırıp fenalık geçirmeye başlayan, mide kapasitesinin iki kat üzerine çıkmış insanlar için kullanılan kelime.
Lök gibi oturduğu yere konan ve koltuklardan kalkamayan teyzelerin birbirlerine pislik atmak için kullandıkları tabir.
Hatta bir de bunun ''Ayşe, valla davul gibi olmuşsun!'' versiyonu da mevcuttur.
Yorgunluktan yamulmuş insanların son nefesini verirken kullandığı cümle:
-Kız Halime! Bağrım yapıştı bir su verele!
Her çıkan gelinin yengesi damada ilk gecenin stresini alacak şekilde iş öğretmeyi kendine şiar edinmiş kadındır. Geline olan bu büyük yardımından dolayı mesleğini de yıllarca sürdürme imkanı sağlar.
Ege tarafında pek söylenir.
''Soykası Batasıca!'' diye de bilinen bu söz çocuğundan yılmış annelerin balataları sıyırıp oklavayla çocuğun peşinden koştururken söylediği sözdür.
Yangından mal kaçırır gibi yiyen insanlar için söylenir. Gübür burada ''çöp'' ya da ''çöplük'' anlamına gelir.
Ortalığı silip süpüren bu vatandaş, bir de üstüne geğirip ''Estağfurulah!'' diyorsa bu iş tamamdır.
Birisinin yerine ölmek anlamında kullanılan cümle genç ve fit erkeğe göz dikmiş yaşlı teyzelerin pek bir kullandığı sözdür.
Ortada topaç misali dönen çocuklar için anne babaların cinnet evresine gelmeden biraz önceki sözleridir.
Genelde Adana ve çevresinde kullanılan bu tabir başkalarına yaranmaya çalışan insanımsılar için ifade edilir.
- Niye sarkıttın suratını hoşşik!
Bir şeyin suyunu çıkarmak anlamında kullanılır. Gelengi yerde olan bir su giderine verilen isimdir. Suyu fazla döküldüğünde taştığından çok yiyen insanların orta yerinden çatlama ihtimaline karşı söylenir.
Genelde Karadenizli veya Ankara'nın yerlisi olan teyzelerin sinirlenince gözünün görmediği bir anda herkese söylediği kelime. Anlamı ise henüz kurumamış at pisliği demek.
Kalabalığın da etkisiyle nemin yarı yarıya olması, uyuyan çocuklara özenilen anların olduğu durumunda söylenir. Cümbür kelimesi ''cumhur'' anlamına da gelir.
Öküzlerin kendi etrafında dolana dolana, ipine dolaşıp olduğu yere ıhmasından dolayı söylenen söz.
İnsanlar bunu yorulup yerinden kalkamadıklarında söylerler.
İşkilli büzük zıngırdar lafına bile konu olan dingildek, hafif meşrep, disko barların sevgilisi erkekler için söylenir.
Ahşap olan kirişteğin dönüp dolaşıp tam ters yönde çakılmasından alıntı bir sözdür.
Doğru anlamına gelen döleğin kullanılabilecek en güzel halidir bu.
Bu lafın devamında sinirini alamayan şahıs ''Bunun eline çamaşır tokmağını verecen! Dövdürecen tüm çamaşırları!'' da diyebilir.
''Na ha inşallah vurgunun yiğin gelsin sıpa!'' cümlesinden nasıl bir anlama geleceği tahmin edilebilecek söz.
Vurgun ''yorgan'', yiğin ise ''kısa'' anlamına gelir.
-Abe kapçık ağızlı!
Duymayan pek kalmamıştır herhalde.
Ay çiçeği iki ucu açık kalacak biçimde yanar. Buna ''kapçık'' denir. Bu yüzden çok konuşan insanlara bu söz kullanılır.
Halk dilinde ''gözetlemek'' anlamına gelen ve genelde Giresun'da kullanılan kelime.
Röntgenlemek yerine kullanılsa belki de amacına daha uygun bir kelime olur.
İzzet Altınmeşe'nin müdavim düet sanatçısı Belkıs Akkale ile birlikte söylediği güzel türküsü ''Hak hak hakırdama'' sözüne de işlemiştir.
Çok gülmek ya da birini görünce coşmak anlamlarına da gelir.
Deveye kırıt demenin saçmalığı mı yoksa kıvırtınca çadır deviren devenin adrenalininin mi araştırılması gerektiği büyük bir sorunsaldır.
Kafadaki tahtaların eksik değil doğuştan var olmadığı veya zorla tüm tahtaları kafalarından söktüren insanlar için kullanılır.
Bunun işsiz bakkal için olan versiyonu da vardır ki tam kıyamet olur burada söylersek.
Neyse biz yine terbiyemizi koruyoruz efendim.