Amerika Kıtasına Adını Veren İtalyan Kâşif Amerigo Vespucci’nin Hayatı ve Denizlerdeki Keşif Yolculukları

16. yüzyılın başlarında yaşayan Amerigo Vespucci, gerçekleştirdiği yolculukların ardından Kuzey ve Güney Amerika kıtalarını keşfedip kıtalara adını vermesiyle tanınır. Ancak Kristof Kolomb Yeni Dünya'ya 1492'de varmasına rağmen bu kıtalara neden onu adı değil de Vespucci'nin adı verildi? Cevabını merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

15. yüzyılda Avrupa, Asya ve Afrika, küresel bir ticaret ağının merkez üsleriydi.

Bu dönem Avrupalıların farklı kültürlere duydukları merak, gitgide artmaya devam ediyordu. Hâlihazırdaki Afro-Avrasya ekonomisi, Hindistan, Çin, Orta Doğu, Afrika ve Avrup arasında iç içe geçmiş bağlantıların kurulmasına neden oluyordu. Merak ve ekonomik nedenlerden ötürü harekete geçen kâşifler, uzun mesafeleri katederek o zaman için büyük sayılabilecek yolculuklar gerçekleştirdi. O dönemi önemli yapan şey ise, bugün bildiğimiz dünyanın şekillenmeye o zamanlar başlamış olmasıdır. Amerika kıtasının keşfi de bunda büyük rol oynamaktadır.

Kısaca belirtmek gerekirse, Vespucci Kuzey ve Güney Amerika'nın daha önce kimsenin bilmediği farklı kıtalar olduğunu anlayan ilk kişiydi.

Vespucci 15. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın ortalarına kadar süren Keşifler Çağı boyunca keşiflere imza atan pek çok Avrupalı kâşiften sadece biriydi. Vespucci'nin keşfinden önce Kolomb da dâhil tüm kaşifler bulunan Yeni Dünya'nın Asya'nın uzak ucu olduğunu sanmıştı. Vespucci ise 1501'de Güney Amerika'nın ucuna geldiğinde buranın farklı bir kıta olduğunu fark etti.

Amerigo Vespucci 9 Mart 1454'te Floransa'da doğdu. Henüz bir delikanlıyken kitapların ve haritaların büyülü dünyasına kendini kaptırdı.

Vespucciler önde gelen bir aile olmanın yanı sıra, şehre egemen olup Rönesans'ın gerçekleşmesinde büyük pay sahibi olan Medici ailesinin de dostuydu. Amcası tarafından eğitildikten sonra Mediciler adına bankacılık yaptı ve sonrasında da İspanya'nın Sevilla kentinde gemi donanım işinde amir olarak çalıştı. 1492'de İspanya'ya taşındı.

Gemi işi sayesinde büyük kâşiflerin gemilerinin hazırlanışına tanıklık etti ve keşif süreciyle ilgili bilgi edindi.

Mali'den gelen tuza, Habeş'ten gelen kahve çekirdeklerine, Hindistan ve Mölük Adaları'ndan gelen baharatlara ve Çin'den gelen zencefile, ipeğe ve çaya büyük talep vardı. Ülkeler ticaretten kâr elde ediyor ve altın, gümüş ve değerli taşlar gibi kıymetli emtialar bulmayı umuyordu. Avrupalı hükümdarlar, keşifleri imparatorluklarını genişletmek ve ulusal itibarlarını artırmak için bir fırsat olarak görüyordu.

O zamanlar kâşifler ticareti kolaylaştırmak ve ülkelerini zenginleştirmek için Güneydoğu Asya'daki toprak parçaları olan Hint Adaları'na giden bir kuzeybatı yolu arıyordu.

Bir yolculuğun tamamlanması ise yıllar sürüyordu. 15. yüzyılın ortaları itibariyle Asya'ya giden ticaret yollarının çoğunluğu Müslümanların kontrolündeydi. Bu da getirilen ve götürülen mallar ve bunları taşıyan araçlar için yüksek vergilerin ödenmesi anlamına geliyordu. Daha hızlı, güvenli ve ucuz olan okyanus rotalarını bularak bu ticaret yollarından kurtulmak istiyorlardı.

