Ama Bir Sorun, Niye Yaptım? Kızımı Doğurduktan Sonra Bakımsızlaşan ve Benimle İlgilenmeyen Karımı Aldattım

Beni yargılamadan önce lütfen okuyun ve öyle karar verin…

Onedio editörünün notu: Bu içerik kullanıcı tarafından hazırlanmıştır ve imla kontrolü ile görsel değişikliği dışında herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.

30’lu yaşlarımın başındaydım, kariyer sahibi bir yöneticiydim ve çok şükür ki elim yüzüm düzgündü…

Girdiğim ortamlarda öyle bütün ilgileri üstüme çekecek kadar yakışıklı olmasam da kadınları etkileyebiliyordum. Bekarlığımın hızlı dönemleri ve her gece ‘eğlence’ anlayışım geride kalmıştı. Herkese kur yapıp onların peşlerinde koşmaktansa daha sakin sular kolluyordum.

Düzenli bir ilişkiye, tutkulu ve şehvetli olduğu kadar beni çekip çevirecek bir kadına ihtiyacım vardı.

Armudun sapı, üzümün çöpü derken 30’lu yaşlarıma gelmiştim ve artık biyolojik saatim işliyordu. Hem kadınların peşinde koşmayı da istemiyordum. Tabiri caizse uslanmıştım ve artık düzenli bir ilişki, hatta evlilik istiyordum. Beni tanıyan herkese imkansız gibi görünse de artık baba olmalıydım, zamanı gelmişti. Bu nedenle kendi yaşlarımda, benim gibi kariyerli ve evlenmek isteyen bir kadının yolunu gözlüyordum.

Ta ki onunla karşılaşana kadar…

Hafta sonu parkta arkadaşlarımla takılırken gördüm onu. Neşeli kahkahalarıyla herkese neşe saçıyordu. Köpekler bile dönüp sadece onu seyrediyordu. Bembeyaz teni, simsiyah saçları ve ufak tefek haliyle dönüp dönüp bir daha baktırıyordu. Güzeldi, çok güzeldi. Tanışmak için fırsat kolladım, parka pizza sipariş ettim ve onunla birlikte arkadaşlarına da bir kutu götürdüm. Tanıştık, birlikte takılmaya başladık, saatlerce sohbet ettik ve “Akşam da bir şeyler yapsak?” sorusuna geldik. Evet, o sordu! Tabii ki yapacaktık, sadece bu akşam değil, diğer bütün akşamlarda da…

Daha ilk geceden çılgınlar gibi sevişmiş, soluk soluğa uyumuştuk. Her şey çok hızlıydı ve bu hızda da söneceğini düşünüyordum.

Gençti ve muhtemelen benimle bir işi yoktu. Tek gecelik olarak görüyordu beni, ertesi gün haber bile alamayacaktım ondan. Yaşayacak çok fazla şeyi vardı çünkü, benimle vakit kaybedemezdi ve kaybetmemeliydi. Ne kadar istersem isteyeyim, benim için çocuk doğuracak ve hayatımı düzene sokacak kadın olmazdı. Kara büyü filan yapsam, belki… 

Bu düşüncelerle uykuya dalmıştım ki sabah benim için kahvaltı hazırladığını fark ettim. Nasıl yani?? Apar topar gitmemişti, evimde dolaşıyordu ve yiyecek bir şeyler hazırlıyordu. Basit gibi görünen bu davranış bütün kaygılarımı alıp götürmüştü. Anın tadını çıkaracaktım.

İşten arta kalan her saniye birlikteydik; işsizdi, beni evde bekliyordu, değişik yemekler ve tatlılar hazırlıyordu ve bundan gerçekten de zevk alıyordu. Bekleyemedim ve birinci ayı geride bırakırken evlenme teklif ettim.

Kaygılarım gideceğini söylese de öyle olmadı. Çığlık çığlığa kucağıma atladı, ağladı, defalarca evet diye bağırdı ve yıldırım hızıyla evlenmeyi istedi. Bir masalı yeniden yazıyorduk sanki… Sonu inanılmaz güzel, herkesin kıskanacağı türden bir masal… 

Hemen evlendik, uzun bir seyahate çıktık ve ona hiç gezmediği yerleri gezdirdim. Daha önce yurt dışına çıkmadığı için her anında büyüleniyordu ve bu da gecelerimizin şehvetle geçmesini sağlıyordu. Tek bir anımızı bile birbirimize dokunmadan geçiremiyorduk. İstanbul’a döndüğümüzde de böyle devam etti, büyü asla bozulmadı.

Ve ilk yıl dönümümüzde hayatımın en güzel haberini aldım: Baba oluyordum!

Dünyanın en güzel kadını bana bir bebek verecekti ve muhtemelen dünyanın en güzel bebeği olacaktı. Kimseye kulak asmadık, karım huzurlu bir hamilelik geçirdi ve belki de bir yılı aşkın süredir her gece yaptığımız sekslerin en çıldırtıcı olanlarını yaptık. “Evlenince mutsuz olacaksınız, hamilelikte o işler çok zor” diyenlerin hepsi haksız çıktı. Her şey mükemmeldi, biz mükemmeldik. Seyahat etmeye, yeni yerler görmeye devam ettik. Hiç öyle mide bulantıları, aş ermeler, kaprisler de olmadı. Minnoşlukta sınır tanımayan karım hem kendine hem de bana mükemmel bir hamilelik dönemi yaşatmıştı. Sadece çok yiyordu ve hızla kilo alıyordu. Bir şey diyemiyordum tabii…

Hamileliğinin sonlarına yaklaşırken 25 kilo almıştı ve son haftalarda giderek daha fazla alacaktı; üstüne düşünsem de umursamadım. Onu her haliyle sevdiğimin farkındaydım.

Ama kızımız doğduktan sonra her şey tepetaklak oldu. Evde bir yardımcımız olmasına rağmen sürekli bebekle ilgileniyor ve neredeyse yüzüme bakmıyordu. Memeleri kocaman olmuştu, yüzü lekeyle dolmuştu, göbeği doğum yapmamışçasına kocamandı ve aldığı kiloları hiç umursamadan sürekli yiyordu. Muhtemelen bir o kadar daha kilo alacaktı. Birkaç kere sokulmaya çalıştım ama kızımızın mırıltıları bize engel oldu, zaten karım da çok yanaşmadı. Ben de kendimi işe verdim.

Sürekli kavga ediyorduk artık; hep kızgındı, hep mutsuzdu ve sürekli bağırıyordu.

Kızımın ağlamaları bir tarafa, bir de karım sürekli ağlıyordu. Lohusalık diyorlardı ama bir türlü ne olduğunu anlayamıyordum. Ona ulaşamıyordum. Her fırsatta sakin sakin konuşmaya çalışsam da, bütün çabalarımın sonu kavgaya geliyordu. Her şey benim yüzümdendi ona göre... Neden diyordum sürekli kendime, neden?

Aslında eski haline dönse, kendine baksa ve bütün siniri geçse...

Karımı seviyordum ama beni sürekli başka kadınlara bakmakla suçlaması da kalbimi kırıyordu. Hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu: 'Benden daha güzel kadınlar var, di mi? Onlarla buluşuyorsun, bütün gün geziyorsun, ben bu evde hapis kaldım.' Ama onu ben hapsetmemiştim. Hapsolacak bir durumu da yoktu, bu süreci kendisi yaratmıştı. Ben sadece dışarıdan izliyordum.

Artık eve çok geç geliyor, evi otel gibi kullanıyordum. Kızımla neredeyse hiç vakit geçirmiyordum çünkü karım onu her kucağıma aldığımda düşmanca bakıyordu.

Ne olduğunu anlamıyordum. Lohusalık bu kadar uzun sürer miydi, bizi kıskanıyor muydu, bana mı kızgındı… Gerçekten bu soruların yanıtını veremiyordum ve artık git gide uzaklaşmıştım her şeyden. Bir gece, her şeyin düzeleceğine inanarak karıma yaklaştım. O da istekliydi ama tişörtündeki kusmuk, göbeğindeki çatlaklar, sarkan dev memeleri ve içine girmeye çalıştığımda kupkuru olan vajinası beni tamamen soğutmuştu. Dünyalar güzeli karım, minnoşum gitmişti ve yerine gerçekten hiç istemediğim bir şey gelmişti; yaratık gibiydi. Kendine hiç bakmaması bir yana, kusmuklu tişörtle gezmesi bana çok büyük bir haksızlıktı.

Ve bir gece, iş yemeğinin ardından bir iki kadeh atarken insan kaynaklarına yeni gelen 40’lı yaşlarındaki Ceyda Hanım’ın beni izlediğini fark ettim.

Bir şey soracağını düşündüm ama bakışları da biraz garipti, uzun süredir böyle hissetmemiştim ve bu bakışların ne anlama geldiğini biliyordum. Yanına gittim ve sohbet etmeye başladık. Uzun zamandır kimseden bu kadar etkilenmemiştim. Karım ve kızım evde beni bekliyorlardı, gerçi pek de umurlarında değildim ama eve gitmeyi hiç istemiyordum. Ve gelen teklifi geri çevirmedim: “Baş başa kalacağımız bir yere gidelim mi?”

Karım söyleye söyleye zihnime işlemiş ve beni başka bir kadının kucağına atmıştı. Hiç aklımda yokken sürekli kavga ettiği, beni ittiği o süreci yaşıyorduk.

O gece Ceyda’nın evine gittik ve seviştik; karımı, kızımı, evimi, hiçbir şeyi düşünmedim.

Sonun başlangıcı diyecektim ama değil, çünkü karımın aşırı bakımsızlığı daha önce gelmişti. O çok bakımsız ve isteksiz olduğu için ben bu duruma gelmiştim. Hayır, kendimi de, sizi de kandırmıyorum. Gerçek bu. Her şey eskisi gibi devam etseydi, doğumun ardından karım eskisi gibi olsaydı şu an mutlu yuvamızda birlikteydik. Benim suçum değil!

Kendimi aklamaya çalışmıyorum. Gerçekten. Karımı çok sevsem de o hallerine katlanamıyorum. Bunun ne kadar devam edeceğini de bilmiyorum...

Popüler İçerikler

İsrail Yuhalandı: Bol Kaoslu Eurovision 2024’ün Birincisi Belli Oldu!
Kızılcık Şerbeti Kıvılcım'dan Atatürk Portresine "Aksesuar" Denmesine Kapak Gibi Yanıt!
Otoyol ve Köprü Geçiş Ücretlerine Zam!
YORUMLAR
17.07.2018

sevgili baba adayları kardeşlerim. 4.5 yıllık bir baba olarak şunun farkında olun lütfen: ilk 6 ay 1 sene çocuğun size hiç ihtiyacı yok. ilk 6 ay karınızın size ihtiyacı var. onun sizin desteğine ihtiyacı var. arkadaş diyor ki karım bakmıyordu kendisine vs vs. lan Allah'ın adamı, kadıncağız çocukla mı uğraşsın kendisine mi baksın. kadın zaten şoka girdi. kolay mı zannediyorsun çocuğa bakmayı. sürekli kucağında senin bakımına muhtaç biriyle yaşamayı. sen çıkıp saatlerce gelemeyebilirsin ama o kadıncağız 2 saat içerisinde gelmeli ilk 6 ayda çünkü bebeğinizin annesine ve anne sütüne ihtiyacı var. kızımı kucağıma aldığımda nefretle bakıyor diyor. o kıskançlık bakışı değil o ulan madem yapabiliyorsun bana böyle sık sık yardımcı olsana bakışı. kendine bir kaçış bulmuşsun bir bok yemişsin şimdi de aklınca günah çıkarıyorsun.

17.07.2018

kılıf hazırlanmış bile amk orospu çocuğuyum içimde babalık/adamlık duygusu yok oluşmayacak bunu anladım demiyor da kirim bini biğirdi kirim bini divdi kirim bini kiti divrindi! amına koduğmun embesili bu sırada sen salak gibi durup olan biteni anlamaya çalışacağına karınla insan gibi konuşsaydın 40 yaşındaki ceydayı görmezdi gözün. eşime binlerce şükürler olsun ki bana nurtopu gibi sağlıklı bir evlat verdi, ve oğlumuzun sağlıklı büyümesi için elinden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyor. gece 2 kere uyanıp emziriyor, sabah 7de uyanıp tekrar doyuruyor, 9'a kadar oyunlar oynuyor, konuşuyor gülüyor, sonra işe gidip akşam 5'e kadar çalışıyor, akşam eve döndüğünde yine bir sürü iş onu bekliyor ve daha sayamadığım bir sürü fedakarlık. tabi hikayeye göre burada kalkıp "aa ama 10 kilo fazlan var ve sürekli bağrıyorsun" diye sızlanmalıyım çünkü orospu çocukluğu bunu gerektirir

17.07.2018

Okuyarak zaman kaybetmek istemeyenler için Belphegor'dan amme hizmeti; Herif karısının vücuduna aşık olmuş, doğum yapınca da deforme olan vücudundan mütevellit karısını aldatmış. Ülkemizde sıklıkla görülen, klasik bir Altın Çüklü Primat Sendromu hikayesi.

Pasif Kullanıcı
19.07.2018

altın çüklü primat:D ahahahaha çok iyi👍

TÜM YORUMLARI OKU (241)