Amerikan İç Savaşı'na ve Tarihe İz Bırakan 7 General

Amerikan İç Savaşı, savaş tarihinin en önemli alanlarından biridir. Modern savaş taktiklerine geçiş sürecinin tipik bir örneği olan bu savaşta, güneyliler ile kuzeyliler savaşmış, propaganda, üretim kapasitesi, iş gücü gibi etmenlerin savaşın kaderini tayin edici özelliğinin arttığı ilk defa oldukça önemli bir savaşta görülmüştür.

Bu çalışmada, Amerikan İç Savaşı'ndan bazı simaları tanıyacaksınız. Aralarında kahramanlığı ile ün salanlar da var, oldukça ilginç bir kariyere sahip olanlar da. 

Meraklısı için Sid Meier's Gettysburg, klasik denebilecek, eskimeyen bir bilgisayar oyunu.

Dememek olmaz tabii: The South Shall Rise Again!

Thomas "Stonewall" Jackson

Adı Thomas Jackson, 'stonewall' lakabı. Birinci Bull Run savaşında mevkiini terketmemesi ve kuzeylileri durdurmasıyla Stonewall (taşduvar, sur) lakabını almış, ayrıca komutasındaki tugay da 'stonewall brigade' olarak anılmaya başlanmıştır.

Yazıktır ki, dost ateşiyle, yanlışlıkla vurulmuş ve ölmüştür. Son sözleri: 'let us cross over the river, and rest under the shade of the trees' (ırmağı geçelim ve ağaçların gölgesi altında istirahat edelim demek. Muhtemelen ölüler ırmağı mitine gönderme var.) olmuş, bir kaynağa göre.

Amerikan İç Savaşı meraklıları için, 'Stonewall yaşasa ve misalen Gettysburg Savaşı'na (İç savaşın kaderini tayin eden, güneylilerin yenildiği muharebe) katılsaydı, savaşın gidişatı nasıl olurdu' sorusu oldukça yaygın ilgi çeker.

Amerikan İç Savaşı'nın en yiğit, en kahraman generali odur diyebiliriz. 

Stonewall'a gönderme yapan bir Güneyli şarkısı için: Johnny Rebel - The South Will Rise Again

Robert E. Lee

General Pickett'in, hakkında

'That old man... Gad my division massacred at Gettysburg!' (O yaşlı adam... Tümenimi Gettysburg'da katlettirdi!) dediği adam, Güney ordularının başkomutanı. General Longstreet'in komutasındaki general Pickett'e Gettsyburg savaşında öyle bir saldırı emri verilmiştir ki, hakim bir tepede konuşlanmış kuzeylilere, üstelik yukarı doğru giden yol çalılıklar ve kayalıklarla kaplıyken, 3 kuzeyliye bir güneyli düşüyorken, Pickett saldırmak zorunda bırakılmıştır. Neticede bütün bir tümen yok olmuştur. Rivayete göre, kuzeyliler önce zafer çığlıkları ve 'Fredericksburg!' diye, Fredericksburg'da uğradıkları yenilginin intikamını aldıklarını ima eden naralar atarlarken, güneylilerin resmen sadece ölsünler diye gönderildiklerini anlayıp, zafer çığlığı atmayı bırakmışlar.

Ancak genel olarak baktığımızda General Lee zaten bu savaşa itilmiş bir adamdır. Sırf şerefi uğruna, kuzeydeki görevini tekliflere rağmen bırakıp Güney ordusuna katılmıştır. Ve bir süre sonra sanırım başlarda kendisine güneyin bütün dezavantajlarına rağmen büyük başarılar getiren mantığını bırakıp, duygularının esiri olmuştur.

Francis Channing Barlow

Kuzeyli Komutan. Almanlıktan aldığım tadı hiç bir şeyden alamadığım için; Leopold von Gilsa'ya artistlik yapmış olmasından ötürü hiç sevmediğim tüysüz bir kül yutmaz tavırlı gıcıktır kendileri. Ancak Barlow'u ilginç kılan kariyeridir: savaşa gönüllü bir er olarak başlayıp, terfilerle general olarak bitirmiştir.

Er olarak başlayıp general olmak, ne diyebilir ki insan?

Alexander Hays

Kuzeyli komutan. Ölçüp biçen, strateji kuran komutanlarla dalga geçmesi ve savaşı hilesiz, hurdasız, hatta eğlenceli bir gösteri olarak görmesiyle ünlüdür. (ünlü bir sözü: 'We are tired of scientific leaders and regard strategy as it is called-a humbug. Next thing to cowardice. What we want is a leader who will go ahead.') Savaşta öldürülmüştür. Kuzeyliler arasında eski usul savaş severlerin saygı duyabileceği ender adamlardandır.

Daha sonra başkanlığa oynayan kuzeylilerin en büyük komutanı U. S. Grant kendisinin mezarını ziyaret ettiğinde ağlamıştır.

George Pickett

Meşhur 'Pickett Hücumu'na adını veren Güneyli komutan. Bu hücumdan sonra Güney Gettysburg muharebesini kaybetmiş, İç Savaş Güney'in lehine dönmüştür.