Vespucci, Kolomb'un yolculuk yaptığı gemilerden birinin donatılmasını sağladı ve kâşifle konuşma fırsatı yakaladı.

İki isim de pek çok kâşifin denizciliği sevmesini ve denize tutkuyla bağlanmasını sağlayan Marko Polo'nun eserinden etkilenmişti. Bu görüşme Vespucci'nin seyahat ve keşiflere olan ilgisini daha da artırdı. Çağının kâşifleri gibi o da yeni şeyler öğrenmek ve dünyayı kendi gözleriyle görmek istiyordu. Astronomi ve kartografya gibi bilim dallarının öne çıktığı o dönemde insanlar coğrafya, halklar ve kültürler hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordu.

Vespucci'nin işleri kötü gitmeye başlayınca yolculuk kararı alması kolaylaştı.

Dahası, o dönemlerde seyahat etmek için gerekli olan astronomi ve kartografya bilgisine sahipti. 40'lı yaşlarında olan Vespucci, dükkânı kapatıp hâlâ yapabiliyorken yolculuğa çıkmaya karar verdi. Vespucci batıya doğru en az üç yolculuk gerçekleştirdi. İlk yolculuğunu ne zaman yaptığı hakkında kesinsizlik olsa da birçok kaynağa göre Kolomb'un Bahamalar'a çıkışından 7 yıl sonra, yani 1499'da yelken açtı.

1499'daki yolculuğunda Güney Amerika'nın kuzey kısımları ve Amazon Nehri boyunca seyahat etti.

Çağdaş kâşifler gibi Asya sandığı bu topraklarda gördüğü yerlere 'Ganj'ın Ağzı' gibi isimler verdi. Aynı zamanda astronomik seyrüsefer tekniklerinde iyileştirmeler yaptı. Vespucci Dünya'nın çevresinin 80.000 kilometreden daha kısa olduğunu doğru bir şekilde tahmin etti. Sonradan bulunan 1497 tarihli bir mektuba göre Vespucci'nin 1499 yolculuğu aslında ikinci yolculuğu olabilir.

Bazı tarihçiler mektubu onun yazdığı ve belgenin gerçekliği konusu itirazlarda bulunsalar da mektubun onun adıyla yazıldığı biliniyor.

Floransa bayrakçısına (şehir devletinin yüksek yürütme konseyinin önde gelen mensuplarından biri) yazılan mektuba 1497'de Bahamalara ve Orta Amerika'ya yapılan bir yolculuktan bahsediliyor. Mektupta yazanlar doğruysa, Vespucci Amerika ana karasına John Cabot'tan birkaç ay, Kolomb'dan ise bir yıldan uzun süre önce ulaşmış demektir.

Vespucci 14 Mayıs 1501'de Portekiz bandıralı bir gemiyle en başarılı yolculuğunu gerçekleştirmek üzere Yeni Dünya'ya yelken açtı.

Vespucci'nin gemileri Güney Amerika kıyılarını takip ederek Patagonya'ya doğru ilerledi. Yolda Rio de Janeiro ve Rio de la Plata nehirlerini buldu. Yolculuk esnasında Asya'dan tamamıyla farklı olan bir kıtanın ucunda olduğundan şüphelendi. Vespucci, Marko Polo'nun Asya'ya dair anlatılarını biliyordu. Polo eserinde kıtanın coğrafyasından, insanlarından ve sunduğu zengin fırsatlardan ayrıntılı şekilde bahsetmişti. Bu bilgilere dayanarak keşfettiği kıta hakkında varsayımlarda bulunabiliyordu.

Öncelikle gökyüzünde Avrupa'da görünmeyen takımyıldızlarının bulunduğunu fark etti.

Yanından geçtikleri kıyı şeridinin uzaklığının ve yolculuk süresinin de kayıtlarını tuttu. Gerçekten yetenekli bir kartograf ve astronom olan Vespucci, tüm bu bilgileri dikkatli inceleyerek kafasını çalıştırdı. Keşfedilen bölge ve kara parçalarının daha önce Asya'ya dair tasvirlerde anlatılanlardan çok daha büyük ve farklı olduğunu fark etti. Bu da bütünüyle yeni bir kıta keşfettikleri sonucuna varmasına yol açtı.

Tierra del Fuego'nun yaklaşık 650 kilometre yakınında seyahat ederken şüphelerinin doğru olduğunu doğruladı.

Güney Amerika'nın en güneyinde yer alan bu noktada kıtanın bugüne kadar kimsenin tahmin edemediği kadar güneye uzandığını doğruladı. Yolculuk sırasında Avrupa'daki bir dostuna seyahatlerini anlattığı ve Yeni Dünya'nın farklı bir kıta olduğunu açıkladığı mektuplar yazdı. Bu güncelerinde yerli halklarla olan karşılaşmalarından ve kültürlerinden de bahsetti. Vespucci yerlilerin dinî inançlarını ve ibadet biçimlerini, beslenme alışkanlıklarını, evlilik hayatlarını, cinsel yaşantılarını ve çocuk doğurma deneyimlerini kâğıda döktü.

Mektupları birkaç dile çevrilerek basıldı ve Avrupa'nın dört bir yanında epey sattı.

Vespucci'nin sonraki seyahatleri 1501 yolculuğu kadar başarılı olmadı. 1503'te Brezilya'ya gitse de yeni bir keşif yapamayınca gemileri geri döndü. Vespucci yolculuğa devam etti, Bahia ve Güney Georgia adalarını keşfedip planladığı vakitten önce Lizbon'a döndü. Vespucci 1505 ve 1507 yıllarında iki yolculuk daha yapmış olabilir ama bu konuda bir kesinlik söz konusu değil.

Vespucci 1505'te İspanya vatandaşlığına geçerken 1508'de donanma baş seyrüsefercisi oldu.

Bu, önemli seyir becerileri gerektiren prestijli bir statüydü. Vespucci seyrüsefer tekniklerinin standartlaştırılmasına ve yeni seyrüsefercilerin belirlenmesine yardımcı oldu. 22 Şubat 1512'de ölene değin bu görevini sürdürdü. 58 yaşında sıtmaya yakalanarak İspanya'da can verdi. Sonrasında Floransa'ya defnedildi.

Vespucci'nin itibarının kimileyin iki paralık olurken, Kolomb'un şanına ortak olmaya çalışan bir entrikacı olarak görüldüğü de oldu.

Ancak gerçek hayatta iki kıtaya adının verilmesine neden olan şey hırsı değil, Martin Waldseemüller adlı Alman din adamı ve amatör kartografın yaptığı çalışmalardı. Waldseemüller ve birkaç başka âlim 1507'de büyük haritaların yer alacağı bir giriş düzeyi kozmoloji kitabı üzerinde çalışıyordu.

Waldseemüller Vespucci'nin keşfettiği Brezilya topraklarının, kendisinin ilk adının dişi hâli olan "Amerika" olarak adlandırılmasını önerdi.

Böylelikle isim konuldu. Waldseemüller'in haritaları Avrupa'nın dört bir yanında binlerce kez sattı. 1538'de Gerardus Mercator adlı haritacı 'Amerika' ismini Yeni Dünya'nın hem kuzey hem de güney kara kütlelerine vererek kıtaların o günden bugüne bu isimle bilinmesini sağladı. Ne olursa olsun, Vespucci'nin Avrupa medeniyetlerine vermiş olduğu katkının değeri küçümsenemez.

Bu içeriklere de göz atabilirsiniz. 👇

Pakistan'da Yapılan Kazılarda Dünyanın En Eski Budist Tapınaklarından Biri Olduğu Düşünülen Bir Yapı Bulundu
İlk Kez Dünya Fuarlarında Sergilenip Hâlâ Gündelik Hayatta Kullanılmaya Devam Edilen Önemli İcatlar
Ortaya Çıkarılan En Büyük Karanlık Enerji Haritası Evrenin Kaderini Açıklayabilir

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi