İngiltere'de bütçeleri milyar eurolara yaklaşan takımlar bu sezon tek tek dökülürken bir takım tüm dikkatleri üzerine çekti. Geçen sezon küme düşmekten kurtulan Leicester City bu sezona bomba gibi başladı. Akıllı oyunları, planlı kontraataklarıyla 'Bir yerde tıkanırlar.' yorumları yapılan Ranieri'nin öğrencileri geçirdikleri masalsı sezonda şu an şampiyonluğun en büyük adayı. Bu başarıda en büyük pay sahiplerinden biri de yılın futbolcusu seçilen Riyad Mahrez.
Riyad'ın Cezayir'den göçüp Fransa'ya yerleşen babası Ahmed Mahrez de bir süre için futbol oynamıştı ve oğlunun da futbolcu olmasını istiyordu ama kalp krizinden hayatını kaybettiğinde genç futbolcu henüz 15 yaşındaydı.
Paris'in göçmen gettolarında amatör takımlarda futbol hayatına başlayan Mahrez aslında gelecek vaad eden bir isim değildi. Fiziğinden ötürü hocaları onun asla gelişemeyeceğini düşünüyordu.
Aslında takımın ondan pek umudu yoktu. Çünkü tekniği iyi olsa da hızı ve fiziği yetersizdi. Ona ikili mücadelelere pek girmemesini söylediler.
Bu yüzden bazen sokakta top oynar gibi oynamasını ve Vardy ile uyumunu bu amatör ruha bağlıyor.
PSG ve Marsilya gibi Ligue 1 devleri sırasıyla talip olmuştu Cezayirli genç yeteneğe.
Çünkü akademiden yetişmediğinin ve bu yüzden bazı temel eksikliklerinin olduğunun farkındaydı. Ayrıca Le Havre'nin gençlerin önünü açan bir futbolcu fabrikası olduğunu biliyordu. Payet, Lassana Diarra, Mandanda o sistemin çarklarından çıkmıştı. Daha sonra bu fabrikanın çarklarından Mahrez ve Pogba çıktı.
Mahrez genç takımda 60 maçta 24 gol atarak A takıma yükselmişti.
Çünkü Mahrez'e göre Fransa 2. Ligi defansif futbol üzerine kurulmuştu. Bu da parlamak ve dikkat çekmek isteyen bir oyuncu için büyük handikaptı.
Menajerlerin önerdiği isimler arasında Le Havre'ın genç yıldızı da vardı ama söylentilere göre Karabükspor Abdou Razack Traore'yi tercih etti.
O dönem Championship'te mücadele veren Leicester menajeri Steve Walsh'un aklında başka bir futbolcu vardı ama Mahrez'i daha çok beğenmişti. 500 bin Euro karşılığında Cezayirli hücumcu daha önce adını duymadığı bir ekibe transfer olmuştu.
Mahrez'in fiziğinin İngiltere için yeterli olmadığına onun yerine İspanya'yı tercih etmesi gerektiğine inanıyorlardı.
Leicester City on sene sonra EPL'ye yükselirken Mahrez de takıma ısınıyordu.
2014-2015 sezonu Leicester için zor geçiyordu. Kadrosu yetersiz görülen ekip ligin dibine demir atmıştı. Ancak son 9 maçta 7 galibiyet alarak ilk mucizesini gerçekleştirerek küme düşmekten kurtulan takımın kurtarıcılarından biri de kritik maçlarda takımı adına 4 gol atıp 3 asist yapan Mahrez'di.
Bir önceki sezon takımı mucizevi bir sıçramayla kümede tutan Nigel Pearson'ın görevine son verilmiş yerine kariyeri yıllardır düşüşte olan Ranieri gelmişti. Mahrez ilk başlarda bu karardan pek memnun değildi ama yıldız futbolcu Ranieri'nin de gözdelerinden olmayı başardı. İlk dört maçta dört gol atan Cezayirli sezona fırtına gibi başladı.
Mahrez'in şu ana kadar gösterdiği 17 gol ve 11 asistlik performans onu yıldızlarla dolu EPL'de yılın futbolcusu yaptı. Takımı şampiyonluğa dolu dizgin ilerlerken o da bu büyük mucizenin en büyük mimarlarındandı. Cezayir Milli Takımı'nın da liderliğine soyunan genç futbolcu genç yaşta kaybettiği babasının gurur duyacağı işler yaptığı için mutlu. Doğal olarak peşinde Barcelona, Bayern Münich gibi devler olsa da 'Bana her şeyi bu kulüp verdi.' diye bahsettiği takımını bırakacak mı bunu transfer sezonu gösterecek.
Umarım hata yapmaz da kulüpte kalır. Bir gazla büyük takımların peşine düşüp heba olan çok isim var.
İngiltere'de kalmak istiyorsa kesinlikle Liverpool'a transfer olmalı.
başka maceralara gerek yok, en azından şimdilik. kendini heba etmez umarım müthiş bir oyuncu.