Bu talihsiz hücumu anlatacak olursak;

Savaşın daha önceki hataları yüzünden yapılmış bir saldırıdır öncelikle onu söyleyelim. Vaktiyle, Yankee kuvvetleri adamakıllı yerleşmemişken, Güney savaşın ilk çarpışmalarını kazanmışken, stratejik bir önemi olan Kabristan Tepesi (cemetery hill), Lee'nin 'eğer mümkünse alın' emrine uyulup Richard Ewell tarafından alınsaydı, gerek kalmayacaktı bu felakete. General Ewell iyi bir askerdir ama nedense bu emri yerine getirmemiş, Yankeelere zaman kazandırmıştır. Yankeeler de, Gettysburg civarında, Kabristan Sırtı (cemetery ridge) ve kabristan tepesinde muhkem mevkiler oluşturmuşlar ve konumlarını üç gün süren sert muharebelerde muhafaza etmişlerdir, böylelikle güneyliler yenilmiş ve saldırıdan ricate dönmüşlerdir. 

Bu hücum, General Lee'nin en büyük kumarıdır, şayet başarılı olsa idi, kuzey cephesi yarılmış olacak, güneyliler için büyük bir fırsat ortaya çıkacaktı ki, Lee'nin planı bir an evvel Washington'u almak ya da mümkünse tehdit etmek, mühimmat, teknoloji ve asker sayısı bakımından avantajlı olan kuzeyi acilen barışa zorlamaktı.

Lee o zamana dek sayıca az olduğu bir çok savaşı kazanmıştır, yine kazanacağına dair ümitlidir ancak, güneyli generallerin hataları ve bu defa kuzeyin adam gibi yönetilmesi, güneyin sonunu getirmiştir.

Şimdi ben tutup bütün hücum sürecini anlatmak olmaz. Sadece şunu söyleyelim, güneyliler gerçekten kahramanca bir hücum gerçekleştirmiştir: Oran neredeyse 1'e 3ken, yüksek bir mevkideki düşmana, üstelik arazi taşlık ve ağaçlıkken bir saldırı gerçekleştirmek, üstelik ağır topçu ve tüfek atışı altında, her babayiğidin harcı değildir. Ancak kabul etmek gerekir ki, böyle bir saldırıya kalkışan generaller de, erler ne kadar kahraman olursa olsun, salaktırlar. 

Hücum öncesinde, general Longstreet, ki kendisinin kolordusu bu saldırıyı gerçekleştirmiştir, şöyle demiş:

'I do not want to make this charge. I do not see how it can succeed. I would not make it now but that general Lee has ordered it and expects it.'

(bu hücumu gerçekleştirmek istemiyorum. nasıl başarıya ulaşacağını anlamıyorum. ben olsam yapmazdım ama general Lee emir verdi ve yapılmasını istiyor.)

Ki, savaş sonrasında general Longstreet, güneyliler tarafından sahip çıkılmayan tek general olmuştur, suçu hep başkalarına attı, sıyrılmaya çalıştı ve savaş sonrası silah arkadaşlarını çok eleştirdi diye, ekleyelim.

Hücumun önderi, Longstreet komutasındaki General Pickett'in tümenidir. Pickett'in savaş sonunda general lee için dediklerini daha önce belirtmiştik.

Longstreet, her ne kadar savaş sonrasında 'ben istemiyodum savaşmayı' falan dese de, savaş öncesinde, çok hevesli olmasa da, kolordusunun başında görevini yapan adam pozisyonundadır:

'Up, men, and to your posts! Don't forget today that you are from old Virginia.'

(Kalkın beyler, yerlerinize! Bugün, eski Virginia'dan olduğunuzu unutmayın!)

Ve son olarak Charles Blackford ne demiş bakın:

'They vastly outnumbered us, and though our men made a charge which will be the theme of the poets, painters, and historians of all ages, they could not maintain the enemy's lines much less capture them.'

(Sayıları bizden epeyce fazlaydı ve adamlarımız bütün çağların şairlerine, ressamlarına ve tarihçilerine tema olacak bir hücum gerçekleştirmişse de, bırakın mevzileri almayı, düşman hatlarına denk bir hat dahi oluşturamıyorlardı.)

J. E. B. Stuart

Güneyli süvari komutanı. Savaş boyunca çok önemli işler yapmış, biraz da 'propaganda'nın ilk örneklerini göreceğimiz uygulamalarla bir 'modern zaman şövalyesi' olarak pazarlanmış ve sembol haline gelmiştir. Tarihin ilk askeri propaganda figürlerindendir diyebiliriz. (Daha sonra İttihat ve Terakki ile Nazi partisi bu tarz kahramanları özellikle propaganda etmek suretiyle psikolojik işlevler yükleyerek kullanacaklardır.) İsmi her zaman Jeb Stuart diye yazılır, tam adı James Ewell Brown Stuart'tır. 

Ancak Gettysburg savaşında stratejik hatalar yapmıştır, savaşı güneylilerin kaybetmesinde önemli bir etmen olarak gösterilir.

Kendisine yazılan güzel bir süvari marşı için: The Cavalier's Glee

Ambrose Burnside

Kuzeyli komutan.

Kendisini önemli kılan, ilginç sakal tarzı ile, İngilizce 'sideburns' yani 'favori' tarzının isim babası olmasıdır. Soyadı Burnside bozunarak, favori, kulak önünden aşağı inen sakal kısmı anlamında 'sideburns' olarak kullanılmıştır.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı