Başarılı oyuncu Canan Ergüder, yakın zamanda çok zor bir süreçten geçmişti. Geçtiğimiz dönemlerde meme kanseriyle mücadele eden oyuncu; bu süreçte neler yaptığını, nasıl hissettiğini, kanseri nasıl yendiğini açık yüreklilikle bir programda anlatmış. Gelin, dilerseniz ayrıntılara girmeden önce Canan Ergüder'i daha yakından tanıyalım.
Canan Ergüder, 15 Temmuz 1976'da İstanbul'da doğmuş.
Canan Ergüder henüz ilkokul 2. sınıfa giderken babasının bir süreliğine yurt dışında çalışması gerekmiş. O senenin kendisine çok şey kattığını ve hayatını şekillendirdiğini söylüyor Canan Ergüder. Amerika'da bir sene kalıp dönmüşler. Röportajda oyuncuya, 'Babanız akademisyen miydi?' diye soruluyor. Canan Ergüder de ancak o zaman babasının Boğaziçi Üniversitesinin eski rektörlerinden Üstün Ergüder olduğunu söylüyor. Gerçekten mütevazı bir kişiliğe sahip.
Canan Ergüder, Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu. O yıllarda yalnızca kız öğrencilere eğitim veren lise, sonradan erkek öğrencileri de almaya başlayarak karma bir okul olmuş. Canan Ergüder, 'Biz kız kıza okuduk, bizden sonra erkekleri de almaya başladılar.' diyor. Ergüder sonrasında tiyatro eğitimi için Amerika'daki Franklin & Marshall College'a gitmiş. Daha sonra da The New School University Actors Studio Drama Program'da oyunculuk üzerine yüksek lisans yapmış.
Canan Ergüder, bir proje için Türkiye'ye dönmüş. Sonrasında da burada kalmak istediğine karar vermiş. Behzat Ç. gibi ünlü yapımlarda rol alan Canan Ergüder, en son Menajerimi Ara dizisinde oynarken meme kanserine yakalandığını öğrenmiş. Bu haber kendisini tabii ki şoke etmiş fakat dizinin yapımcılarının kendisine çok destek olduğunu, ailesi ve sevdikleri sayesinde kendini bırakmadığını belirtiyor. Ergüder, kemoterapi aldığında saçlarını ne zaman kaybedeceğini hesaplamış ve yapımcılara o zamana kadar çalışmak istediğini söylemiş.
Canan Ergüder, bu zorlu süreci atlattıktan sonra ekranlara 'Oğlum' dizisiyle geri dönmüştü. Setlere dönmesi yaklaşık bir yılı bulan oyuncunun bu süreçte neler yaşadığını herkes çok merak ediyor. Oyuncunun konuyla ilgili bazı fotoğraf ve kısa açıklamaları olduysa da aslında bu konuyu ilk defa uzun uzun programda anlattı, diyebiliriz.
Canan Ergüder o günlerden konu açılınca şöyle diyor: 'Tabii ki çok zordu. Özellikle saçlarımı kaybettiğim zaman... Hayatımızda hiçbir şey kesin değil. Şu anda da hastalık geri gelmeyecek diye kimse garanti edemez. En çok da dört yaşımdaki oğlum ve ailem için güçlü kalmak istedim.' ve ekliyor: 'Güçlü kalmam gerekiyordu. Eşim Kenan da bana çok destek oldu. Çok fazla araştırma yaptı, aralıklı orucu çok tavsiye etti. Ben de onu dinledim. Araştırmalara göre kendinizi aç bıraktığınızda kemoterapiden daha çok verim alıp kanseri doyurmuyorsunuz. Yani yedikleriniz kanser hücrelerine yaramıyor.'
Canan Ergüder bu süreçte oldukça dinç kalmış. Kemoterapi 4,5 ay sürmüş ve saçları çıkınca setlere dönmüş. Röportajda, hasta olanların hayatla bağlantısının sürmesinin onlar için daha iyi olacağı belirtiliyor. Canan Ergüder bunu tasdikliyor ve ekliyor: 'Sizi hayata ne bağlıyorsa ona sıkı tutunun. Yaşam böyle bir şey. Benim çocuğum, eşim, işim olmasaydı karalar bağlayabilirdim.'
Canan Ergüder, 'Kemoterapinin etkisi tedaviyi aldıktan 48 saat sonra vuruyor.' diyor. Kendisinin umutsuzluğa kapıldığı dönemler de olmuş. Kendini en kötü hissettiği zaman ise kemoterapiden iki gün sonrası oluyormuş genelde. Tedavinin zorluğunu, 'O ilaçlar sizi karanlık bir odada üç gün yatırıyor, sizi fena vuruyor.' diye anlatıyor. 'Fakat insan en kötü duruma bile alışıyor.' diye de ekliyor. 'Ameliyatımı oldum ve bir hafta içinde sete geri döndüm!'
Canan Ergüder kanserden bazı dersler çıkarmış: 'Bu hastalığın getirdiği belli başlı şeyler var hayatıma. Yaş itibarıyla da o noktaya yakınlaşmıştım ama benim hayatımı menopoza sokan bir nokta bu. Aldığım ilaçlar vücudumu yağlandırıyor, vücudum eskisi gibi yakmıyor. Bu nedenle bazen radikal diyetler yaptım.' Röportajda hayatının epey renkli olduğu söylenince Canan Ergüder şu şekilde cevap veriyor: 'Kanser de hayatımı bayağı bir renklendirdi. Gerçekçi olmak gerekiyor. Yaşanılan şeyi çabuk kabul ettiğiniz zaman her şey daha iyi oluyor.'
Biz de kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
mukemmel bir oyuncu,cok hos bir kadin,Allah kuvvet versin.
kanseri atlatmış biri olarak diyebilirim ki "Çok da şey yapmamak lazım, ne kadar ömrümüz var bilmiyoruz her günü son günün bilip yaşamak gerek. korkuya ne gerek var kaçınılmazı öteleyemezsin"