Oyunculuğu ile baş tacım olan Aslıhan Gürbüz, hayat verdiği Zeynep karakteri ile ne istediğini bilmeyen, bildiğini de içine gömen bir kadının eş kimliğinde evliliği için, anne kimliğinde çocuğu için taşıyabileceği riskleri şahane canlandırıyor. Toplumda bolca örneğini gördüğümüz bu durum dizide yazarın dikkat çektiği ve elbette eleştirdiği önemli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.
“Geçmiş sadece bir parti teması değil benim için Ahu! Misket atıp, ip atlayıp yüzleşemezsiniz geçmişle.” / Çocuk Metin
Çocuk oyuncuların bu dizide yıldızlaştığını söylemeliyim. Metin’in 5 yaş halini canlandıran Rezdar Taştan ile sevdiği kız Ahu rolündeki Kayra Orta’nın 3. bölüm başındaki diyalogları nice yetişkin oyuncunun altından kalkamayacağı zorlukta diyebilirim. Yaklaşık 7 dakika boyunca süren, sıklıkla akışkan teknikle çekilmiş, içindeki boşluğu dolduramayan Metin ile dışarda hayat var diyen, o boşluğun içinde boğulmaktansa 80’ler partisi vermeyi tercih eden Ahu’nun bu “büyümüş de küçülmüş insan” diyalogları, günümüzde karamsarlarla iyimserlerin, içedönüklerle dışadönüklerin ya da bedbahtlarla neşelilerin atışmasıydı adeta. Hayranlıkla izledim.
“Gel sen beni dinle. Sen de bir seçim yap. Bir hikâye yarat kendine. Bul bir mücadele. Savaş bir ömür. Geber git!” / Cenin Kudret
Bu repliğin açılımını yaparsam dizinin en can alıcı sahnelerinden biri hakkında spoiler vermiş olacağım. O yüzden sadece bir “teaser” olarak yer verip, yorumu size bırakayım. Ancak şunu söyleyebilirim: Kuvvetli Bir Alkış’ı izlerken; yukarıdaki bu cümlenin yüklerine daha henüz ana rahmindeyken savaş açmış, “normal seviyede bir anormal” dahi olamayan Metin’den; beklentilerle dolu yaşamında her şeyi içine atarak kendini kandırmayı başarmış, teselliyi ömür boyu meditasyon yaparak arayan Zeynep’ten; toplumun dayattığı “baba” çerçevesi içinde kalıp, hatalarıyla yüzleşmekten, hislerinde derinleşmekten korkan Mehmet’ten parçalar bulacaksınız hepiniz kendi benliğinizde, bahse girerim.
Ezcümle;
Alegoriye, metaforlara, felsefeye ilgisi olmayanlar, -günümüzde yaygın bir alışkanlık olarak- düşünmeye üşenenler için “absürt bir komedimsi deneme” olarak görülebilecek bu yapım, yaşamı her daim sorgulayanlar için bir “hazine” olabilir. Diziyi yorumlamak için yürek yemiş olmak bile gerekebilir :) Ama parmaklarım durmuyor. Hatta daha önce Azizler, Bir Başkadır, Cici gibi yapımlarla hayranlığımızı kazanan, bu eserde de yazar, yönetmen ve yapımcı olarak karşımıza çıkan Berkun Oya’yı, keskin nişancılığı ile doğru oyuncu hedefini on ikiden vurmasından ve 150 dakikaya sıkıştırılmış bu kavramlar şöleninden dolayı kuvvetli bir şekilde alkışlıyorum. Gerçekten sıra dışı bir eser Kuvvetli Bir Alkış.
Öznot: Dizinin potansiyel tek sıkıntısı; neredeyse hayatın detaylarına dair yapılabilecek tüm eleştirileri bir diziye toplamış olmasından ve üzerine düşünülecek kavramların, sorgulanacak, yeniden hatırlanacak meselelerin çokluğundan ötürü konuların birbirine karışıp, bazılarının güme gitmesi olabilir. İnsanız neticede, bu kadar yüklenmese miydi bize acaba dedirtiyor yani :)
Instagram
Web
Linkedln
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio