Türk ve Faslı göçmenlerin 'en savunmasız oldukları yerler', 'dışardan gelen müdahalelere nasıl tepki verdikleri' ve 'onlara en etkin ulaşma yöntemleri' araştırıldı.
Araştırma raporunun davranışı etkileyen koşullar bölümünde, göçmen gruplar için 'askeri yöntemlerin uygulanabileceği' önerisi yer alıyor.
Projeyi Destekleyen ve Desteklemeyenler İkiye Bölünmüş Durumda
Antropolog Paul Mutsaers, projeye tepki gösteriyor. Mutsaers, Hollanda polisinin ırk ayrımcılığı yaptığını belgeleyen bir isim. Ona göre bu proje batılı olmayan göçmenlere karşı, 'telkin ve yönlendirme' amacı güdüyor.
Askeri Etik öğretim üyesi Desiree Verweij de projeyi eleştiriyor. 'Düzeni bu şekilde saplayan bir polisi kimse istemez' diyor.
Projenin başındaki isim, polis başmüfettişi Carolien Dijkstra ise, 'fişleme' iddialarına karşı çıkıyor. Projenin, toplum içindeki farklı gruplarla daha iyi iletişim kurulmasını sağladığını savunuyor. Polisin görevlerinden birinin de suçu önlemek olduğunu söyleyen Dijkstra, bunun da halkla birlikte yapılabileceğini belirtiyor. Askerlerin de projede yer almasını şu sözlerle savunuyor: 'Askerlerin olmasının güzel tarafı onların nötr kalmaya alışkın olmaları. Asker bu alanda bir yol haritası da geliştirmiş. Bir tankla bilmediğin yabancı bir bölgeye giriyorsun, buradaki kültürel kodları da önceden bilmen gerekir. Halkın da sana yardım etmesini istersin.”
Amsterdam polisine göre proje başarılı oldu. Bu nedenle, etnik köken konusundaki çalışmalar için 8 yeni memur ve onları eğitecek 3 uzman işe alınacak.